Biraz serinmiş market...
Bizim yolumuz uzun deyip kalkıyoruz, araba park yeri bulmamız gerekiyor. Arabayı istasyona daha yakın parkedelim diyoruz. Parkyeri bulduk, istasnyona girdik, tren biletini aldık, trene bindik diyene kadar saat oluyor 12.30, sonunda varıyoruz Venedik'e, güzel bir yola açılıyor, karşımızda güzelim deniz manzarası... Haydarpaşa tren istasyonunu hatırlatıyor bana. Bu manzarayı çekmeyi unutmuşuz... Merdivenler kesiyor yolumuzu, çocuk arabasını taşımaya buradan başlıyoruz.
Tipik bir Venedik evi, eskimiş tuğlalar, penceresinde rengarenk çiçekler, hiç bozulmamış, el değmemiş buraya...
Pencereye asılmış çamaşırlar... Bu görüntü tanıdık geliyor...
Çocuk arabasıyla gelen ailelerde de kısa sürede terketmek hissi uyandıran bir şehir aynı zamanda...
Envai çeşit maskelerin olduğu dükkanlar var burada. Venedik her yıl şubat ayında düzenlenen Maskeli şenliği ile ünlü.
Venedik'in de bir pazarı var...
Kapı önüne parketmiş arabalar vardır, burada ise kapı önüne parketmiş tekneler...
Venedik'de yaşamak istiyorsanız araba sevdanızı bir kenara bırakmanız gerek.
Çiçek kültürüm olmadığı için resimdeki çiçeklerin ne olduğunu sizlere sormak istiyorum... Ne kadar güzel tasarlanmış...
İnternetten araştırma yapıp şu bilgilere ulaştım.
Kaynak: http://www.italyaonline.net/Italya/sehirler/venedik/tarihi_notlar.htm
Venedik, barbar işgalcilerden kaçacak bir sığınak bulmak amacı ile anakaradan Laguna'ya geçmeye zorlanan yerli halk tarafından M.S. 811 yılında kurulmuştur.
823 yılında kemikleri İskenderiye'den Venedik'e getirilen San Marco (St. Mark the Evangelist), kanatlı aslan olarak tasvir edilerek şehrin koruyucu Azizi ünvanını almıştır.
Venedik'in gerileme dönemi, sanatsal gelişme dönemi ile çakışır. İstanbul'un Türkler tarafından ele geçirilmesiyle gerileme dönemi başlar. Amerika'nın keşfi ticaret yolunun değişmesine sebep olur. Venedik, 1500'de Kıbrısı ele geçiren Türklerle bitmek bilmeyen bir savaş mücadelesine girmek zorunda kalır ve 1571'de yapılan Lepanto deniz savaşı, savaş sırasında önemli bir rol üstlenen Venedikliler sayesinde zaferle neticelenir. Fakat, 17. yüzyılda, Türklerin Giriti yirmi beş yıl kuşatmanın ardından ele geçirmesi çöküşün kanıtı olur.
Huzur Dolu Cumhuriyet - La Serenissima - 1797 yılında son bulur. İşgalciler tekrar geldiğinde ve Avusturya'ya karşı üstünlük gösteren Napolyon, bir zamanların güçlü deniz cumhuriyetini ele geçirdiğinde, Onlar Meclisi anayasayı yok etmişlerdir. 1866 yılında şehir tekrar, yeni kurulmuş olan İtalya Krallığı'nının eline geçer.
Artık burada bir mola veriyoruz... Can bir Türkiye'ye telefon etmek istedi. Arkadaşlarını özlemiş...
-Aluuu!!!
Mete!, Ece!, Batuhan!, Sencer!, Tuana!, Alp!...