28 Şubat 2012 Salı

Selinky'nin Stüdyosunda

Efendim duyamıyorum sizi biraz daha yüksek sesle konuşur musunuz? Neeee duyamadımmmmm? Artık bi havalarda olduğum için lütfen benimle konuşurken biraz göklere doğru çığırın ancak sizi öyle duyabilirim hıh :) Geçtiğimiz hafta canım arkadaşım Selin'in stüdyosunda harika bir foto seansı düzenledik. O gün bugündür bende hava binbeşyüz :) Selinim beni o kadar güzel kareledi ki kendime aşık oldum desem yeridir kihh kihh :) Bence kendinizi biraz şımartmak istiyorsanız gidip özel bir stüdyoda fotoğraf çektirin, tabii sonucun iyi olması için fotoğrafçınızın da profesyonel olması ve sizi doğru şekilde yönlendirmesi, rahatlatması gerekiyor ;) Normalde ben başka bir objektife bakarken utanırım, kendimi kasarım ama arkadaşımın güzel enerjisi ile kendimi çok rahat ve evimde gibi hissettim. İşte o harika günden birkaç kare:
Bu eğlenceli gün için çooook teşekkür ederim canım arkadaşım, ışığına & güzel yüreğine sağlık !!!

Very Bossy!

Benim eski ofisin orda, Şaşkınbakkal'da bir yer var. Aman ne yer. Bulamadığınız herşeyi bulabiliyorsunuz orda. Adı Bossy.Kurutma makinesine atılan taa Kanadalardan getirdiğimiz Bounce marka kurutma makinesi kağıtları bitmeye yakınken karalar bağladım, nerede bulurum diye, aklıma Bossy geldi, kalktım gittim bir haftasonu ve bingo! karşımda duruyorladı, hemen aldım, elbette sadece Bounce değil,

Rutin mutin işleri

Bir yorum geldi kitapla ilgili posta, acaba biraz da Leo'nun rutinininden bahseder misiniz diyen? Derhal, buyrun oğlanın rutini.8:00 Good morning Mr. Ali diye uyanıyor. Ve 180 CC sütünü içiyor.Bu arada çiş kaka mevzuları, ailecek sevişme kokuşma, güne başlamak için şık giyinme hadiseleri zaten bir saatimizi alıyor.9:00 Ailecek kahvaltı ediyoruz, kahvaltılarında dönüşümlü olarak peynirli omlet,

27 Şubat 2012 Pazartesi

Genetik Kodlar

Arada bir bazı kareler yakalıyorum, hepsini fotoğraflayamıyorum ama şu aşağıdaki kare mesela gen gerçeğinin acaip bir örneği benim için.Sonra evde başka tuhaflıklar oluyor, daha bir gün ayakkabılarımı içindekileri boşaltmadan giyemedim ben, ve bunu çok seviyorum, kendinden bir hatıra koyuyor.Bir bebeğimiz olacağını öğrendiğimiz vakit hayatımızı değiştirmeyeceğini biliyorduk, evdeki hayatımızın,

Kitty ^..^

Geçen gün tatlı Ezgim bu ayakkabıyı gösterdi bana, bayıldım doğrusu! Kara kedili olan herşeye anında vurulduğum için benden aksi beklenemezdi zaten di mi ;) Arkasında bir de kuyruk detayı olsaymış tam olurmuş kihh kihhh :) Hamile olmasaydım bu şirin şeyleri ayağımda görmek isterdim.
Siyahın dışında kahve ve pembe rengi de var, hepsi burada...

Kayamezarı açılışı - belgesel

19 Şubat 2012 günü olup bitenler. Emrah Dönmez çekti ve kurguladı.

http://www.youtube.com/watch?v=JJTQnpllga8&feature=youtu.be

26 Şubat 2012 Pazar

Ben bu hafta sonunda... Van Gogh Alive & Salvador Dali sergilerinde...






Uzun bir süredir bir sergi gezmemiştim... İçimdeki minik sanat canavarı artık beni besleeee diye haykırmak üzereyken teyzem "Dali sergisi bu hafta sonu sonmuş, gitmeye ne dersin?" diye teklif etti. Tabii bu teklifin hemen üstüne atladım :) Hazır oraya gitmişken programımıza Van Gogh Alive sergisini de dahil ettik ve rotamızı Karaköy'e çevirdik...




Abdi İbrahim’in önderliğinde gerçekleştirilen Van Gogh Alive sergisinde ünlü sanatçının 1880-1890 yılları arasındaki çalışmaları, hayat deneyimlerinden oluşan yapıtları ve sözleri 40 projektör aracılığıyla dev ekranlara, duvarlara, kolonlara, zemine, tavana yansıtılıyor...




Karanlık bir salon, projeksiyonla Van Gogh'un her köşeye yansıtılan ünlü tabloları, derin sözleri ve içinize işleyen müziklerle kendinizi bir sergiden çok bir rüyanın içinde gibi hissediyorsunuz... Arka fonda Erik Satie'yi de duyunca bir köşeye kuruldum ve bu anın tadını çıkarttım. Açıkçası ilk defa bir sergi; eserlerin orjinalleri sunulmadığı halde beni böylesine büyüledi.



























 






















Van Gogh Alive sergisi pazartesi hariç diğer günler 11:00 - 19:00 saatleri arasında Karaköy Limanı 3 No'lu Antrepo'da 15 Mayıs'a kadar ziyaret edilebilir...


Antrepo 3'den ayrılıp çok yakındaki Tophane-i Amire'ye doğru yol aldık...




Bu sefer hedefimizde Salvador Dali sergisi vardı... Bizi uzun bir kuyruk karşıladı, neyseki teyzem biletleri internetten aldığı için kuyruğa girmeden kendimizi direkt salona attık... Ama o da ne?! Sanırım serginin bitiyor olmasından dolayı içerisi tıklım tıklımdı, en nefret ettiğim şey itiş kakış içinde bir sergiyi dolaşmaktır, bu yüzden girmemle çıkmam bir oldu diyebilirim.


Hem kalabalık hem de sergilenen eserler bakımından benim için Dali büyük bir hayal kırıklığı oldu. Açıkçası Pushkin Müzesi'nde gezdiğim Dali sergisi çok daha doyurucuydu benim için...












Sergiler bitti, şimdi sıra kızlarda...




Civciv & pırpırın işleri, benim bebişim, kar yağışı o bu derken uzuuuun bir süre görüşememiştik, fırsat bu fırsat hasret giderdik bilmem belli oluyor mu :) 







Umarım sizler de pek keyifli ve kendinizi mutlu eden 2 gün geçirmişsinizdir... Şimdi önümüzde yepyeni bir hafta var, haydi hep birlikte haftamızın çoook güzel geçmesini dileyelim olur mu ;)



Hediyelerim

Beni şımartan o kadar tatlı blog arkadaşlarım var ki, şimdi minik kızım da bu güzel arkadaşlıklardan nasibini alıyor, ana-kız ne şanslıyız biz yaa tüü tüü tüü maşallah ;)
 O tatlı arkadaşlarımdan biri Derya Kuzusu... Blogunu takip ediyorsanız ne kadar marifetli olduğunu, elinden her iş geldiğini biliyorsunuzdur zaten ;) Deryacım hamile olduğumu öğrenince bebişin battaniyesi benden dedi, ben de zannettim ki doğuma yakın örüp gönderecek ama iki gün sonra bu rengarenk battaniyeyi karşımda görünce şok oldum! Ve ba-yıl-dımmm! Yanında bir de şirin mi şirin el örgüsü tavşan vardı, battaniye kızımın tavşan benimmm ben oynıycam onunla bana ne benimmmm :)
Bu iğneliği de canım Deryacım kendi elleriyle yapmış harika di mi? İnsanın böyle marifetli arkadaşları olursa sırtı yere gelmez vallahi ;) Çook teşekkür ederim canım Deryammmmm!!! Şimdiden prensesimi bu güzel battaniyenin altında bana gülümserken hayal etmeye başladım bile :)
Çoook uzun zamandan beri tanıdığım güzeller güzeli bir blog arkadaşım var; Esra... Ankara'da yaşıyor, Sağlık Dergisi'nin yazı işleri müdürlüğünü yapıyor, birkaç sene önce İstanbul'da bir fuar için bulunduğu esnada tanışma fırsatı bulduk, her zaman halimi hatırımı sorar sağolsun... Arkadaşım Esra Öz ile Sağlık Gündemi sayfasında sık sık kitap çekilişleri yapıyor, bu seferkine bebişimin şansına ben de katıldım ve "Çocuğunuza İyi Bakın" isimli bu güzel kitap bana çıktıııı :) Çok teşekkürler Esracımmmm elimin altındaki bu kitap sayesinde prensesime daha iyi bakacağım kesin ;)
Geçenlerde bir kart aldım sevgili Ecehan'ın tatlı kızı Zeynograf'tan, çok mutlu oldum, kendi elleriyle boyadığı aşkın meyvesi taşıma da bayıldım, hemen buzdolabına iliştirdim, ellerine sağlık canımmmm :)
Hepinize şimdiden harika bir hafta dilerim!