30 Haziran 2014 Pazartesi

Sammydress Çekilişi !!!





Herkese merhaba! Yepyeni bir çekiliş ile yine karşınızdayım, bu seferki sponsorumuz Sammydress!


Sammydress'ten seçmiş olduğum ürünlerden biri şanslı bir okuyucumun olacak, tek yapmanız gereken Sammydress'in facebook sayfasını beğenmeniz ve aşağıdakilerden beğendiğiniz ürün hangisi ise o ürünün linkini bana yorum olarak bırakmanız, işte bu kadar basit :) Ben özellikle standart beden olan giysiler seçtim ama siz yine de beden tablosuna bir göz atmayı unutmayın ;) Çekiliş sonucunu 10 Temmuz'da açıklayacağım. Bol şans dilerim ladiessss!




Geyikli t-shirt için link




Kolye için link




T-shirt & etek takımı için link




Bolero için link




Çanta için link




Kot şort için link




Pembe kolye için link




Kurdeleli bluz için link




Renkli kolye için link





Hatırlatma: Sammydress Uzakdoğu kaynaklı bir site olduğu için ürünün ulaşması 1 ayı bulabilir...


(7 de Julio) "HD" (ESPAÑOL LATINO) EP.#13 
- Click en la imagen para ver o descargar el episodio -


1 Temmuz 2014

Nar çiçeği rengini çok seviyorum. Bu yılki favori rengim bu olabilir.
Tatili fırsat bilip kuzuyla bahçe keyfi,
Bir parça sessizlik, bir parça huzur, kısa da olsa olsun güzel..
Kınalı eller,
Keşke şu ahududular dallar dolusu olsada minicik bir kavanoz olsun reçel yapabilsem. Bizimkiler pek bir cılız.
Yeni ölçü kaplarımla güzel tarifler denemek üzere.

Artık b-fit'te çocuklarınızla birlikte spora vakit ayırabileceksiniz



b-fit çocuk jimnastiği
Okul hayatım boyunca yıllarca milli buz patenci olarak spor yaptıktan sonra üniversitede sadece kendimle yarışabileceğim sporlar aramaya başladım. Üniversite sırasında binicilik (engel atlama ve dresaj), yoga ve aikido yaptım. Şimdi çocuklar doğduğundan beri ancak onların peşinde ve dışarıda koşturmak dışında spor aktivitem kalmadı. Evde kendi kendime başladığım egzersizleri de bir süre sonra kolayca tembellik edip bırakabiliyorum.

Şehirde hızlı ve koşturmaca dolu bir hayat sürüyoruz. Çocuklar, iş, okul derken pek çoğumuz kendimize ve spora vakit ayıramıyoruz. Özellikle benim gibi yakın arayla iki çocuk doğurup evde herşeyiyle kendisi ilgilenen anneler için spor ikinci plana kolayca atılabilen bir lüks. Bazı büyük spor salonları üye ailenin çocuklarla beraber gitmesine imkan tanıyor, çocuklara ayrılan bölümde iki saat kadar özel ablalar bakıcılık yapıyor.

Son çare çocukları spora alıştırmak hatta onlarla birlikte spor yapmak. Benim gibi çocuklarımla spor yapayım diye düşünen anneler için yeni bir alternatif spor merkezi ile tanıştım: b-fit. İlk olarak bir ikiz annesi arkadaşım orada spora başlamış ve doğumdan sonra üstüne yapışan kilolarını haftada 3 gün 30 dakikalık antremanlarla ve sağlıklı beslenmeyle vermeye başlamıştı. Ben de evimizin yakınındaki b-fit’e konuşmaya gittim.


b-fit Göztepe
b-fit, Kadınların Spor ve Yaşam Merkezi temasıyla, başta Bedriye Hülya olmak üzere tamamı Türk kadın girişimcilerin ortaklığıyla kurulmuş bir sosyal firma. Misyonu, kadınlara spor yapma alışkanlığı kazandırmak, kadınlara istihdam yoluyla ekonomik özgürlük sağlamak ve kadınların sosyalleşmesine destek olmak. Kazancını kendi devamlılığı ve toplum yararına sahip olduğu misyon için kullanıyor. Franchise vererek büyüyen b-fit şuan Türkiye’nin 52 ilinde 210’dan fazla merkeziyle hizmet veriyor.

Günde 30 dakika ayırarak kadınlara özel uygun fiyatla spor imkanı sağlayan b-fit Göztepe merkezinin sahibi sevgili Duygu Aynur Tunçel ile tanıştığımda Doğal Anneyim blogumun ve facebook grubumun sıkı takipçilerinden olduğunu duyunca çok mutlu oldum. Duygu Tunçel ODTÜ Kimya’yı bitirdikten sonra bir ilaç firmasında çalışmış. b-fit ile tanıştıktan sonra kadınlara ve toplum sağlığına verdiği hizmetin kendi yapmak istediği çalışmalara çok uyduğunu düşünerek işinden ayrılıp b-fit’in Göztepe şubesini açmış. Evinde ve spor salonunda özellikle ekolojik ürünleri kullanan ve doğal beslenmeye önem veren Duygu Aynur Tunçel aynı zamanda bir sağlıklı yaşam koçu ve salonunda kendisine danışanlara danışmanlık veriyor. Girişimci doğal anneleri blogumda tanıtmak ve destek vermekten mutlu oluyorum. Bu bağlamda Duygu Aynur Tunçel ile b-fit'i doğal anneler için dinledim ve konuşmamız üstüne b-fit'e gelen doğal annelere özel bir indirim yapmayı kabul etti.


b-fit Göztepe sahibi doğal anne Duygu Aynur Tunçel

b-fit’i diğer spor salonlarından ayıran özelliklerini Duygu Aynur Tunçel şu şekilde anlatıyor:

"Aletler tamamıyla hidrolik ekipmanlardan oluşuyor. Kendi kas gücümüzle çalıştırıyoruz, vücudumuzun itme çekme kuvvetine dayanıyor. Yani ne kadar hızlı olursak makine o kadar ağırlaşıyor.

Makine aralarında da aerobik hareketleri yapıyoruz ve mutlaka alanında uzman bir antrenör size eşlik ediyor.

Bu sistemle, vücudun her noktasının verimli bir çalışma yapılarak 30 dakikada kişinin ihtiyacı olan günlük sporu sağlayabileceği kanıtlanmış. 30 dakikalık program hızlı sonuç almak için kardiyo, kuvvet çalışmaları ile en çok kalori yakmayı hedefliyor. Minimum sürede maksimum verim alınıyor. Çalışma sistemi dairesel istasyon tekniği  (circuit training) olarak geçiyor ki bu da araştırmalara göre en fazla yağ yaktıran egzersiz sistemi. Makinalardaki sıkılaşma egzersizleri de tamamlayıcı oluyor. En önemlisi istenilen vücuda sahip olduktan sonra sporu bırakmamak ve sağlığımızı korumak.

Fiyatlarımız çok ekonomik, üyelik süresi uzadıkça fiyat daha da ekonomik oluyor. Temel amaç kadınların sporu yaşam biçimi haline getirmelerine yardımcı olmak.

Butik bir hizmet vererek üyelere kendilerini özel hissettirmek ve mutlu etmek en büyük gayemiz.

Sadece kadınların ihtiyaçlarına özel olarak tasarlanmış bir spor sistemi ile sağlıklı hayat sunmanın yanısıra bir yaşam merkezi olarak da hizmet veriyoruz. Ücretsiz spor, beslenme, kişisel gelişim seminerlerimiz, çeşitli workshoplarımız, piknik, parti gibi eğlenceli aktivitelerimiz ile hem kadınlarımızın kişisel gelişimine hem de sosyalleşmelerine destek oluyoruz.

Programdan sonuç alabilmek ve incelmek için haftada en az 3 gün 30 dakika b-fit spor programına katılmak gerekli, 6 güne kadar sınırsız faydalanılabiliniyor, sadece Pazar günleri kapalı.

Spor programında temel b-fit sistemi yanısıra pilates, hamile pitatesi, yogalates, yoga, zumba, çocuk jimnastiği, oryantal ve her zaman özel antrenörle çalışma imkanı var."

B-fit üyelerinin mutluyum köşesi
Spor yapan kadınlar 1 ayda toplam ne kadar inceldiler yıldızlarına başarılarını yazıyorlar
Duygu Aynur Tunçel bir b-fit merkezi yönetmek hakkında şöyle diyor:
İşin en güzel tarafı insanlarla sağlıklı yaşam sunabildiğim bir işe sahip olmak ve bundan faydalanan insanları gördükçe mutluluk duymak.”

Her b-fit seansında özel antrenörle birlikte çalışıyorsunuz
Biz çocuk jimnastiğini denedik. Kızlarım derste epey eğlendiler. B-fit çocuk jimnastiği eğitmeni, Beden Eğitimi Öğretmenliği mezunu Antrenör Serpil Şimşek Çocuğun kendi hareket eğitimi, psikomotor gelişimi için atletizm ve jimnastik gereklidir diyor.


Kızlar temel jimnastik adımlarını öğreniyorlar

Şimdi de sıra hayvan yürüyüşlerinde
Çocuk jimnastiği dersinde amaç çocukları oyunu kullanarak sporla kaynaştırmak.
Isınma ile başlayan programda çocuklar doğru beden duruşu, temel adım, temel jimnastik yürüyüşleri, temel hayvan adımları, öne ve arkaya takla çalışılıyor. İlerleyen derslerde çocuğun gelişimine göre çember, amut takla, überşlak, kartvil, flick flack takla gibi daha ileri jimnastik hareketleri öğretiliyor.

Kızlar esneme hareketleri yapıyorlar


Bu derslerin profesyonel jimnastik kursları ile farkını sorduğumda Serpil öğretmen ailelere şunu öneriyor:

Aileler çocuğun ve kendilerinin profesyonel jimnastik isteyip istemediğine iyi karar vermeli. Profesyonel jimnastik büyük vakit ayırmayı, çok ciddi disiplinli ve kondüsyonlu çalışmaları, beraberinde ciddi bir diyeti gerektiriyor. Bizim jimnastik kursumuzda ise bu sıkıntılara girmeye gerek yok, turnuvalara hazırlamıyoruz. Ancak evde çok vakit geçiren ve hareketsiz kalan çocuklara düzgün ve sağlam durmayı, spor yapmayı öğretiyoruz.

İlk köprü denememiz
Takla atmayı öğreniyoruz


Doğal Anneyim blogunu eğer Göztepe, Kadıköy civarında takip ediyorsanız, b-fit Göztepe şubesine gelenler için Duygu Aynur Tunçel, Doğal Annelere 1 ay, 3 ay ve 6 aylık üyeliklerde % 10 indirim ve normalde 1 gün deneme hakkını 3 gün olarak veriyor.
Bu doğal annelere özel indirimleri ve deneme günlerini almak için Doğal Anneyim üzerinden b-fit’i bulduğunuzu Duygu Aynur Tunçel’e söylemeyi unutmayın.

***Doğal Annelere özel indirim diğer b-fit merkezlerinde de geçerli mi?
Duygu Aynur Tunçel diğer b-fit merkezilerinde de Doğal Annelere indirim almak için merkez ile konuşuyor. Size yakın yerdeki b-fit merkezinden indirim hakkında bilgi almak için lütfen 0216 566 24 25 no’lu telefondan Duygu Hanım ile iletişime geçin ve e-postanızı bırakın.***

b-fit Göztepe
Adres: Mazharbey Cad. Evsan Sok. No:6 Evsan Apt. D:1 Göztepe, İstanbul
Tel: 0216 566 24 25, Genel Merkez Tel: 0216 700 22 17
www.b-fit.com.tr istanbulgoztepe@b-fit.com.tr

NFF

Sorry that I have been out of touch with regular blog readers.  I have moved to Nantucket for the summer, and the weather here has been too great to spend much time in front of a keyboard.  (The three best reasons to be a professor: June, July, and August.)

The past few days I have been attending the Nantucket Film Festival.  I have had a chance to see some great movies before they are in general release.  Two are worth mentioning: Arlo and Julie, a small quirky comedy/mystery that is a bit Woody Allen-esque. Also, Happiness, a documentary about a boy and his family in Bhutan. 

This morning I am off to see Begin Again, which won the award for Best of Festival.

29 Haziran 2014 Pazar

30 Haziran 2014

Şu ara güne çok erken uyanıyorum. Ramazan'ın gelişiyle yeni bir düzen tutturma çabaları içindeyim. Dün sabah beşte uyandım, kuşların cikcikleri eşliğinde, sabahın serinliği, sessizliği çok güzeldi.
Birtakım koşturmaca ve telaşları atlattıktan sonra normal rutinime dönmeye çalışıyorum. Birkaç haftadır birkere bile elime almadığım örgümü çok özlemişim mesela, dünden beri fırsat buldukça örüyorum.
Yeni haftanız güzel olsun..

Andy Warhol: Herkes için Pop Sanat





Geçtiğimiz hafta ablamla Pera Müzesi'nin iki katında yer alan Andy Warhol sergisini gezdik. Pop art akımımın en önemli temsilcilerinden biri sayılan Andy Warhol'un kağıt üzerine çizim ve serigrafilerden oluşan eserlerini özellikle Campbell's Soup serisini yakından görmek beni inanılmaz heyecanlandırdı! Çoook uzun bir süredir sergi gezememiş olmanın verdiği bir heyecan da vardı tabii ;) Sergi 20 Temmuz'a kadar Pera Müzesi'nde ziyaret edilebilir. Gidemeyenler için ben sergideki hemen hemen tüm eserleri fotoğrafladım ve notları aktardım, umarım sizin de hoşunuza gider, iyi gezinmeler :)




Sigmund Freud




Albert Einstein




Michael Jackson (1987)




Sol: Ryuichi Sakamoto (1983)


Sağ: Tanımsız Kadın (1982)




Sarah Bernhardt




Franz Kafka






Golda Meir




Louis Brandeis




George Gershwin




Martin Buber




Gertrude Stein




The Marx Brothers




Sol: Hallie May Frowich (1980)


Orta: Herman Hesse (1987)


Sağ: Tanımsız Kadın (1987)






Efsane: Gölge (1981)


1947-1959 yıllarını reklam tasarımcısı olarak geçiren Andy Warhol'un sanat kariyeri bu dönemin ardından başladı. Fotoğrafları doğrudan tuvale aktarmak için serigrafi tekniğini kullanan sanatçı, en iyi bilinen işlerini (kitlesel tüketim ürünleri, ünlülerin portreleri) 1962 ve 1966 yıllarında üretti. Bütün bu işler mesafeli, kişisellikten uzak ve bu yüzden belirsizdi; Amerikan gerçekliğinin övgüsü mü yoksa eleştirisi mi olduklarını söylemek zordu. Marcel Duchamp'ın hazır nesnelerini anımsatıyor fakat basit sınıflandırmalara da uymuyorlardı.


Her tür fotoğraf, reklam ve basılı malzemelerdeki varolan imgeleri sanatının konusu haline getiren Warhol'a göre "otuz, birden iyidir".


Çoğaltılabilir ve yeniden üretilebilirlik Warhol için çok önemliydi; bunlar bir anlamda onun keşfiydi. İki yöntem de söz konusu kişi ya da maddeyi gerçek olmayan nesne statüsüne indirgiyordu. Marilyn Monroe'yu bir Marilyn Monroe görüntüsüyle, Liz Taylor'ı bir Liz Taylor görüntüsüyle, Campbell's Çorba Kutularını Campbell's Çorba Kutuları görüntüsüyle değiştiriyordu. Söz konusu olan artık bireyler ve nesneler değil onların görüntüsüydü. Warhol insanlarla nesnelerin, tüketim maddeleriyle kitle tahayyülünün kahramanları arasındaki farklılıkları yok ediyordu.




Campbell's Çorbası II


(10 eserlik portfolyo)




Campbell's Çorba Kutusu resimleri sanatçının kariyerindeki imza imgesine dönüşmüştür ve elle boyanmış resimlerinden foto-transfer resimlerine geçiş için kilit bir noktadadır. Pop Sanat'ın yeni büyük sanatsal akım olarak ortaya çıktığı ilk yıllarda, 60'ların başında yapılmıştır.


Warhol'un kutularla ilgili tuval üzerine ilk denemeleri, Los Angeles, Ferus Gallery'deki sergiyle sonuçlanır. Sergiye tepkiler çeşitlidir; kimileri getirdiği yenilikten gözlerini alamazken kimileri kayıtsız kalır veya küçümser. Hatta yakındaki bir sanat tüccarı bu sergiyi parodileştirerek kendi galerisinde bir yığın çorba kutusunu sergiler.


Orjinal çorba kutusunu içeriğinden koparıp imgesine odaklanan Warhol, seri olarak üretmenin olabilirliğini ve seri imgelerin yarattığı görsel etkiyi fark eder.






Çiçekler


(10 eserlik portfolyo)




Çiçekler serisinin sıçrama noktası Patricia Caulfield'in Modern Photography dergisinin Haziran sayısında (1964) yayımlanan fotoğrafıydı. Warhol, özgün fotoğraftaki gülhatmileri bir kare şeklinde kesip çıkarttı ve dört çiçeğin bir siyah beyaz reprodüksiyonunu yaptı. Böylece, serigrafinin teknolojik süreci çiçeklerin duruşunu ve yassılığını vurguladı. Warhol, devamını yaratıcı bir biçimde getirdi; serigrafinin boyutlarını büyütüyor, her birini değişik renklere boyuyor, resmi 90 veya 180 derece çevirerek çiçeklerin rengini ve görsel kompozisyonunu değiştiriyor, böylece tek bir özgün motiften büyük bir çeşitliliğe ulaşıyordu. 




Çiçekler, tümüyle dekoratif olan ilk seriydi. İlk kez, 1964’ün sonunda Leo Castelli Galerisi’nde sergilenmişti ve 60’lı yılların ortalarında 900 parça kadar satıldı.




Üzümler (1979)




General Custer




Büyük Tutku






Rönesans Resimlerinin Detayları


(Dört eserlik portfolyo - 1984)






Torso (1977)


Warhol, 1977 yılında iki yeni seri üzerine çalışmaya başlar; Torsolar ve Se*ks Bölümleri. Torso resimleri kısa sürede klasik nülerin çizgisinde bir "yüksek sanat" olarak övülürken, ikinci seri sanat ve pornografi arasındaki çizgiyi bulanıklaştırdığı için sert tepkiler alır.




Partiden Sonra (1979)




Mick Jagger (1975)




Sol: Martha Graham, Satirik Festival Şarkısı (1986)


Sağ: Martha Graham, Dünyaya Mektup (Tekme - 1986)




Kovboylar ve Kızılderililer (1986)


Gerçeklikten öte görünümünden etkilenen ve şöhret imgelerinin yarattığı etkiden ilham alan Warhol için, Kovboylar ve Kızılderililer hikayeleri, mitleri ve efsaneleriyle kariyerinin son dönemlerinde ilgi duymaya başladığı bir konuydu. Diğer işlerinde olduğu gibi, burada da altını çizmek istediği şey Batı topraklarının ve halkın gerçekliği değil, Batı fikrinin Batı algısı üzerindeki etkisiydi.


Son işlerinden biri olan bu seri 1986 yılına tarihlenir ve General Custer, Teddy Roosevelt, Geronimo gibi kahramanları, Annie Oakley ve John Wayne gibi oyuncuları ve anne-çocuk, Kachina bebekleri, Düzlük Kızılderilileri kalkanı ve Kuzeybatı kıyısına ait maske gibi Kızılderili imgelerini betimler. Bunlar birer kişi ve nesne olmaktan öte birer ürün olarak tanıtılır.




Anne ve Çocuk




Düzlük Kızılderilileri Kalkanı




John Wayne




Kuzeybatı Kıyısı Maskesi




Geronimo




Kachina Bebekleri




Annie Oakley




Çekiç ve Orak (1977)


Warhol 1976 yılında Napoli'den döndüğünde sokakları kaplamış komünist bir simge olan orak ve çekiç dikkatini çeker. Bu simge grafitti şeklinde duvarlara karalanmıştır ve bir tür kentsel duvar kağıdına dönüştüğü için politik anlamı neredeyse yok olmuştur. Warhol, asistanı Ronie Cutrone'dan bu simgeye ait kaynak fotoğraflar bulmasını ister. Bulduğu görseller daha değişik bir şey arayan Warhol'u tatmin etmeyince, bir hırdavatçıdan çift başlı bir çekiç ile orak satın alır ve bunları çeşitli kompozisyonlarda fotoğraflar. Warhol bu seri için Cutrone'un fotoğraflarını kullanır. Cutrone bu simge üzerinden ortaya çıkan Orak ve Çekiç serisi hakkında "Andy kapitalist olduğu için yeni resimler dizisine bunu seçmesi ironik ve gülünç bir tercihti" diye belirtir.




Mavi Lenin (1987)




Kamuflaj (1987)


Warhol, 1986 yılında, ABD silahlı kuvvetleri tarafından kullanılan standart tasarımlara dayanarak yaptığı Kamuflaj serisiyle saf soyutlamaya olağandışı bir adım atmıştır. Kamuflaj deseni sanatçıya soyut fakat aynı zamanda ayırt edilebilir ve zengin çağrışımları olan bir imge sunmuştur. Orjinal tasarımdaki doğa taklidi renklerden farklı olarak Warhol sarılar, maviler, morlar, pembeler ve kırmızılar gibi doğada herhangi bir saklanmaya olanak tanımayacak parlak renkler kullanır. Bu seri üzerine sıklıkla çalışmaya devam eden sanatçı kamuflaj desenini oto-portrelerine de uygulamıştır. Oto-portrelerinde kimlik ve gizlenme olguları örtüşür ve sanatçının yaşamı boyunca şöhretini ön plana çıkartmak ve kendi özel hayatını gizlemek çabasının bir yansıması niteliğindedir.




Tehlikedeki Türler (1983)






1983 yılında, çevre aktivisti ve galerici bir çift olan Ronald ve Frayda Feldman’ın siparişi üzerine Warhol on farklı türden oluşan Tehlikedeki Türler adlı bu seriyi üretir. Fikir, sanatçıyla çiftin ekolojik problemler üzerine yaptıkları bir sohbet üzerine gelişir. Çevre sorunlarına her zaman ilgili olan Warhol bu seride Siberya kaplanı, Speyeria callippe kelebeği, orangutan, Grevy zebrası, siyah gergedan, Amerika yaban koyunu, Afrika fili, çam dallarındaki kurbağa, dev panda ve kel kartal türlerini resmeder. Warhol kendine özgü canlı renkler ve hayvanların kaderine işaret eden keskin ifadeler kullanarak sanat ve gerçeklik arasında dinamik bir gerilim yaratır. Hayvanlardan bazılarını parlak yeni renklerle göz alıcı hale getirir, böylece siyah gergedan mavi olurken Afrika fili ortaya pembe olarak çıkar.










Hepinize renkli bir hafta diliyorum!








p.s. Eserlerle ilgili dip notları kim yazdı bilmiyorum ama o kadar anlaşılmaz ve devrik cümleler ile doluydu ki bu yazıları redakte eden kimse yok mu diye düşünmeden edemedim, Pera Müzesi'ne pek yakışmadı doğrusu...




Pera Müzesi


Adres: Meşrutiyet Caddesi No.65 34443 Tepebaşı, Beyoğlu - İstanbul 


Telefon: + 90 212 334 99 00





Pera Müzesi'nin giriş ücreti tam 15 TL, öğrenci 8 TL.


Müze Pazartesi günleri kapalı.


Salı-Cumartesi 10:00-19:00


Pazar günleri ise 12:00-18:00 saatleri arasında açık.


Ayrıca her cuma 18:00-22:00 saatleri arasında giriş ücretsiz...