Kolombiya
Almanya, İsviçre, ABD ve Şili sonrası ilgimi çeken diğer bir ülke Kolombiya. Diğer 4 takımın aksine teknik direktörleri için ekstra bir paragraf yazmayı dahi düşünmüyorum 2006 Arjantin faciası sonrası. Hala affedilmemiş değiliz. Jose Pekerman'dan bahsediyorum elbette. Messi'yi oynatmaması bir yana o oyun içerisinde Riquelme'yi çıkarmak gibi çok temel bir yanlışı yapmış olmasından dolayı hakkında hala daha iyi bir şey yazamıyorum maalesef. Ve fakat Kolombiya kadrosu ise tek başına umut veriyor üstelik Falcao sakatlığına rağmen.. Ocak 2012'de takımın başına geçen Pekerman ise en azından bu zamana kadar iyi iş çıkarttığını yine de söylememiz gerekir.
HIZLI VE ATLET
90 Dünya Kupası başarısından sonra uzunca süren bir sessizlik dönemi geçirdiler. Son 3 Dünya Kupası'na da katılım gösteremediler ve fakat son iki yılda kadrosunda bulundurdukları oyuncuların geldiği seviye inanılmaz. Falcao'nun sakatlığı sanıldığı kadar büyük bir boşluk yaratmayacaktır. Sevilla'dan Carlos Bacca, öte yandan Porto'dan bu Kolombiya kadrosuna girmekte zorlanan Jackson Martinez gibi yıldızlar bir yana Almanya'da bu sezon gösterdiği çıkışla Dortmund'a transfer olan Adrian Ramos'un forma giyeceği dahi belirsiz. Ön alan yeterince kaliteli ayaklardan oluşuyor ki henüz daha geçtiğimiz yıl Porto'dan 45 milyon euro karşılığı Monaco'ya transfer olmuş hücumun her yerinde oynayabilen takımın yıldızı James Rodriquez'den bahsetmedik bile.. U20'de topla haşır neşir olduğu her saniyeyi izlemekten büyük bir keyif aldığım Quintero'nun bu turnuvada A milli takıma tam olarak entegre olacağını düşünüyorum. Bitirici vuruş konusunda eksiği olsa da hızı ve tekniğiyle büyüleyen Cagliari'de oynayan kenar forvet Victor İbarbo'yu unutmayalım. Seria A'nın bu sezon en fazla dripling yapan oyuncusu olan Cuadrado ise benim Lecce performansından bu yana hayranlıkla izlediğim oyuncuların başında geliyor. Fiorentinalı kanat oyuncusu bu sezon gösterdiği peformans ile Dünya Kupası'nın parlatacağı/tanıtacağı yıldız adayları arasında yer alıyor.
Bu hücum gücünü Napoli'den Zuniga ile West Ham United'dan Armero gibi sprinter iki kanat bekinin desteklediğini de düşünürsek Şili'nin önünde Arjantin'in arkasında elemelerde gurubu ikinci bitirmesi kimseyi şaşırtmıyor.
Yakından tanıdığımız Mondragon turnuvanın en yaşlı oyuncusu sıfatıyla 42 yaşında Dünya Kupası'na gitmesi saha içerisinden ziyade saha dışının atmosferi düşünülerek yapılmış bir tercihtir. Öte yandan Trabzonspor'dan hatırladığımız Teofilo Guiterrez ise bu takım içerisinde önemli bir role sahip.
FALCAO'NUN YOKLUĞUNDA RODRİQUEZ ve QUİNTERO
Falcoa kalitesinde bir futbolunun benzeri günümüz futbolunda buluhnmadığı için yeri tam anlamıyla doldurulaması çok zor. Bitirici vuruş konusundaki becerisi bir yana ön alanda organizasyon gerçekleştirme konusunda sıkıntılı olan takımın en güzel opsiyonuydu. Merkezden değil kenarlardan oyuna açılan Kolombiya içerideki gol canavarına göre pek çok aksiyon gerçekleştiriyordu. Bu açıdan onun yerine Ramos ya da Bacca'nın oynaması gibi problemlerden ziyade geride hücuma akıl katıp farklı bir şekilde bu oyuncunun yokluğunu giderecek olan Quintero'ya takımın ihtiyaç duyacağını söyleyebiliriz. Belki bugüne kadar 3 kez A milli formayı sırtına geçirmesi dezavantaj olarak görülebilir ama 45 milyonluk James Rodriquez'den çok daha önemli olacaktır onun varlığı.
Kolombiya'nın iki yıldızı olan James Rodriquez ile Juan Quintero'nun "Envigado" yıllarından..
Şüphe yok ki Falcao sonrası takımın en değerli oyuncusu Monaco'ya 45 milyon euro karşılığı transfer olmuş James Rodriquez. Muazzam şutlarının yanı sıra hızıyla oyuna kattığı hareketlilik ve üst düzey tekniği ile fark yaratıyor. Çalımları, golle burun buruna getiren ara pasları da muazzam. Maç içerisinde serbest rolde ve sürekli pozisyon değiştirerek oynuyor. Bireysel yeteneği ve futbol becerisi nedeniyle çok açığa çıkmasa da "Statejik düşünme yetisi" zayıf. Cristiano Ronaldo formatına yakın bir üst düzey yetenek. Arkadaki orta sahaların daha çok savunma yetilerine göre seçildiğini de düşünürsek forvet arkasında tüm bu gelişmeler Quintero'yu zorunlu kılıyor Kolombiya'ya. Özellikle hücumda Falcao'suz bu takıma bir "akıl" şart. Üzerine yazılan analizlerde kadroda kendisine pek yer verilmese de En azından benim beklentim bu yönde.Falcao'nun yokluğunun yaratacağı en önemli sorun hücum organizasyonlarında tek başına hızın yeterli olmayacak olmasıdır. Stratejik zeka ile Quintero ilerdeki Rodriquez, Bacca gibi yıldızları ok daha verimli kılar.
MARTİNEZ ZOR BACCA BURUN FARKIYLA
Porto'da 60 maçta 45 gol atan Jackson Martinez'in uluslararası kariyerinin zayıf oluşu ve saha içi karakteri nedeniyle Falcao'nun yerine en azından turnuva öncesi aday olarak görülmüyor. Sevilla ile bu sezon Avrupa Ligi'ni kazanan Bacca burun farkıyla önde olsa da arkasındaki aday bu sezon Dortmund'a transfer olmuş Adrian Ramos. Teofilo Gutierrez ise yeteneği diğerlerine göre çok daha az olsa kombinasyon futboluna yatkınlığı gibi barındırdığı farklı özellikler nedeniyle Jackson Martinez gibi bir yıldızdan dahi çok daha değerli oluyor Kolombiya adına. Ramos ve Bacca ceza sahası içerisinde iş bitirici. Ramos'un kafası, kombinasyon futboluna olan yakınlığı ve fizikli oluşuyla kenar forvetlere yer açması artıları olsa da Bacca'nın hızı, kontra futboluna daha yatkın oluşu ve ceza sahası içerisinde konumlanışı Ramos'a göre bir seviye daha iyi oluşu da onu burun farkıyla bu yarışta öne çıkarıyor.
ORTA SAHA İKİLİSİ
Carlos Sanchez ve Abel Aguilar'ın uyumu geçtiğimiz hazırlık maçında harika bir şutla nefis gol atmış olan İnter'den yine Fredy Guarin'i dışarı itiyor. Sanchez'in mücadele gücü, her yere basacak olan temposu ve savunma özellikleri ile Aquilar'ın yönetmenliği iyi bir şekilde sentezleniyor. Öte yandan rakibin kontraları da savunma yetisi yüksek iki oyuncu ve biraz da Aguilar'ın stratejik zekası ile engelleniyor. Böylesine sprinter ve hücumcu iki beke rağmen kontra konusunda sorun yaşanılmamasının nedeni de bu iki oyuncunun geride kalarak kanat beklerinin gerektiği anda kademesine girecek olması. Ön alanda topun dolaşımı ve hücumun olgunlaşması konusunda sorun yaşamasına sebebiyet verse de savunma açısından ideal bir ikili olduklarını söyleyebiliriz. Pekerman'ın 4-1-3-2 ile Guarin'i de içeriye alması elbette mümkün ama ana planı Sanchez-Aquilar üzerine olacaktır.
Kontra takımı olabilir..
Şöyle bir düşündüğünüz zaman Zuniga Armero ve hatta Arias bekleri.. Rodriquez-Cuadroda kenarlarıyla olası gruptan çıkma zaferinin ardından dev takımlara karşı muazzam bir kontra takımı olacak kapasiteye sahip Kolombiya. Böylesine güçlü kenarları olan takımın Falcaco gibi ceza sahası golcüsüyle beraber durudurulması güç bir makinaya dönüşebilirdi. Bacca ve Ramos'un da ceza sahası içersinde etkili golcü olduklarını düşünürsek Kolombiya geriye yaslanarak Quintero'suz kenarlara bağlı etkili bir kontra takımı yaratabilecek kapasiteye sahip. Üstelik bu kadro içerisinde savunma kalitesinde de artış olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Tam bu noktada geriden derinlemesine atılacak toplar için Ramos'dan ziyade yine Bacca'nın kullanılacağını da düşünebiliriz. 4-4-2 ya da 4-4-1-1 ile oynayacak olan Kolombiya bu açıdan iki seçenekli bir takım olacaktır ve belirleyici unsur Quintero'nun plana ne şekilde dahil olacağıdır.
Savunma
Benim temelde en merak ettiğim konuların başında Kolombiya savunmasının dünya kupasında etkinliği olacaktır. Zira takımın atlet, hızlı, çevik ve fizik üstünlüğüne sahip olmasından dolayı temel futbol kurallarını dahi yıkacak ölçüde bir kaotik ortamda savunma gerçekleşiyor. O kıtada onlardan daha hızlısı, çeviği ve atleti yok ve bunun avanrajını sonuna kadar kullandılar. 2012 Ocak ayında takımın başına gelen Pekerman oynadığı ilk 9 maç içerisinde sadece 3 gol yedi. Son 3 maçta 6 gol yemesi biraz da turnuvaya katılımın garantilenmesi sonucu oluşan rehavetten kaynaklıdır.
Öncelikle Kolombiya'nın hücum gücü, atletik yapısı ve hızı pek çok takımın saldırırken çok daha dikkatli olmasına yol açıyor. Savunmada bekleyen Kolombiya hızlı hücumlar için kadrosunda birden fazla oyuncusu olması kendisine saldırılmasını da zorlaştırıyor. Öte yandan savunma dörtlüsünün stabilize olduğu yerde öndeki oyuncular ceza sahasının dışında topa sahip olan oyuncuya "orantısızca" saldırıyor. Dengesiz ikilemeler, bazen bir oyuncuya üç kişi saldırması ve kaotik bir yapı içerisinde topa yeniden sahip olmak istiyorlar Soru şudur: Avrupa takımları ya da daha seri hücum eden takımlar bu düzensizliği ne şekilde cezalandırır?
Zira olağan koşullar içerisinde bu ÇOKLAMALAR aynı zamanda pek çok BOŞ ALANIN da açığa çıkarıyor. Lakin fizik olarak üstünlüklerini de kullanarak bu açıklara topun ulaşmasına izin vermediler. Pas kalitesi yüksek ve topun dolaşımı konusunda usta takımlar bu kaotik ortamı çok iyi bir şekilde değerlendirebilirler. Gurubunda bulunan Japonya bu açıdan çok büyük tehdit oluşturuyor.
JAPONYA ZORLAR
En uzun savunma oyuncusu Zapata'nın 1.87 oluşu ve kenar ortaları karşısında yetersiz oluşları bir başka handikapları. Bir de tahminde bulunalım. Yunanistan'ın tuzağına düşeceklerini sanmıyorum ve dişine göre bir rakip olarak görüyorum. Fildişi Sahili'ni ise geçebilecek kadro kalitesine sahip. Gruplarda onları zorlayacak tek takımın Japonya olduğunu düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder