30 Temmuz 2012 Pazartesi

Nil'imin Harika Baby Shower Partisi :)





Hiç abartmıyorum! Cumartesi günü hayatımın en mutlu günüydü! Ablamın benim için bir party hazırlığı içinde olduğunu biliyordum ama bu kadar güzel bir şeye imza atacağını aklımın ucundan geçirmemiştim! Herşey o kadar özenli ve güzeldi ki! Kendimi bu kadar özel ve bir prenses gibi hissettiğim bir gün daha olmadı :) Canımın içi Amerika'dan bu işleri organize etmeye başlayıp İstanbul'a adımını attığı kısacık zaman diliminde, canım annemin de yardımlarıyla her şeyi ayarlamış. Blogumda daha önceden bahsettiğim gibi aslında ilk olarak düşünülen mekan farklıydı ama oranın profesyonel olmayan yaklaşımı ve savsaklığı nedeniyle mekanı Kozyatağı'nda başka bir cafe olarak değiştirmişler, iyi ki de öyle olmuş!




İçeri girer girmez beni tanıdık bir bebiş karşıladı :) Cafenin içi bebek şekerlerimde kullandığım görsellerle doluydu :)






Süslerin bir kısmını ablam gelirken yanında getirmiş :)








Bu elbise süslerine bayıldımmm!




Burası aynı zamanda bir seramik atölyesi... Büyükler sohbet ederken küçükler sıkılmasınlar diye atölyede seramik yaptılar. Yani o gün bir tek bizim değil küçüklerin de keyifli zaman geçirmesi düşünülmüştü ;)









 Canım ablammm sen dünyanın en tatlı en düşünceli ablası olduğunu biliyorsun di mi :)






O gün konsepte uyması için ablamın hediyesi olan bebekli vintage bileziği taktım ;)






Karşı büfede mamaları görünce karnım acıktı haliyle ;)




Midelerimizi bayram ettirdikten sonra oyun kısmına geçtik...




İlk olarak kurdele oyunu ile başladık... Konuklarımız göbeğimin genişliğinin ne kadar olduğunu kurdeleyi keserek tahmin etmeye çalıştılar. Kazanan en sezgili teyze ödülünü aldı ;) Ödüller seramik üstünde duran küp küp sabuncuklardı...




Sonra en çok kelimeyi en kısa sürede bulma oyunu oynandı... 




Haydi kızlar göriyim sizi :)




Bebek bezi yarışmasında ise oyuncak bebeğe en hızlı sürede bez bağlayan birinci oldu. Pehhhh! Benim bu işte usta olmam için kırk fırın ekmek yemem, kırk kokulu bez değiştirmem lazım!




Çorap eşleştirme oyununda ise bir sepet dolusu minik çorap masaya döküldü ve aynıları bulunmaya çalışıldı...




Sonra Nil'in tombalasına geçtik :) 




3. çinkoyu yapan Sevdiye Ablam en en en şanslı teyze ödülünü kazandı :) 




En son oyunumuz ise Nil'in baş harflerinden oluşan bir şiir yazmaktı, konuklarımız pek bir zorlandı yazarken ama ben okurken çok eğlendim :)




Canım annem son günlerde çok fazla sağlık problemi çekti, ona hiç kıyamıyorum... Senin yüzün hep böyle gülmeli güzel annem benim!




Oyunlardan sonra sıra leziz pastaya geldi... Kurabiyelerin de hakkını yemeyelim, onlar da en az pasta kadar güzeldi :)




Uyuyan Nil'im ve yanında Miso'nun olduğu pastamı kesmeye kıyamadım doğrusu!




Prenseslerim için de birer minik pasta hazırlanmıştı ;)




Tatlı ablam partiye gelen her davetli için sarı ve siyah saçlı bebek kafası şeklinde kolye uçları hazırlamış, partiden ayrılanlara giderken bu şirineler hediye edildi :)  




Şimdi sırada çerçevemizin içini doldurma var! 1-2-3 çizzzzzz :)










Canım ablam ve annemmm bu muhteşem gün için, beni bu kadar mutlu ettiğiniz için sizlere çoook teşekkür ederim! Böyle bir anı yeniden yaşayabilmek için ikinci bebişi hemen anında yapabilirim hii hii :)


Canım ailem & arkadaşlarım o gün sizlerle daha da renklendi ve şenlendi, hepinize geldiğiniz için çok teşekkür ederim!


Sizi seviyorummmm!







* Moskova'daki güzel arkadaşlarımın Nisan ayında düzenlediği sürpriz baby shower partimi de buradan okuyabilirsiniz ;) 


Sabreden derviş!

Ada günleri pek eğlenceli geçiyor. Oğlanın botu var mesela, babasından sıra kalırsa bu iyi gibime  geliyor benim.Bu sayede sabrı öğreniyor, sabırla beklerse sonucunda ödülü olduğunu öğreniyor. Kötüyüm değil mi? Bazen biz evdeyken öğle uykusundan uyanıyor ve Büyükadaya gidelim diyor, Vapura binmeyi ve yeni yerler görmeyi seviyor, elbette hiç üşenmiyoruz hemen toparanıp yola cıkıyoruz. Vapurun

DELMECE YAYLASI KAMPI


Gezi yazılarını fazla bekletmeden yazmak gerekmiş, yoksa unutulur, tarihin karanlık sayfalarına gömülür gidermiş:)Gerçi bizim onları yeryüzüne döndürecek fotoğraflarımız var bolca ama olsun yine de fazla bekletmeden gezi yazılarını yazmak gerekirmiş.İki hafta önce katıldığımız Delmece yaylası çadır kampında aklıma geldi Mayıs ayında katıldığımız karavan kampını yazmadığım:)Aradan geçen zamanda da unuttum gitti yazmayı. Ta ki iki hafta önce Delmece Yaylasına kampa gidince hatırladım:)


15-DSC02789



Delmece yaylası kampı için heyecanlıydık, 2. çadır kampımız olacaktı. Geçen sene İpek 2.5 aylıkken gitmiştik ilk çadır kampımıza ve tadı damağımızda kalmıştı.


Kampagidelimmibaba ekibi ile cumartesi sabah erkenden yola çıktık. Biraz Eskihisar-Topçular Feribot çilesi(uzun bekleyiş-düzensizlik) çektikten sonra Yalova’ya önce bir kahvaltı mekanına vardık. Burada diğer ekip ile buluştuk. Kamp antrenmanları yapıldı:)



39-DSC02369

Sonra yukarıya çıkış başladı, istikamet Delmece Yaylası…Yaylaya varıncaya kadar yol asfalttı. Bu yayla diğerlerine göre epey kalabalık bir yayla çünkü. Bizden başka kampçılar ve camperlarda vardı. Yayladaki hane sayısı da önceki kamp ne göre(Menekşe Yaylası) epey fazlaydı…Kamp ahalisi ile önce çadırları kuracağımız yere karar verip, yerleşip, çadırları kurup, su kaynağımızı keşfedip, ardından bir yürüyüşe çıkıyoruz. 14-IMG_8423

Minik derelerden atlıyoruz. Önce kim yapacak atlayışı derken sırtımda uyuyan İpek ile şöyle bir cesaret atlayıveriyorum karşıya kendime şaşıp... :)Düşündüğümden daha uzun mesafe çünkü. Neyse ki düşmedik:)

04-IMG_828811-IMG_8404

Mantarlar var çeşit çeşit,  Buralarda fotoğraf molası veriliyor:)

09-DSC0240708-DSC02396

Yürüyüş keyifli, bazen yorucu...

05-IMG_829348-IMG_841306-IMG_8316

Akşam olmaya başlıyor, akşam yemeği telaşı başlıyor bütün kamp ahalinde…Tarhana çorbamızı kaynatıyoruz, mantarlar biberler tereyağında kavruluyor:) Sucuk ateşle buluşuyor…
Acıkmışız:)Ardından yayla suyu ile çay demleyip içmek, o çayın tadı ayrı güzel…Derken yiğit kadınlar Yayla evlerine yol alıp beraberlerinde koca damacana süt ile geliveriyorlar…Hepimiz nasipleniyoruz. Sütler minik kamp tencerelerinde kaynatılıp kaynatılıp içiliyor…Yaylada olduğuma en çok akşam olmaya başladığında seviniyorum. En sevdiğim bu karar verdim.Akşam inen serinliği, sessizliği bozan yayla seslerini seviyorum... Otlaklardan ağıllarına dönüşe geçen ineklerin sesleri... Bu sükûneti, bu havayı koklamayı seviyorum. Kamp ateşi etrafında toplanıp gözlerimi ateşi seyrederek dinlendirmeyi, sohbeti, gökyüzündeki parlak yıldızları seyreylemeyi seviyorum. İstanbul’da yıldızlar var mı gerçekten?


19-DSC02821


İneklerin sabah erkenden ağıllarından çıkıp da otlaklara giderken yol üzerinde olan bizlerin, çadırların arasından geçişlerini duymak hissetmek güzeldi:) Onlarla birlikte uyananlar vardı çadır içinde :) Çadırda uyanmak bir keyif...
23-IMG_845120-DSC02827



Sadece akşam vakti değil, sabahın ilk ışıklarına, hava ısınmaya başlayana kadar ki kısım benim en sevdiğim kısım…Kahvaltı kısmı buna dahil…Patatesler, soğanlar köze yatırılıyor. Yumurtalar tereyağına kırılıyor. Yine yayla suyuyla çay…26-DSC02839



Kaç bardak içtiğimi hatırlamıyorum…Kahvaltı sonrası erkekler yeni bir yürüyüşe doğru yol alıyorlar ama bayanlar olarak biz kamp alanında kalıyoruz, kızlara kitap okuyorum, nasıl heyecan ve ilgiyle dinliyorlar:) 28-DSC02851



Vakit ikindiye yaklaşınca gitme vakti geliyor…Can'ın itirazları başlıyor, haksız değil, burada o kadar çok arkadaş ve oyun var ki... 


16-DSC02791 41-IMG_8231



Can’ın isyanına rağmen dönüş yoluna geçiyoruz.1 gece daha kalabilseydik ne iyiydi...
32-DSC02437







Hevesle Eylül ayındaki kampı bekliyoruz…