8 Temmuz 2010 Perşembe

BUDAPESTE'DE YAŞAMAK- LIVING IN BUDAPEST

Budapeşte'nin CITADEL diye geçen benim manzara tepesi adını verdiğim mekanına tek başıma yürüyerek çıkıyorum. Bu yolculuğu reddeden arkadaşlarım ise aşağıda, şehirde alışverişteler... Eşimse kilometrelerce ötede... Bu sefer sadece ben varım... Bu yalnız yolculukta başka yolcularla da karşılaşıyorum.
IMG_9429
Nem var, çeşitli ağaçlar otlar var. Ortalarında merdiven... Nefesim son derece açık, pek de zorlanmadan çıkıyorum onca basamağı. Neden zorlanmadığımın açıklaması bir başka yazıda.
Tepedeyim işte...
IMG_9518
Budapeşte'nin manzara tepesinde bir fotoğrafçı hazırlanıyor akşam için... Tripodlar kuruluyor. İmreniyorum biraz... Kilometrelerce ötedeki eşim de olsaydı biz de hazırlansaydık Budapeşte'nin gece fotoğraflarını çekebilmek için...
IMG_9514
İstediğim manzara fotoğraflarını yine de az biraz çekebilmiş olarak dönüyorum aynı basamaklardan geriye...

Aşağıda canlılık var. Yağmura rağmen ziyaretçiler, sightseeing ya da tekne turu satmaya çalışan gençler...
IMG_9279

Kadife kılıflı koltukları ile Budapeşte metrosu...
IMG_9307
3 hat var şehrin altında dolaşan...
IMG_9304

Yürürken yolda bir an kendimi İstanbul'da hissetmeme sebep olan bir sahne görüyorum. Kendime gelip son anda bir kare alıyorum...
İstanbul'un UKARUS markalı eski tip belediye otobüslerinin memleketine gelmiştik. Doğaldı bu sahne ancak bir fark var otobüs şöförümüz burada bir hanım...

IMG_8844

Derken bir başka nostaljik sahne benim için. İlk arabamız, SKODA... Özellikle abi senin için bu kare... Türkiye'de artık hiç göremiyordum. Burada ise her renginden var, üstelik bakımlı, halen kullanımdalar...

IMG_9528

Yollarda gezerken bir maskot karşılıyor bizi, boynuna sarılıp, sırt sırta verip fotoğraflar çektiriyoruz, şemsiye tuttuğumuzda oluyor ıslanmasın diye ama yalnız kaldığı vakitler nasibini o da almış yağmurdan...
IMG_9275IMG_9000
Artık gün bitip de akşam olmaya yakın yürümeye devam ederken bu sokak müzisyeniyle karşılaşıyoruz... Sadece kısım kısım su dolu bardaklardan oluşan enstrümanıyla, klasik müziğin en güzel eserlerini çalıyor, beni ve daha bir çok kişiyi hayran ve şaşkın bırakarak...
IMG_9056
Nehrin kenarında yemeğe oturuyoruz. Derken karşımızda havai fişek gösterileri başlıyor. Şimdiye kadar görüp görebileceğim abartısız en güzel havai fişek gösterisiydi. Bu kadar çok çeşitli, bu kadar uzun süren, gökyüzünü bu kadar kaplayan, gözlerimin içerisinde yansıyan pırıltılar haline dönüşen bir gösteri daha yoktu şimdiye dek...
IMG_9173
IMG_9196

Bir önceki gün ise yağmur yoktu, Budapeşte gençliği parklarda...
IMG_8987
IMG_8879IMG_8877
Yürürken bir sokak boyunca karşıdan müzik sesleri gelmeye başlıyor ve bize doğru yürüyen kocaman gülümsemeler...
IMG_8906IMG_8901

Mahçup küçük kız, annesinin etekleri dibinde, ayakları çıplak, yüzünde tebessüm...

IMG_8959

Hare Krişna...
IMG_8937


Keyifle kendimden geçersesine izliyorum onları... Enerjileri bana da geçiyor, ben de müzikle ritimle birlikte dansediyorum sanki...

IMG_8930

Budapeşte'den lezzetler kısmında pek fazla fotoğraf yok elimde... Bunun sebebi yine Macaristan mutfağıyla ilk 1-2 gün hasbihal olup sonrasında yine İtalyan mutfağına dönüş yapmamız. Nehir kenarında bu restoranlardan bol bol bulabilirsiniz. İncecik italyan pizzası, Margerita üzerine mantar, soğan ve sarmısak.

Goulash çorbası denenmeli, Macar mutfağının temel lezzeti. Biraz acılı bir çorba, bol sulu ve etli, az biraz da patates eklenmiş. Bizim standartlarımızda yemek olarak geçmesi gerekirken Macar mutfağında çorba olarak geçiyor.
IMG_8896
Paprika biberi buranın sembolü sayılabilir. Souvenir dükkanlarında bile satılıyor.
Sos hali, kurusu, magneti, anahtarlığı...
IMG_8894
İlk gün akşam yemek sipariş verip gelen yemek karşısında aç kalan gezi arkadaşlarım çareyi peynir tabağı istemekte buldular. Yemeğin kendisini görmeden sadece verilen isimlerle seçim yapmak gerçekten zor, biraz da şans isteyen bir iş, Prag'da ki deneyimimiz daha çok taze... Etrafı beyaz küf kaplı olan peynir(chambert idi sanırım) ve İsli peynir. Bu peynir çeşitlerinden alınmadan dönülmemeli. Fiyatlar diğer ülkelere göre de gayet uygun...
IMG_8690
Türkiye'den benzer bir kare var burda da... Gül yaprakları şeklinde ki dondurma... Yıllar önce eşimin memleketine gittiğimizde pastaneye dondurma almak için giren eşim bu dondurma ile çıkagelmişti ben onu beklerken:) Yakında yolumuz yine düşecek, aynı usta halen ordadır ve bu fotoğrafı bir de orada çekebilirim umarım. Algida'nın cornet hediyeli Aşkım kampanyası halt etmiş bu gül dondurmanın yanında. En romantik dondurma, güllü dondurma:)
IMG_8988

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder