31 Mart 2014 Pazartesi

1 Nisan 2014

Bu haftasonunu tamda hamur işisiz kapattım derken Pazartesinin tatil oluşu, kuzunun nasıl olduysa kendiliğinden elmalı pasta isteyişi ile haftaya bol hamur işili başladık. 
Tepsiyi epey küçülttüm. Malum ilk dilim tatlı gitsede geriye kalanı bize oluyor, ziyan olmasın vs derken hoop hepsini bitiriveriyoruz.
Şal kolleksiyonu yapıcam heralde, kendimi örmekten alamıyorum. Bu kendime ördüğüm üçüncü şalım.
Battı balık yan gider diyerek birde hamur kızarttım. Karbonhidrata yöneliş, kaygı ve endişenin, stresin üstesinden gelmede sığınılacak yegane liman olurken Nisan ayına gerçekten şaka gibi bir giriş oldu. Kaybolan tutanaklar, açıklanamayan sonuçlar hayretle takipteyiz.

Bir Hastalık Üç Melek








Hayat hepimizi farklı bir şekilde sınıyor... Bizlere güzel sürprizler hazırladığı gibi önümüze engeller, güçlükler de koyabiliyor... Çok sevdiğim arkadaşım Nuray da bir sınavla karşı karşıya şu anda... İkinci bebeğine hamile kaldıktan sonra meme kanserine yakalandığını tesadüfen öğrendi... O çok güçlü bir kadın olduğu için bu sınavı başarıyla geçeceğine adım gibi eminim ben. Nuray istiyor ki hikayesini herkes bilsin, kimse hamileyken hastalıklar benden uzak durur diye düşünmesin, her kadının algısı açık olsun ve bedenindeki değişikliklerin farkına varabilsin... Tüm bu süreci Bir Hastalık Üç Melek isimli blogunda kaleme alıyor şimdi. Onun paylaştıkları benzer süreçlerden geçenlere de ışık tutacak, destek olacaktır buna eminim. Tüm dualarım seninle arkadaşım...


Some Surprising Facts about Income Growth and Inequality

From Brookings's Gary Burtless.  A few very nice graphs here, based on CBO data.

30 Mart 2014 Pazar

(30 de Marzo) PRE-ESTRENO "HD"
- Click en la imagen para ver el episodio - (ESPAÑOL LATINO)


A Random Snapshot

I have been shooting a series of short videos to serve as chapter introductions for my favorite textbook.  These will be available to those using the electronic version of the book, a rapidly increasing share of the market.  Just for fun, here is a snapshot from yesterday's video shoot.

Word of the Day

Bulverism.

I had never heard this word, but a correspondent recently drew my attention to it.  Coined by C.S. Lewis, it is a type of argumentation where you assume your opponent is incorrect then quickly move to explain the causes of his folly. Of course, it is not valid as a matter of logic, but it is unfortunately all too common.

Here is C.S. Lewis:
In other words, you must show that a man is wrong before you start explaining why he is wrong. The modern method [Note: This essay was written in 1941.] is to assume without discussion that he is wrong and then distract his attention from this (the only real issue) by busily explaining how he became to be so silly. In the course of the last fifteen years I have found this vice so common that I have had to invent a name for it. I call it “Bulverism.” Some day I am going the write the biography of its imaginary inventor, Ezekiel Bulver, whose destiny was determined at the age of five when he heard his mother say to his father - who had been maintaining that two sides of a triangle were together greater than the third - “Oh, you say that because you are a man.” “At that moment,” E. Bulver assures us, “there flashed across my opening mind the great truth that refutation is no necessary part of argument. Assume your opponent is wrong, and then explain his error, and the world will be at your feet. Attempt to prove that he is wrong or (worse still) try to find out whether he is wrong or right, and the national dynamism of our age will thrust you to the wall.” That is how Bulver became one of the makers of the Twentieth Century.

30 Mart 2014

Pazar sabahı erken başladı bizde. Önce oyumuzu kullandık. Hayırlı olması dileğiyle, şimdi sonuçları merakla bekliyoruz.
Örgülerimden birisi bitince diğerine geçiş yaptım. Bu yıl bu renk favorim oldu hep.
Renkli şalım dün akşam bitti. Renkli eşyaları kullanırken daha bir mutlu oluyor insan.

29 Mart 2014 Cumartesi

29 Mart 2014

Sabah kahvaltınıza kuzunun eli değdiyse daha bir lezzetli ve keyifli oluyor.

Şalın bitmesine çok az kaldı. Renkli saçaklar eklenecek kenarlarına.
 Unutmadan Nordic şalım burada :)

"Yarın büyük gün, hiçbir haksızlığın, hiçbir yolsuzluğun güme gitmeyeceği, özgürlük ve hakların korunacağı ülkemiz için, geleceğimiz için sandıktan iyi bir sonucun çıkmasını diliyorum."

28 Mart 2014 Cuma

The Growth of Pass-Through Entities

Over the past few decades, there has been an amazing shift in how businesses are taxed.  See the figure below, which is from CBO.  Businesses are more and more taxed as pass-through entities, where the income shows up on personal tax returns rather than on corporate returns.  (Here is an article discussing how the mutual giant Fidelity recently switched from one form to the other.)

This phenomenon complicates the interpretation of tax return data.  For example, when one looks at the growth of the 1 percent, or the 0.1 percent, in the Piketty-Saez data, that growth is likely exaggerated because some income is merely being shifted from corporate returns. I don't know how much.  If someone has already quantified the magnitude of this effect, please email me the answer. If not, someone should write that paper.

Click on graphic to enlarge.

Too Little Faith in People, Tax Policy Edition

Paul Krugman responds to my post about a recent column of his.  He is correct that not all economists agree that low capital taxation is desirable; he appropriately cites Diamond and Saez, who are on the high-capital-tax side of this debate. FYI, here is another recent paper, written in part as a response to Diamond and Saez, which finds that optimal rates of capital taxation, while positive, are quite low.

But that is not really the issue. If Paul had said "reasonable economists disagree, here are the arguments, and here is why I tend to favor one side rather than the other" I would not have objected.  Instead, in his original column, he wrote as if there were no reasonable arguments for the policy pursued by the Bush administration, and he attributed the most vile motives to those who advanced the policy.

This episode illustrates a fundamental difference between Paul and me.  I try not to assume the worst in other people, just because they disagree with me.

27 Mart 2014 Perşembe

28 Mart 2014

Hamur işinden uzak kalmaya çalıştıkça, daha çok yemek istiyorum. Her sabah kendime yeni bahaneler bulduğum ama her akşamüstü bir sonraki sabah için kesin yürüyüşe çıkmalıyım sözlerimi tutmanın zamanı geldide geçiyor.
Resim; Bilkent Center Sanat Sokağından.
Örgüye epey asıldım, üç işim var, birinden bıkınca diğerine geçiyorum. En çok da renkli şalı bitirmek için heyecanlanıyorum.
İstek üzerine renkli küçük örgüler fotosu.

Marjan Vahdat - 2014 - Blue Fields

İndirme Linklerini sınırsız yapan 3 ayrı çevirici site. Zaman zaman kapalı olsa da oldukça işe yarıyor.

Blue Fields

Blogger Bazaar #5





Aslında cumartesi gecesinden beri iyi bir ruh halinde değilim... Elif'in minik kızını kaybetmesi beni derinden sarstı, müthiş bir karamsarlığa itti... Biliyorum nedenler, niçinler sorgulanmamalı, takdir-i ilahi ama elimde değil. Kızıma baktığımda, herhangi bir şey yaptığımda, çok alakasız bir anda aklıma birden Ece geliyor ve gözyaşlarıma engel olamıyorum. Hayat çok acımasız ve ben hayatın getirilerinden götürülerinden korkuyorum. İnşallah o güzel insan, sevgili Elif oğlu Cem için toparlar kendisini ve yaşama oğlu için sıkı sıkıya sarılır... Onun güçlü bir kadın olduğunu biliyorum, acısını derinden hissediyor ve ona sabırlar diliyorum....


Şimdi pazar günü düzenlenen Blogger Bazaar etkinliğini paylaşacağım sizlerle... Ne yazık ki yaşam kaldığı yerden devam ediyor, güneş doğuyor batıyor, sular akıyor, evren durmuyor. Biz de öyle, ruhlarımız tekâmül ediyor bir şekilde ama acılarımız yerinde duruyor. Fotoğrafların bir kısmında gülüyor olabilirim ama inanın gerçekte hiç iyi değilim...




Pazar sabah 9 gibi Lütfi Kırdar'a gelip annemle birlikte standımızı hazırladık ve ziyaretçilerimizi beklemeye başladık...




Elimden geldiğince standın karışık görünmemesine gayret ettim, ama ilk kez böyle bir etkinliğe katıldığım için eksiklerim oldu tabii... Örneğin kartvizit bastırmayı, masada göze hoş görünecek bir çiçek ve ziyaretçiler için şeker veya kurabiye tarzı bir ikram koymayı unuttum. Yakında Macro varmış, gidip renkli marshmallow aldım ve en azından ikram açığını kapatmaya çalıştım....




Bu sergi benim açımdan iyi bir pazar araştırması oldu diyebilirim. Hangi ürünlerimin daha çok beğenildiğini ve tercih edildiğini anlamış oldum. En çok ilgi gören ürünlerim matruşka takılarım oldu.






Yüz broşlarım da en çok satılan ürünlerim arasındaydı...




Fatma Ana'nın eli kolye ve yüzüklerim ile diğer cam yüzüklerim de standda yerlerini aldılar.






Canım annemin de o gün yanımda yer alması hiç şüphesiz günümün daha güzel geçmesini sağladı.






Annem de CM Tasarım olarak yaptığı geri dönüşüm sanatlarını sergiledi.












Saat 11 olunca ziyaretçilerimiz yavaş yavaş gelmeye başladılar.




Teyzelerim, arkadaşlarım, blogdan beni takip eden okuyucularımın yanı sıra Blogger Bazaar sayesinde tanıştığım yeni insanlar da oldu. O gün gelen ve standımızdan alışveriş yapan herkese çok teşekkür ediyorum, ayağınıza sağlık kızlar!




Bir ara mola verip diğer standlara da bir göz attım.




Diğer standlarda daha çok ikinci el ürünler vardı, hepsine detaylı bakamadığım için sadece hızlı hızlı fotoğraflamakla yetindim...






Benim en beğendiğim stand sevgili İbeking'in cıvıl cıvıl kırtasiye ürünleriyle dolu olan standı oldu. O kadar güzel şeyler vardı ki beni bıraksanız saatlerce burada zaman geçirebilirdim doğrusu!






00 Jewellery




Gülçin Uzunalan'ın clutch'ları...







All About Zeynep






















Shukineshu'nun standı ve Melka by Meltem Kaymak şapkaları











Instagramımı takip edenler görmüşlerdir, o gün bu rahat ayakkabılardan ben de bir tane edindim, ne zamandır şık bir ev terliği arıyordum kendime, çok iyi oldu denk gelmesi...































Toplamda 42 bloggerın katıldığı Blogger Bazaar'da benim çekebildiklerim işte bu kadardı... 




Tüm bu organizasyonun arkasındaki isim Vesta Event'ti. Bu kadar bloggerı toplamak, sponsorları ikna etmek ve Lütfi Kırdar gibi bir mekanı ayarlamak hiç kolay değil. Bu yüzden büyük bir teşekkürü hak ediyorlar. Vesta Event'ten sevgili Gözde'ye ayrıca teşekkür etmek istiyorum, her konuda bize yardımcı oldu ve tüm günün yoruculuğuna rağmen güleryüzlülüğünü korudu, onun bu yüksek enerjisi o gün hepimize geçti doğrusu!




Günün sonunda biraraya gelip fotoğraf çektirdik. Yorucu ama benim için güzel bir deneyim oldu. Gelecek sene 6.sı düzenlenirse seve seve katılmak isterim...


Bu günü düzenleyen Vesta Event'e ve gelen herkese kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum!