29 Haziran 2012 Cuma

Kızımın Hazırlıkları





Yuppiii doğuma son 1 ay kaldı! Birçok hazırlıklar tamamlandı :) Artık geriye beklemek kaldı! Son aylarda bendeki merak da bir hayli tavan yaptı, kızım nasıl olacak, kime benzeyecek, saçları kıvırcık olacak mı ay olmasın annesinin çektiklerini çekmesin, lütfen kızıl saçlı maviş gözlü olsun şımarıklıkları eşliğinde geçiyor bu son haftalarım :) Artık eskisi gibi hareketli değilim, hem sıcak havalar (yaz hamişi olmak çok zormuş gerçekten!) hem de koca göbeğimin alıp başını gitmesi beni yoruyor, zaten 1 ay sonra yeterince hareketli zamanlar beni bekleyeceği için bu son zamanlarımı mümkün olduğu kadar dinlenerek ve prensimle ilgilenerek geçiriyorum...




Açıkçası ben hamile kalana kadar bebek mağazaları tamamen ilgi alanımın dışındaydı. Ay şuraya giriyim neler varmış, yeni bebek ürünleri neymiş bir bakıyım gibi meraklarım hiç olmadı doğrusu. Bu yüzden bebek alışverişi bizim için başlı başına yeni bir konsept oldu! İşin içine tamamen girince de sudan çıkmış balık gibi olduk diyebilirim :) Bebek arabası konusunda da çok araştırma yaptık, birçok modeli markayı gözden geçirdik, karşılaştırdık. Hem burada hem de Moskova'da rahatlıkla kullanabileceğimiz bir model arayışına girdik. Bu dönemde Leomio'nun kurucusu tatlı Tanyam aklıma takılan birçok soruyu sabırla cevapladı. Ona burdan kocaman teşekkürlerimi gönderiyorum! Ve içimize en çok sinen bebek arabası Bugaboo Camelon oldu. Yukarıdaki gibi üstü pembe altı füme renkli olan arabayı Leomio'dan satın aldık ;) Minnoşumu gezdirmek için sabırsızlanıyorum!






Ahh Tanya'mın hediyesi bu wrap slingi az kalsın unutuyordum! Moby wrap'i ilk elime aldığımda o uzun kumaşa uzun uzun (ve muhtemelen bön bön) bakarak bu kumaş vücuda nasıl bağlanır ki diye bayağı bir kafa patlatmıştım. Ama videoları izledikten sonra göründüğünden çok daha kolay olduğunu anlayıp rahatladım. Minik kızımı kucağıma alıp wrap slingimle sokaklarda sling pardon fink atacağım günleri iple çekiyorum şimdi ;)




Annemin çok yakın bir arkadaşı var, Emine teyze... Ben de çok severim kendisini... Emine teyzenin kızı Sezin 2006 yılında kızı Ceyla'yı kucağına aldığında her yeni annenin yaşadığı gibi birtakım zorluklar yaşadı. Kendi yaşadığı bu zorluklara birtakım çözümler bulurken tüm annelerin rahatlıkla kullanabileceği pratik ürünler de ortaya çıkmış oldu ve böylece bugün Joker, e-bebek gibi çeşitli bebek mağazalarında karşımıza çıkan Mycey markası doğdu. Tıpkı Tanya'nın oğlu Ali Leo doğduktan sonra Leomio'yu kurma amacı gibi... İyi ki bu akıllı anneler var da bizler de onların pratik çözümlerinden ve tavsiyelerinden yararlanıyoruz ;)






Mycey'den bana birçok hediye geldi, biraz da onlardan bahsediyim şimdi :) Biri bu cici emzirme önlüğü... Nil'imi yanımda birileri varken utanmadan sıkılmadan rahatlıkla emzirebileceğim ;)





Bebişimi uygun pozisyonda emzirmemi sağlayacak bir yandan da sırt ve kol ağrılarıma son verecek emzirme yastığı...





Bugaboo Camelon bebek arabamızla uyumlu, dışı süet içi doğal yün peluştan oluşan, Moskova soğuklarında bizi kurtaracak olan Wallaboo puset tulumu...




Bebeğimi yardım olmadan tek başına güvenle yıkayabileceğim, çok hafif ve pratik PUJ bebek küveti :)


Emine teyzeme ve Mycey'e bu güzel hediyeler için çok teşekkür ediyorum!




Bu da Nil 3 aylık olana kadar kullanabileceğimiz, Summer katlanabilir banyo küveti, Mothercare'den almıştık...




Milk bands'i ilk kez Laçin'in blogunda görmüştüm ve bir gün ben de anne olursam mutlaka bunlardan edinmeliyim demiştim. Bu emzirme bilezikleri sayesinde bebeğinizi en son hangi göğsünüzden, ne kadar ve hangi zamanda emzirdiğinizi takip edebiliyorsunuz. Ben nerde satıldığını bilmediğim için ablamdan istemiştim ama şimdi gördüm Milk Bands'in Türkiye sitesinde de satışları varmış.




Yatak konusu da bizim için başlı başına ayrı bir meseleydi. Ablam yeğenlerimde Graco'nun titreşimli yatağını kullandığını ve memnun kaldığını söyleyince biz de Graco'nun bu pembiş park yatağını aldık kızımıza. Çıkarılabilir alt değiştirme tablası, dönencesi, fermuarlı cepleri, ışık, doğa ve müzik sesleriyle titreşimden oluşan bir kontrol ünitesi de beraberinde geliyor. İki ülke arasında mekik dokuduğumuz için bunun farklı bir modeli de Moskova'daki evimizde bulunuyor ;) İnşallah minik prensesimiz mışıl mışıl uyur içinde :)




Diğer hazırlıkların içinde bebek şekerleri ve hastane odasının süslemesi de var ama bunları doğum sonrası ayrı bir posta saklıyorum ;) Aklıma geldikçe ve bebişim doğduktan sonra deneyimledikçe kendi memnun kaldığım ürünleri de blogumda paylaşacağım... Eminim oralarda bir yerlerde benim gibi şaşkın anne adayları vardır, bir tek ben olamam di mi sudan çıkan :)




28 Haziran 2012 Perşembe

Küçük Basit Tarifler

''Vaktim yok bu akşam yemek yapmaya...'' diyorsanız, İpek Hanım Çiftliği sahibi Pınar Kaftancıoğlu'ndan size pratik tarifler iletiyorum. Pratik ve lezzetli yemekler, bir de sebze güzel olunca her yemek lezzetli oluyor :P

**********

1) Karnabaharı ufak ufak doğrayın çabucak. Kuru soğanı zeytinyağında sarartın. Sararmış soğanın içine tatlı toz biber atın, biraz da salça ekleyin. Atın karnabaharı da... Birkaç yemek kaşığı su koyun, kapağını kapatın, suyunu salsın... Ardından da kontrol edin çeksin suyunu. Çatal girecek kadar yumuşayınca üzerine 3-4 yumurta kırın, kaşıkla şöyle bir dürtüp sofraya getirin. Öyle haşlamaya falan gerek yok. Toplam süre: 15 dakika. :)

2) Bir bağ ısırganı yıkayıp lavaboya atın, üzerine tuz atın, elinize de bulaşık eldiveni geçirip iki dakikacık ovalayın iyice. Böylece dalmaz, ısırmaz yani artık. :) Ardından sap sap bağlayıp kesme tahtasında incecik kıyın. Atın büyük bir kaba, içine iki yumurta kırın, aldığı kadar da un atın. Elinizle yoğurun, iyice özleşsin. Bir yandan da ufak bir tavaya zeytinyağı koyun biraz. Isınınca hamurdan birer çay bardağı dökün içine. İyice yayıp bir spatula ile alt - üst edin, orta ateşte pişirin. Birkaç kez daha alt - üst yapın, tamamdır. :)

3) 250 gr. kıymanın içine orta boy bir kuru soğanı rendeleyin. Sonra da bir dilim ıslanmış kuru ekmek rendeleyi. Bir yumurta sarısı, azıcık tuz, azıcık karabiber, seviyorsanız biraz da kıyılmış maydanoz karıştırıp şekillendirin. Hemen bir tavaya dizin. Üzerine dilim dilim patates, ufak boy kesilmiş havuçlar koyun. Parça parça da tereyağı dilin üzerine, bir çay bardağı da su koyun. Kapağı kapatın. 20 dakikada pişer. 10 dakika hazırlaması, toplam 30 dakika. :) Yanında bir bardak ayran, bir dilim de esmer ekmekle bundan iyi bir öğün olmaz.

4) Bir haftasonu oturun, beyaz lahanayı haşlayıp yaprak yaprak ayırın. Kıyma, maydanoz, az salça, pirinç, rendelenmiş kuru soğan ile harç hazırlayın. Buna biraz da su ekleyin ki yumuşacık olsun. Lahanaları sarın. Yarımşar kiloluk paketler yapıp dondurucuya atın. Sıkıştığınızda bunu bir tencere üzerine dizmek, üzerine iki üç yemek kağığı tereyağı serpmek, bir çay bardağı su eklemek ve pişirmek on dakika. :) Yanında bir kase yoğurt ile şahane bir yemek olur.

5) Üç avuç mercimek yıkayın, yeterince su ekleyip bir adet de kuru soğan ile haşlayın. İyice kaynasın yirmi dakika kadar. İçine havuç atıp 10 dakikada da o şekilde haşlayın. (Bir adet de patates doğrayın içine.) Kapağı kapatın, helmelensin. 15 dakika sonra tencereye el blenderi sokun, 2 dakika parçalayın tamamdır. Ayrı bir tencerede 2 yemek kaşığı unu 2 yemek kaşığı tereyağı ile sarartın. Rondodan geçirdiğiniz mercimeği de ekleyin buna. İyice pişsin. Bir kase yoğurt ile sunun. Harika bir öğündür.

6) Patatesleri Borcam'a doldurun, üzerini folyo ile sarın. Fırınlayın. Yumuşacık olduğunda çıkarın ortalarından bölün ikiye. Bir çay kaşığı tereyağı, bir yemek kaşığı kaşar rendesi ile sunun çocuklara...

7) Pırasayı elinize alın, en dış kabuğunu kesip atın. Kalanını ince ince doğrayın, tavada zeytinyağı ile ısıtın. Pırasayı atıp karıştırın biraz, yeşili tam ölmeden üzerine üç yumurta kırın. Kaşıkla şöyle bir dürtün, kapatın. Yanında turşu ile koyun çocukların önüne. :)

8) Kuzu kol alın. Dökme demir tavada tereyağı ile iki tarafını kızartın hafifçe. Yanına 4-5 tane beyaz biber koyun. İki üç tane de kuru kayısı ve kuru erik... 10 tane de arpacık soğan dizin. Tavanın dibinden iki parmak yüksekliğe gelene kadar kaynar su ekleyin buna. Kapağı kapatın, en kısık ateşte bir saat pişsin. Yanında salata, esmer ekmek ve ayranla getirin sofraya. Bu biraz uzun sürüyor, kabul ediyorum. :)

9) Balıkçıya gidip hamsi ayıklatın. Dizin tavaya, unlamayın hiç, üzerine halka halka soğan, halka halka domates, halka halka limon, az da su ile fırına atın. 20 dakika kafi... Yanında da marul salatası kafi. :)

10) Ev makarnasını üç çorba kaşığı tereyağında çevirin. Pembeleşince kaynar suyu üzerini bir parmak geçecek şekilde koyun. Tuzunu da atın, hafifçe silkeleyin. Kapağı kapatıp en ufak ateşe alın. Göz göz açılınca kapatın altını. 20 dakika hiç açmayın. Telefonun alarmını kurup kendi işlerinizi hallediverin. Makarna çeksin kendini, şişsin iyice bu arada. Sonra ters çevirin bocalama, üzerine eritilmiş tereyağı dökün. Dövülmüş ceviz, elinizle ufaladığınız tulum peyniri ekleyin tamamdır. :)


Ne olur, lütfen zaman yok diye çocukların önüne kızartılmış hazır köfte koymayın, dışarından pizza söylemeyin ya da hiçbir zaman.

Ev yemeğinin kıymetini bilerek, ev yemeğini severek yetişsin çocuklarınız. Akıllarında ''ev yemeği güzeldir ama hazırlamak zordur'' gibi bir şey de kalmasın hiçbir zaman.

Kalmasın ki ileride o da sizin torununuzu aynı tutkuyla, aynı özenle büyütebilsin. :)

26 Haziran 2012 Salı

Güngör Kabakçıoğlu Karikatürleri Sergisi




Karikatür: Antoni Martinis


“KARİKATÜRİSTLER GÜNGÖR KABAKÇIOĞLU İÇİN ÇİZİYOR”
Karikatürist, Ressam ve Mimar Güngör Kabakçıoğlu’nun 1.ölüm yıldönümü anısına düzenlenen sergi 27 Haziran-20 Temmuz tarihleri arası İstanbul’da Mimarlar Odası Yıldız Şubesi’nde açılacak. Sergide Türk ve Dünya karikatüristlerinin Güngör Kabakçıoğlu portrelerinin yanında Kabakçıoğlu arşivinden karikatür, fotoğraf ve yazılar da yer alıyor. Sergi günümüz karikatüristlerinin portreleri ve özel belgelerle Güngör Kabakçıoğlu’nu daha geniş çerçevede tanıtmayı amaçlıyor. Güngör Kabakçıoğlu’nun 1.ölüm yıldönümü olan 27 Haziran’da açılışı yapılacak olan sergiye tüm sanatseverler davetlidir.
Açılış ve Kokteyl: 27 Haziran Çarşamba
Açılış Saati: 19.00
Yer: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası, Barbaros Bulvarı, Beşiktaş/İstanbul
Ayrıntılı Bilgi İçin: www.oburmizah.com

SERGİ KATILIMCILARI:
Ahmet Ümit AKKOCA - Akdağ SAYDUT - Antoni MARTINS - Asaf BUDAK - Asuman KÜÇÜKKANTARCI -  Atilla ATALA - Ayten KÖSE - Azem YILMAZ - Birol ÇÜN - Burak AKERDEM -Cemalettin GÜZELOĞLU - Cihan DEMİRCİ - Coşkun GÖLE - Çiğdem DEMİR - Elgin AKPINAR - Emre YILMAZ - Eray ÖZBEK - Erdoğan KARAYEL - Esma Burcu SERELİ - Fiesky Alejandro Rivas SEQUERA -  Firuz KUTAL - Güngör KABAKÇIOĞLU - Halil İ.YILDIRIM - Halit Kurtulmuş AYTOSLU - Hayati BOYACIOĞLU - Hicabi DEMİRCİ - Hilmi ŞİMŞEK - Hülya ERŞAHİN - Hüseyin ALPARSLAN-  Hüseyin SOYLU - İsmail DOĞAN - İzel ROZENTAL - Kamil YAVUZ - Kürşat COŞGUN - Kürşat ZAMAN - Lütfü ÇAKIN - Mehmet Ali KAPTI - Mehmet KAHRAMAN - Mehmet ZEBER - Menekşe ÇAM - Muharrem AKTEN - Mustafa BORA - Nevzat VARHAN - Numan Seven - Nuri BİLGİN -  Raimundo Waldez Da C.DUARTE- Raşit YAKALI - Raul Alfonso GRISALES - Refik TİNİŞ - Saadet Demir YALÇIN - Sevdakar ÇELİK - Sezer ODABAŞIOĞLU - Sonay YILMAZ - Şahan NOYAN - Şevket YALAZ - Yasemin ÇİLOĞLU


Sergide yer alan Güngör Kabakçıoğlu çalışmalarından


Saç meselesi

Derler ki kadınların ruh halini saçlarından anlayabilirsiniz. Ben saçlarımı çok sık değiştiririm ama bu hayatta inişler çıkışlar yaşadığımdan değil gibime geliyor. Seviyorum sıkca renk değiştirmeyi, kısa saçı, deli saçı.

Gel gör ki bu aralar biraz uzatasım var, çok değil, azıcık, omuzlarıma bile dökülmesin yine de şöyle savurduğumda gidecek bir saçım olsun istiyorum. Hani böyle rüzgarda

25 Haziran 2012 Pazartesi

Ildırı





Mayıs ayında Çeşme'de bulunduğumuz 1 hafta içinde yolumuz Ildırı'dan da geçti. Açıkçası bu şirin beldeyi ben Fatmagül'ün Suçu Ne dizisine kadar duymamış, görmemiştim. Bakir kalmış köyleri, kasabaları çok sevdiğim için hazır bu kadar da yakınına gelmişken bir günümüzü burada geçirelim dedik. Diziler hayatımızdan değerli zamanları çalsalar da bazen böyle işe yarayabiliyorlar.




Aslında bu post yayına bir ay önce girmiş olacaktı... Kısmet bugüneymiş... Çok şükür prensim iyileşti ve benim hayata bakış açım normale döndü. Allah hiç kimseyi hastalıkla, sağlıkla sınamasın! 




Algıda seçicilik dedikleri bu olsa gerek ;) Bir yere baktığımda gözüm ilk olarak Nil'li şeyleri görüyor :)









Ildırı sokaklarında yürürken bir yerde mola vermek istedik...





Tesadüfen Turkuaz Cafe'yi seçtik. İyi ki de burayı seçmişiz. Yediğim en lezzetli gözlemelerdi diyebilirim!





Tabii harika manzarasını da es geçmemek lazım ;)




Ay benim eller yine kızımda, eskiden neden hamilelerin eli hep orda durur derdim artık bu soruya cevap aramıyorum, istem dışı el oraya gidiyor :)










  Memleketimin her yanı inci tanesi, her insanı değerli ama Ege halkı sanki bir başka... Her zaman güler yüzlü ve cana yakınlar... Belki havası, belki suyu, belki de güneşi, bunun sırrı ne bilmiyorum ama ben ne zaman Ege'de olsam bana kucak açılmış gibi hissediyorum...






Ildırı'nın enginarları da meşhurmuş... Enginarın reçelini bile yapmışlar. Orada bulunduğum zaman içinde ben diyabet durumlarımdan bihaber olduğum için reçelleri de bir güzel mideye indirmiştim, ahh ahh mazi kalbimde olmasa bile midemde yaradır :)
















Yolunuz Ildırı'dan geçerse benim için de bu şirin beldenin tadını çıkartın olur mu?




Hepimize mutlu bir hafta dilerim!

BİR KARA KOMEDYA

Canol Kocagöz (Çöp Karikatür:Tayfun Akgül)

HOMUR'un beyin takımdan karikütürcü Canol KOCAGÖZ'ün karikatür ablümü "Bir Kara Komedya" Kültür Sanat Sen tarafından yayınlandı.

Kitabın  en önemli özelliği bir emekçi sendikasının  karikatür albümü çıkarması, bu  Türkiye de bir ilkdir.
Ayrıca  kitabın  VİDEO gösteri ekinin de olması açısından bir ilkdir.



Künye ve isteme adresi (Büyütmek için tıklayın)


22 Haziran 2012 Cuma

Ooo Yooo!!!





Bu ayki çekilişime ilgi ne kadar azdı böyle :( Yoksa hediyelerim eskisi gibi sizi heyecanlandırmıyor mu sevgılılerım? Bir yıldızın kayışı... Bir efsanenin çöküşü...Yoksa yoksa bunlar unutulmaya yüz tutmuş bir bloggerın son çırpınışları mı? Oooo yooooooooooo!






13. sıradaki asi ruhlu "tosbagalar"


49. sıradaki romantik "ve hayat.."


Ve bu çöküşte beni yalnız bırakmayan diğer çitlembiklerim hepinize teşekkür ederim...


Şimdi izninizle ağliyciimmmmm!



21 Haziran 2012 Perşembe

Haziran Ayının Çekilişi





Aaaa ay bitiyor benim Haziran çekilişim hala ortalarda yokkk! Cık cık cık! Hemen harekete geçiyorum!


Bu ayın hediyeleri 2 okuyucuma gidecek. Bakalım neymiş onlar:




Kurdeleli bu kolyeyi Moskova'dayken yapmıştım...




Yanında yine benim yaptığım broş ve Diva'dan aldığım küpeler var... Tüm bunlar asi ruhlu bir okuyucuma gidecek... 




 Romantik bir okuyucum ise bu kolye ile...




Bu minik broşun ve benim de pek severek taktığım bu yüzüğün sahibi olacak...




Sizin ruhunuzda hangi fırtınalar esiyor peki?


Kabına sığmayan bir asi mi yoksa durgun sularda yüzen bir romantik mi?


Cevaplarınızı bekliyorum ;)


19 Haziran 2012 Salı

Benim Sevgili Diyabetik Diyetim







Bugün Defne ve merak eden diğer hamişler için diyabetik diyetimden bahsetmek istiyorum. Tatlıları, meyveleri löpür löpür götürürken iyiydi de sonrasında duvara fena tosladım! Geçtiğimiz ay doktorum şeker yükleme testi (tüm hamilelerin bu testi 24.-28. gebelik haftaları arasında yaptırmaları gerekiyor) yaptı ve bu testte şekerim oldukça yüksek çıkınca beni bir diyabet uzmanına yönlendirdi. Yapılan testler ve 3 saatlik şeker yükleme sonucunda bendeki şekerin hamileliğe bağlı olduğu ortaya çıktı. Böylece hem diyabet hem de diyet uzmanı eşliğinde hamileliğimin sonuna kadar uygulamam gereken diyet belirlenmiş oldu:




09:00 Kahvaltı


2 dilim beyaz peynir veya taze kaşar veya dil peyniri


1 yumurta (ben normalde ağzıma yumurta süremem ama bebişim için zorla da olsa haftada 3 kez omlet şeklinde yiyorum)


6 adet tuzsuz zeytin


2 dilim kepekli veya çavdarlı ekmek


Domates, salatalık, maydanoz, biber


Bitki veya meyve çayı (ıhlamur, elma gibi...)





11:00 Ara Öğün


2 porsiyon meyve


4 ceviz veya 10 fındık veya 10 badem





13:30 Öğle

1 kase çorba


4 köfte kadar et (kırmızı et, tavuk veya balık)


1/2 kase yoğurt veya 1 su bardağı ayran


2 dilim kepekli ekmek


Salata (sadece 1 tatlı kaşığı sıvı yağ kullanılmalı!)


* 1 kase çorba yerine 1 dilim ekmek yenebilir. Veya 1 dilim ekmeğin yerini 3 yemek kaşığı bulgur pilavı, makarna, kuskus veya erişte alabilir. Ama pirinç pilavı kesinlikle yasak!




16:30 Ara Öğün


1 dilim beyaz peynir


1 dilim kepekli veya çavdarlı ekmek (veya 2 adet grissini)


Domates, salatalık




19:30 Akşam




6 yemek kaşığı sebze yemeği (patates, bezelye, havuç yasak!)


1 kase yoğurt


2 dilim kepekli veya çavdarlı ekmek


Salata

* 1 kg sebze yemeği yarım çay bardağı sıvı yağ ile pişirilmeli!




21:30 Ara Öğün


2 porsiyon meyve


1 su bardağı süt


* Şekerin kana karışmasını yavaşlattığı için süt ve meyve mutlaka aynı anda alınmalı!







Gördüğünüz gibi reçel, bal, şeker, tatlı, çikolata, dondurma, pasta vesaire yokkk! Onlar artık cıssss! Tabii meyveler de öyle eskisi gibi bol kepçeden değil. Porsiyon miktarlarına bakacak olursak;





1 porsiyon meyve =





 Elma - 1/2 büyük boy (100gr)


Kayısı - 4 adet (120gr)


Kiraz - 15 adet (85gr)


Yeşil erik - 10 adet (100gr)


Kırmızı erik - 5 orta boy (85gr)


Çilek - 10-12 adet (180gr)


Yeni dünya - 6 adet (125gr)


Şeftali - 1 orta boy (150gr)


Nektarin - 1 orta boy (125gr)


Armut - 1 küçük boy (100gr)


Portakal - 1 orta boy (130gr)


Ananas - 1 dilim (110gr)


Kivi - 1 orta boy (150gr)


Muz - 1/2 orta boy (75gr)


Taze incir - 1 küçük boy (75gr)


Karpuz - 2 dilim (200gr)


Kavun - 2 dilim (250gr)


Üzüm - 15 iri/30 küçük (90gr)


Kuru kayısı - 4 adet


Kuru erik - 5 adet


Kuru incir - 1 adet 


Kuru üzüm - 1 yemek kaşığı





Tüm bunlar 1 porsiyon meyve olarak geçiyor. Örneğin saat 11:00'deki ara öğünde 15 kiraz ve 2 dilim karpuz yenebilir... Muz, incir, kavun, karpuz, üzüm, kuru kayısı, kuru erik, kuru incir, kuru üzüm gibi meyvelerin glisemik indeksi yüksek olduğu için tüketirken 1 porsiyondan fazla almamak gerekiyor.








Günlük su tüketimi 2 litre civarında olup her yemek öncesi 1 bardak su içmek gerekiyor. 3 ana ve 3 ara öğünden oluşan bu diyet sayesinde sık sık yediğim için hiç aç kalmıyorum. Diyette ana öğünler arasında yer değiştirmek de mümkün yani öğlen sebze yemeği tercih edip akşam ızgara et yenebilir. Kızartma kesinlikle yasak! Burada dikkat edilmesi gereken en önemli şey porsiyonlar...  Bir de öğün aralarının 2 saatten az, 3 saatten fazla olmaması gerekiyor. Canımın çektiği şeyler de oluyor tabii, özellikle TV'deki reklamlar bu konuda inanılmaz özendirici oluyor ama kendimi tutuyorum, tutmak zorundayım! Herşeyden önce bebişimin sağlığı geliyor! Yine altını çizmek isterim ki benim uyguladığım bu diyet hem ortaya çıkan hamilelik şekerini düzenlemek hem de hızlı kilo alımımı yavaşlatmak amacıyla doktor kontrolünde verilmiştir, sizler de hamileliğinizdeki en ideal beslenme programı için kendi doktorunuza danışmayı unutmayın ;) Bebek bekleyen tüm hamişlere sağlıklı bir hamilelik süreci diliyorum!