28 Temmuz 2010 Çarşamba

MÜNİH DEN KARELER...

Geriye doğru gitmeye devam...
İsviçre'den sonra Münih'e olan yolculuktan kareler...
Yağmura yakalanıp ayrılmak zorunda kaldığımız Münih Hayvanat Bahçesinde yaşadığımız tek iklim değişikliği yağmur değildi. Amazon ormanlarının yaratıldığı bölümde nemden nefes almak bile zordu, ama bazı sakinler gayet memnundu bundan... Onların doğal yaşam alanıydı...
IMG_8228

Flamingolar içinse bataklık oluşturulmuştu...
IMG_8372
Gergedan için kayalıklar, bataklık ve su...
IMG_8360_
Zürafalar içinse bol bol yeşillik
IMG_8161_
Çeşitli okyanus balıkları, kuşlar, sürüngenler... Hepsi rengarenk bir kareyi oluşturmada kusursuz birer manken...
IMG_8067
Münihli olmak demek havanın güneşli olduğu vakitler, Englisher Garden da toplanmak, koca koca bardaklarla bira içmek, patates, sosis yemek demek... Biz sosisi bırakıp yöresel simitin tadına bakıyoruz... Bu simit birçok Avrupa ülkesinde var, ancak Münih'dekiler en kocaman olanları... Yöresel yapan da bu. O koca bira bardağının yanına da bu yakışır:)
IMG_7899
Bunun dışında Münih'de turist olmak demek Meydanlarda yürümek...
IMG_7904IMG_7909

Kiliseleri ziyaret etmek az biraz...
Fraunkirche'yi özellikle
IMG_7956 (2)IMG_7962

Tepeye kadar çıkıp bir not yazmak anı defterine...

IMG_8008
IMG_7950

Sonra dönüp arkana manzarayı seyretmek... Münih Meydanı... Anıları tazeyken hemen aktarmak gerek, yokse o meydanın adı Münih Meydanı olup çıkıyor, oysa ki her meydanın bir adı vardır değil mi? Taksim Meydanına İstanbul Meydanı demiyorsak eğer... Buldum buldum, Marien Platz imiş, Bir metro durağı fotoğrafı çekmişiz neyse ki:)
IMG_7992

Berceste'nin bahsettiği greenrooflardan görmek...
IMG_7984
Sonra bir sandala atlayıp gölde gezinmek... Etrafında yürüyüş yapmak... Englisher Garden, akciğerleri sanki bu şehrin...
IMG_7853

IMG_7848

IMG_7852IMG_7883 (2)

IMG_7838

Gölün sakinleri bir bekleyişteydi, yeni Can'lar dünyaya getirmek için...
Kopyası IMG_7805

Bazıları da bu canlarına çoktan kavuşmuştu bile..
IMG_7795
Münih'den bu manzaralarla bir de park cezası ile ayrıldık:) Derler ya hani başımızın gözümüzün sadakası olsun diye. O kadar yol gezip bir park bir de hız cezası ödemişiz çok mu? Hız cezası dediğime bakmayın, 55 km üst sınır iken 57 km ile gitmişiz, cezayı Türkiye adresimize kadar göndermişler, postada bizi bir süpriz bekliyordu:)

İsviçre'den Münih'e gitmek üzere arabayla yol alırken, varmamıza 1 saat kala otoban kenarında gökyüzüne doğru fırlayan oda genişliğinde bir top gördüm, bak dedim eşime, derken durumu farkettik, fevkalede bir lunaparkın yanından geçip gitmek üzereydik, eşimin ısrarına dayanmak ne mümkün, hemen ilk sapaktan içeri girdim, Skyline parka da geliverdik hemen. Disneyland'dan sonra yaşadığım en güzel eğlence/aktivite günüydü... Kapıdan içeri girmek ve kendini eğlencenin, bir masalın kollarında kaybetmek:)
Etrafta deli gibi büyüleyen bir şeker ve vanilya kokusu, kurabiyeler, şekerlemeler çeşit çeşit, Hansel ile Gratel'in evini yapmaya yetecek herşey mevcut... Bu kokuya başka bir yerde şahit olmadım. Hayvanat bahçesinde krep yapan büfeden de geliyordu. Bütün gün orada durup koklamayı isteten bir koku...
DSC02381
DSC02391

Can'ın bütün gün inmek istemediği bir ray üzerinde ilerleyen arabalar...
DSC02390

Minikler için gondol... Ben dayanamayıp indim, Can "indaaat- indaaaat! diye bağırıyordu keyifle:)
DSC02399
Sirki kaçırdık, bazı aktiviteleri hiç kullanamadık bile, yolumuz vardı daha, Münih'e yol aldık, gün sona ererken...

2 günlük Münih gezisinden bol yağmur eşliğinde döndük. Yağmur o kadar şiddetliydi ki, yolumuzu biraz uzatarak gidebileceğimiz Neuschwanstein kalesi, bir başka geziye kısmet olsun dileğiyle geride kaldı...

Yorgun ve de mutlu, hiç bitmesin bu tatil diye diye tatilin sonuna gelmiştik...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder