31 Temmuz 2010 Cumartesi

HOMUR ÇANAKKALE'DEN GEÇİYOR!


Çanakkale Belediyesinin düzenlediği 47. Troia Festivalinde, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinin organize ettiği "Su Yaşamdır" etkinliklerinde, Homur Mizah Dergisinin bu konudaki sergisi görücüye çıkıyor. 9 Ağustos'da başlayacak şenlikte açılacak serginin yanısıra, 10 Ağustos'ta atölye çalışması gerçekleştirilecek. Canol Kocagöz ve Mustafa Yıldız karikatür atölyesini yönetirken, Umut Germeç'te resim atölyesini gerçekleştirecek. 14 Ağustos'a kadar sürecek etkinlikte bir çok söyleşi de yapılacak. Su ve Güncel Sorunları "Şehirde, Tarımda, Sanatta ve Yaşamda Su" panelini Canol Kocagöz yönetecek.

KARABURUN'DA HOMUR'A ÖDÜL


KARABURUN ŞENLİKLERİNDE KARİKATÜRLÜ EV ETKİNLİĞİ
Bu yıl 7.'si gerçekleşecek olan Karaburun şenliklerininde Karikatürlü ev etkinlikleri 6 Ağustos Cuma günü yapılacak. Çocukların atölye çalışması ile başlanacak güne, Karikatürlü Ev dışında yola, duvara, kumsala karikatürler çizilecek. Her yıl değişik mizah dergisine verilmesi düşünülen "Yılın Mizah Dergisi" ödülünün ilki Homur Dergisine verilecek. Açılış konuşmalarının ardından Karikatürlü Ev öğrencilerine katılım belgesi takdim edilecek. Saat Kulesinin "Çöpe- Çevre" karikatür sergisin açılış kokteyli ardından, söyleşiye geçilecek. "Karikatür ve Mizah Dergileri" başlığını taşıyan söyleşiye; Canol Kocagöz, Sezer Odabaşıoğlu, Mustafa Yıldız, Birol Çün, Lütfü Çakın ve Alper Ocak katılacak. Birol Çün ve Lütfü Çakın cadde duvarlarına Karaburun'un gülen yüzlerinin portre karikatürlerini çizecek.

30 Temmuz 2010 Cuma

"Besleyenler ve Beslenenler"


12 EYLÜL'ÜN 30. YILINDA

ASMAYIP DA BESLEYENLERE SAYGILARIMIZLA !!!
Son günlerde referandum tartışmaları arasında gündeme gelen en önemli konu 12 Eylül Darbesi oldu. Aylar öncesinden başladığımız "Darbe" karikatürleri sergimiz bu tartışmalı ortamda sonuçlandı. "Besleyenler ve Beslenenler" ismini taktığımız sergiye, 51 çizer 120'den fazla karikatürle katıldı. Bunların içinden 70 tanesi sergilenecek. Eylül ayı içinde 30 il ve ilçede açılacak sergi, ayrıca yurtdışına da taşınacak. Serginin albümünde 90 karikatür, ayrıca yitirdiğimiz ustalardan 30 karikatür bulunacak. Canol Kocagöz'ün 12 Eylül darbe günlerini anlatan yazısı, o günlere ait fotoğraf ve belgeler olacak. Özelikle 1978'de katledilen karikatürcü arkadaşımız İbrahim Güngör'ün son fotoğrafları bulunacak. Devrimci 78'liler Federasyonu, Homur ve Saat Kulesi Karikatürcüler Grubu olarak, bu sergi ve albümün bir döneme ışık tutacağı inancındayız.
*Afişi büyütmek için tıklayın.

GAG 2010


GAG'10 Grafik, Animasyon ve Görüntüleme Kurultayı 8/9 Temmuz 2010 tarihlerinde İTÜ Ayazağa Kümpüsü'nde yapıldı...

Tayfun Akgül "Çöp Karikatür" başlıklı sunumunu yapıyor.
9 Temmuz tarihindeki oturumda; Karikatür ve çizgi film üzerine sunumlar yapıldı... Tayfun Agül, Ergun Akleman, Murat Kürüz, Sinan Gürdağacık, Emre Ulaş, Erdoğan Karayel, Oğuz Gürel, Hicabi Demirci sunum yapan arkadaşlarımız arasındaydı.

Katılımcılar toplu halde.

28 Temmuz 2010 Çarşamba

MÜNİH DEN KARELER...

Geriye doğru gitmeye devam...
İsviçre'den sonra Münih'e olan yolculuktan kareler...
Yağmura yakalanıp ayrılmak zorunda kaldığımız Münih Hayvanat Bahçesinde yaşadığımız tek iklim değişikliği yağmur değildi. Amazon ormanlarının yaratıldığı bölümde nemden nefes almak bile zordu, ama bazı sakinler gayet memnundu bundan... Onların doğal yaşam alanıydı...
IMG_8228

Flamingolar içinse bataklık oluşturulmuştu...
IMG_8372
Gergedan için kayalıklar, bataklık ve su...
IMG_8360_
Zürafalar içinse bol bol yeşillik
IMG_8161_
Çeşitli okyanus balıkları, kuşlar, sürüngenler... Hepsi rengarenk bir kareyi oluşturmada kusursuz birer manken...
IMG_8067
Münihli olmak demek havanın güneşli olduğu vakitler, Englisher Garden da toplanmak, koca koca bardaklarla bira içmek, patates, sosis yemek demek... Biz sosisi bırakıp yöresel simitin tadına bakıyoruz... Bu simit birçok Avrupa ülkesinde var, ancak Münih'dekiler en kocaman olanları... Yöresel yapan da bu. O koca bira bardağının yanına da bu yakışır:)
IMG_7899
Bunun dışında Münih'de turist olmak demek Meydanlarda yürümek...
IMG_7904IMG_7909

Kiliseleri ziyaret etmek az biraz...
Fraunkirche'yi özellikle
IMG_7956 (2)IMG_7962

Tepeye kadar çıkıp bir not yazmak anı defterine...

IMG_8008
IMG_7950

Sonra dönüp arkana manzarayı seyretmek... Münih Meydanı... Anıları tazeyken hemen aktarmak gerek, yokse o meydanın adı Münih Meydanı olup çıkıyor, oysa ki her meydanın bir adı vardır değil mi? Taksim Meydanına İstanbul Meydanı demiyorsak eğer... Buldum buldum, Marien Platz imiş, Bir metro durağı fotoğrafı çekmişiz neyse ki:)
IMG_7992

Berceste'nin bahsettiği greenrooflardan görmek...
IMG_7984
Sonra bir sandala atlayıp gölde gezinmek... Etrafında yürüyüş yapmak... Englisher Garden, akciğerleri sanki bu şehrin...
IMG_7853

IMG_7848

IMG_7852IMG_7883 (2)

IMG_7838

Gölün sakinleri bir bekleyişteydi, yeni Can'lar dünyaya getirmek için...
Kopyası IMG_7805

Bazıları da bu canlarına çoktan kavuşmuştu bile..
IMG_7795
Münih'den bu manzaralarla bir de park cezası ile ayrıldık:) Derler ya hani başımızın gözümüzün sadakası olsun diye. O kadar yol gezip bir park bir de hız cezası ödemişiz çok mu? Hız cezası dediğime bakmayın, 55 km üst sınır iken 57 km ile gitmişiz, cezayı Türkiye adresimize kadar göndermişler, postada bizi bir süpriz bekliyordu:)

İsviçre'den Münih'e gitmek üzere arabayla yol alırken, varmamıza 1 saat kala otoban kenarında gökyüzüne doğru fırlayan oda genişliğinde bir top gördüm, bak dedim eşime, derken durumu farkettik, fevkalede bir lunaparkın yanından geçip gitmek üzereydik, eşimin ısrarına dayanmak ne mümkün, hemen ilk sapaktan içeri girdim, Skyline parka da geliverdik hemen. Disneyland'dan sonra yaşadığım en güzel eğlence/aktivite günüydü... Kapıdan içeri girmek ve kendini eğlencenin, bir masalın kollarında kaybetmek:)
Etrafta deli gibi büyüleyen bir şeker ve vanilya kokusu, kurabiyeler, şekerlemeler çeşit çeşit, Hansel ile Gratel'in evini yapmaya yetecek herşey mevcut... Bu kokuya başka bir yerde şahit olmadım. Hayvanat bahçesinde krep yapan büfeden de geliyordu. Bütün gün orada durup koklamayı isteten bir koku...
DSC02381
DSC02391

Can'ın bütün gün inmek istemediği bir ray üzerinde ilerleyen arabalar...
DSC02390

Minikler için gondol... Ben dayanamayıp indim, Can "indaaat- indaaaat! diye bağırıyordu keyifle:)
DSC02399
Sirki kaçırdık, bazı aktiviteleri hiç kullanamadık bile, yolumuz vardı daha, Münih'e yol aldık, gün sona ererken...

2 günlük Münih gezisinden bol yağmur eşliğinde döndük. Yağmur o kadar şiddetliydi ki, yolumuzu biraz uzatarak gidebileceğimiz Neuschwanstein kalesi, bir başka geziye kısmet olsun dileğiyle geride kaldı...

Yorgun ve de mutlu, hiç bitmesin bu tatil diye diye tatilin sonuna gelmiştik...

24 Temmuz 2010 Cumartesi

KATLEDİLEN ÇİZERLER


22 Temmuz 1987 tarihi Filistinli çizer Naci El Ali'nin Mossad tarafından katledilişinin yıldönümüydü. Homur mizah grubu, Filistin halkıyla dayanışma derneğiyle birlikte Naci El anısına bir yarışma düzenlerken, bizim de katledilen bir çizerimiz olduğunu anımsatmak istedik.

Hanzala karakterinin yaratıcısı Naci El Ali'den 9 yıl önce de İbrahim Güngör'ü katletmişlerdi.
Naci El Ali için bilgi : http://bizimhanzala.blogspot.com/

Elbette katledilen çizerler bu kadarla sınırlı değil, Sivas Madımak katilamında hayatını kaybeden Asaf Koçak'dan aşağıdaki bölümlerde söz ettik.
Şili'de Faşit Pinochet'in darbesi sonucu katledilen pek çok aydın arasında bir çizer de vardı Santiago Nattino...
İBRAHİM GÜNGÖR
(1959-1978)

19 yaşındaydı. Halk düşmanı faşist katillerce 6 Haziran 1978 günü katledildi. Faşistlerin, gerici güçlerin bu kanlı eylemi gerçekte ilerici, yurtsever düşünceye, sanata, çizgiye, mizaha yöneltilmişti. İbrahim bunun ilk kurbanı oldu.





İbrahim Güngör İstanbul,Yıldız Teknik Üniversitesinde okurken ırkçı ,ülkücü faşist çetelerce kaçırılarak öldürülen bir karikatürcü arkadaşımızdı. Ne yazık ki çizdiği karikatürlerden büyük bir bölümüçantasında bulunduğundan kaçıranlar tarafından yok edilmiştir, çünkü çantasında bulunan karikatürlerinin büyük bir bölümünün konusu faşist çetelerin halka saldırılarını anlatan karikatürlerdi. Kaçıranlar bu karikatürleri görünce infaz emrini vermişlerdir büyük bir ihtimalle. Ayrıca İbrahim o zaman çatışmaların en yoğun olduğu İstanbul'un Gültepe semtinde yaşıyordu. Gırgır ile Politika gazetelerine çiziyor, Karikatürcüler Derneği' nin o zaman çalışma ilkeleri içinde olan demokratik kitle örğütleriyle beraber çalışma gurubu içinde görev aldı.Kendisinin de küçük bir rolde oynadığı Rıfat Ilgaz'ın Hababam Sınıfı Filminden dolayı DİSK Sine Sen'in yayın ve gazete işlerinde görev almak istemiş ve çalışmıştı. Dernekten ayrıldıktan sonra evvela Sine Sen'e uğramış oradan da okuluna geçmiş. O arada faşist eli kanlı katillerce kaçırılmış, katledilmiş, cesedi de Davutpaşa'da Atatürk Öğrenci Yurdunun arkasına battaniye içine sararak atılmıştır.


İbrahim Güngör'ün Halk Sağlığı Karikatür sergisine gönderdiği bir karikütürü

8 Temmuz 2010 Perşembe

BUDAPESTE'DE YAŞAMAK- LIVING IN BUDAPEST

Budapeşte'nin CITADEL diye geçen benim manzara tepesi adını verdiğim mekanına tek başıma yürüyerek çıkıyorum. Bu yolculuğu reddeden arkadaşlarım ise aşağıda, şehirde alışverişteler... Eşimse kilometrelerce ötede... Bu sefer sadece ben varım... Bu yalnız yolculukta başka yolcularla da karşılaşıyorum.
IMG_9429
Nem var, çeşitli ağaçlar otlar var. Ortalarında merdiven... Nefesim son derece açık, pek de zorlanmadan çıkıyorum onca basamağı. Neden zorlanmadığımın açıklaması bir başka yazıda.
Tepedeyim işte...
IMG_9518
Budapeşte'nin manzara tepesinde bir fotoğrafçı hazırlanıyor akşam için... Tripodlar kuruluyor. İmreniyorum biraz... Kilometrelerce ötedeki eşim de olsaydı biz de hazırlansaydık Budapeşte'nin gece fotoğraflarını çekebilmek için...
IMG_9514
İstediğim manzara fotoğraflarını yine de az biraz çekebilmiş olarak dönüyorum aynı basamaklardan geriye...

Aşağıda canlılık var. Yağmura rağmen ziyaretçiler, sightseeing ya da tekne turu satmaya çalışan gençler...
IMG_9279

Kadife kılıflı koltukları ile Budapeşte metrosu...
IMG_9307
3 hat var şehrin altında dolaşan...
IMG_9304

Yürürken yolda bir an kendimi İstanbul'da hissetmeme sebep olan bir sahne görüyorum. Kendime gelip son anda bir kare alıyorum...
İstanbul'un UKARUS markalı eski tip belediye otobüslerinin memleketine gelmiştik. Doğaldı bu sahne ancak bir fark var otobüs şöförümüz burada bir hanım...

IMG_8844

Derken bir başka nostaljik sahne benim için. İlk arabamız, SKODA... Özellikle abi senin için bu kare... Türkiye'de artık hiç göremiyordum. Burada ise her renginden var, üstelik bakımlı, halen kullanımdalar...

IMG_9528

Yollarda gezerken bir maskot karşılıyor bizi, boynuna sarılıp, sırt sırta verip fotoğraflar çektiriyoruz, şemsiye tuttuğumuzda oluyor ıslanmasın diye ama yalnız kaldığı vakitler nasibini o da almış yağmurdan...
IMG_9275IMG_9000
Artık gün bitip de akşam olmaya yakın yürümeye devam ederken bu sokak müzisyeniyle karşılaşıyoruz... Sadece kısım kısım su dolu bardaklardan oluşan enstrümanıyla, klasik müziğin en güzel eserlerini çalıyor, beni ve daha bir çok kişiyi hayran ve şaşkın bırakarak...
IMG_9056
Nehrin kenarında yemeğe oturuyoruz. Derken karşımızda havai fişek gösterileri başlıyor. Şimdiye kadar görüp görebileceğim abartısız en güzel havai fişek gösterisiydi. Bu kadar çok çeşitli, bu kadar uzun süren, gökyüzünü bu kadar kaplayan, gözlerimin içerisinde yansıyan pırıltılar haline dönüşen bir gösteri daha yoktu şimdiye dek...
IMG_9173
IMG_9196

Bir önceki gün ise yağmur yoktu, Budapeşte gençliği parklarda...
IMG_8987
IMG_8879IMG_8877
Yürürken bir sokak boyunca karşıdan müzik sesleri gelmeye başlıyor ve bize doğru yürüyen kocaman gülümsemeler...
IMG_8906IMG_8901

Mahçup küçük kız, annesinin etekleri dibinde, ayakları çıplak, yüzünde tebessüm...

IMG_8959

Hare Krişna...
IMG_8937


Keyifle kendimden geçersesine izliyorum onları... Enerjileri bana da geçiyor, ben de müzikle ritimle birlikte dansediyorum sanki...

IMG_8930

Budapeşte'den lezzetler kısmında pek fazla fotoğraf yok elimde... Bunun sebebi yine Macaristan mutfağıyla ilk 1-2 gün hasbihal olup sonrasında yine İtalyan mutfağına dönüş yapmamız. Nehir kenarında bu restoranlardan bol bol bulabilirsiniz. İncecik italyan pizzası, Margerita üzerine mantar, soğan ve sarmısak.

Goulash çorbası denenmeli, Macar mutfağının temel lezzeti. Biraz acılı bir çorba, bol sulu ve etli, az biraz da patates eklenmiş. Bizim standartlarımızda yemek olarak geçmesi gerekirken Macar mutfağında çorba olarak geçiyor.
IMG_8896
Paprika biberi buranın sembolü sayılabilir. Souvenir dükkanlarında bile satılıyor.
Sos hali, kurusu, magneti, anahtarlığı...
IMG_8894
İlk gün akşam yemek sipariş verip gelen yemek karşısında aç kalan gezi arkadaşlarım çareyi peynir tabağı istemekte buldular. Yemeğin kendisini görmeden sadece verilen isimlerle seçim yapmak gerçekten zor, biraz da şans isteyen bir iş, Prag'da ki deneyimimiz daha çok taze... Etrafı beyaz küf kaplı olan peynir(chambert idi sanırım) ve İsli peynir. Bu peynir çeşitlerinden alınmadan dönülmemeli. Fiyatlar diğer ülkelere göre de gayet uygun...
IMG_8690
Türkiye'den benzer bir kare var burda da... Gül yaprakları şeklinde ki dondurma... Yıllar önce eşimin memleketine gittiğimizde pastaneye dondurma almak için giren eşim bu dondurma ile çıkagelmişti ben onu beklerken:) Yakında yolumuz yine düşecek, aynı usta halen ordadır ve bu fotoğrafı bir de orada çekebilirim umarım. Algida'nın cornet hediyeli Aşkım kampanyası halt etmiş bu gül dondurmanın yanında. En romantik dondurma, güllü dondurma:)
IMG_8988