Yıllar önce bir mail almıştım, Prag'da sonbahar diye... O fotoğraflardan sonra Prag benim için büyülü güzellikte gidilmesi gereken bir kent halini aldı. Nice sonbaharlar geçti, gitmek kısmet olmadı. Hep sonraya bırakıldı. Derken goncadan bir teklif geldi. Reddetmek ne mümkün, hiç terreddütsüz evet dedim. Böylece Prag'a bir ilkbaharda gitmek yüzlerce kare çekmek kısmet oldu. Benim için fotoğrafların bir başka anlamı daha var. Geri dönüp sonradan fotoğraflara baktıkça gezip görmenin güzelliğini, o anı katbekat hissederim. Yaşanan andan daha da yoğun olarak.
Zamanında Hitler'in kıyamayıp bomba yağmuruna tutmadığı iki şehirden biri olduğu rivayet ediliyor.
Hiç kıyılabilir mi bu şehre... Sadece İlkbahar da değil her mevsimde başka güzeldir eminim. Sakin olsun, turist kalabalığından uzak olsun yeter sadece. Gezinin ilk iki günü başka güzeldi bu sebepten. Haftasonları yakın çevre ülkelerden de çok ziyaretçi alıyor.
Geçirdiğimiz 4 gün boyunca güneş pırıl pırıldı. Tek bulut yoktu. Gitmeden önce ki gün ve döndüğümüzün ertesi günü ise BBC sağanak yağışlı gösteriyordu. Gittiğimiz 16 kişilik arkadaş grubunda bir şerbetlimiz vardı bu kesin:)
Bu sayede dolu dolu bir 4 gün oldu, sokaklarını karış karış gezdiğimiz, Prag'ı doyasıya seyreylediğimiz, hayran kaldığımız mutlu mesut bir 4 gün...
Kitabını uçak dışında okumaya fırsatım olmadı Sevgili Kafka. Döndükten sonra ise elimde düşüremiyorum. Nasıl bir aşktır bu, 4 yıl boyunca verem oluşuna rağmen, her gün mektup yazmak Milena'ya ve mektuplarını beklemek endişeyle...
Tur rehberimizin adı da Milena :) Daha görmeden sevdim ben onu... Ve sevimli kaplumbağamız, her rehberin elinde farklı farklı takip ettiriciler var. Karışıklık olmaması için rehberin yaratıcılığına bağlı olarak. Papatya şeklinde, kelebek şeklinde, rüzgar gülü... Bunlara ne isim vereceğimi bilemedim. "Takip ettirici" geldi aklıma bir tek:) Herkes dahil olduğu rehber ve grubunu kaybetmesin diye rehberin elinde taşıdığı nesne... Sözlüğe de bu şekilde geçirilsin lütfen:)
Ve kuklalar, çeşit çeşit, ağaç yapımı kuklalar. Sokaklarda muhteşem kukla şovlar izlemek de mümkün. Uzun bir videomuz var ancak buraya ekleyebilmek zor, fotoğrafın da bir anlamı olmaz.
Gitar çalan Sevimli kuklamızı unutmuyoruz...
Boy boy kuklalar, yüz ifadeleri muhteşem...
Prag'ın en ünlü tarihi eserlerinden biri Astronomik saat kulesi... Onun tepesine çıkıp bir de Prag'ı tepeden seyredelim dedik, güneş çok yoğun, fotoğraflarda renkler o kadar da canlı çıkmıyor. Ancak aşağıdaki insan kalabalığını görmek için birebir...
Her saat başı borazanlar çalınıyor. Önce saat kulesindeki iskelet başlıyor çanları çalmaya, sonra havariler tek tek gözükmeye başlıyor. Sonrasında ise bu genç çıkıp borazan çalıyor. Ahali de bu olaylar serisini izlemeye gelenler...
Anı defterine bunu not düşmek gerek, defter dolu durumda, boş bulduğum bir köşeye yazıyorum...
Prag, sinagoglarıyla da ünlü. Avrupa'nın en eski sinagogu bu şehirde... Benim dikkatimi bu sinagog yakınlarında satılan bu dantel önlükler çekti. İlkokuldayken takardık. Yıkandıktan sonra kolalanır da öyle takılırdı. Hanımlar birbirlerinden model alırlardı. Kız çocuğu okula başlayacağı zaman bir taraftan da yakalığı örülürdü... Bu gelenek yaygınmış demek ki.
Sokak çalgıcıları... Hepsi kendine özel, başarılı. Uzun uzun durup dinlemeden ve o çanağı tınlatmadan edemiyorum. O kadar büyük bir emek ki...
Ve arya söyleyen kızlarımız...
İlk gün sakin vakitte Charles köprüsünden geçerken rastladık. Ruhu okşayan bir ses, müthiş bir manzara ve huzur...
Ve sıkça karşımıza çıkan gelin damatlar... Artık stüdyo fotoğrafçılığı yerini dış mekana bıraktı. Biz de katılıyoruz bu çekimlere...
Ve günün sonunda yorgun ayaklar...
Bu kadar geziyi boş mideye yapmak mümkün değil. Dönüşte 1-2 kg fazlalıkla döndüysek bir sebebi var. Çek mutfağına ve bu kadar yürüyüşe rağmen bunu nasıl başardığımızın açıklama ve fotoğrafları bir sonraki yazıda:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder