25 Mart 2014 Salı

Haliç'te Yaşayan Simonlar #1




Şiddetle okumanızı öneriyorum. Gündem seçim olduğu için alıntıyı sınırlı tutuyorum  ve fakat PKK ile olan mücadeleden cemaate kadar öyle analizler var ki.. Basit ama etkileyici bir dile sahip olması bir yana konulara yaklaşımı ve tespitleri gerçekten ilgi çekici. Bakın neden tüm bu koparılan yaygaraya rağmen AKP'nin oylarında çok ciddi bir düşüş yaşamayacağını 2010 yılında yazılmış bu kitabın bir pasajı durumu iyi bir şekilde özetliyor. 
“..Herkes biliyor ki bu ülkede ihaleler büyük oranda hileli. Bu ülkede tapu, trafik, gümrük gibi birçok kurum rüşvet batağında. Yolsuzluk ve usulsüzlük usul, esas haline gelmiş; adam kayırma, torpil, her türlü hile yaygınlaşmış. Toplumun çoğunluğu bu ülkede işlerin doğru ve dürüst yürütülmediğine inanıyor, ama en büyük usulsüzlüklere toplum tepki göstermiyor.  Hile, fesat ve rüşvete en çok karıştığına inanılan kişi en fazla oyu alabiliyor; en rüşvetçi kişi en itibarlı kişi olarak kabul görüyor. Bu örnekleri alabildiğince çoğaltmak mümkün. Demek ki çoğunluk pis ve kirli, her türlü yanlışlığın bol olduğu bu ortama uyum sağlamış, bu durumu kanıksamış ve normalleştirmiş. Bu durumu görebilmek ve algılayabilmek için ancak bu sistemin dışına çıkmak gerekiyor. Başka bir ülkede bir müddet kalıp oradaki şartları gördükten sonra o pis kokan Haliç’in durumunu fark edip bunun yanlış olduğunu göreceğiz.  Yoksa içinde bulunduğumuz şartlarda pislik her yana yayılmasına rağmen maalesef hiçbirimiz Türkiye’deki bu sistemin yanlışlığını algılayamıyor. Belki de uzun süre kötülükler, yanlışlıklar, haksızlıklar ve hukuksuzluklar içerisinde yaşamak, bunun içerisinde var olmakgözümüzü kör etmiş; tüm bu olumsuzluklara uyum sağlayarak bu anormalliği normalleştirmişiz. Aslında en fazla itiraz etmemiz ve karşı koymamız gereken durumlarda çok makul ve kabul edici tepkiler vermişiz. Kurtuluşumuz önündeki en büyük engelin de bu olduğu “kanaatindeyim.”
Bugün beni eski ev sahibim aradı oy kullanmam için eve giden zamazingoyu almam için.. Dindar insanlar. Oldukça severim ve bugüne kadar tanıdığım en iyi ev sahibidir kendisi. Hiç unutmam kız arkadaşımla ayrıldıktan sonra kirayı kendi başına indirmiş, ben ise o indirimi fazla bulup çıkarmıştım. Böyle bir ilişkimiz vardı. Kime oy atacağını sorduğum zaman AKP ile MHP arasında kaldığını söylerken tapelere de değindi. "Kim yapmıyor ki? O konumda olup da bu konuşmaların yaşanmadığı bir iktidarı bu ülke görmüş müdür?" diyerek bir savunma biçimi vardı ki bir şey diyemedim. 

Haklıydı da.

Şike davası gibi bu. Telefonları sürekli dinleyerek suça bulaştıramayacağınız siyasi bir kişiliğin Türkiye'de siyaset yapma şansı yok. Öte yandan ne olursa olsun gözümüze sokulan bunca rezilliğe karşı bu kabul edişi anlamakta yine de güçlük çekiyorum. 

AKP tabandan oy kaybı yaşamaz. Amma velakin bizzat benim arkadaş çevremde bana yakın yaşam süren insanların verdiği oyları kaybetti. Yeni gelen neslin oylarını alamadı. İnternetin günden güne yayılmasıyla beraber genç dimağların aileleri etkileme oranını düşünemedi. Tahminim CHP'yi İzmir İstanbul'u AKP alır. Tüm mesele başa baş giden Ankara'yı kimin alacağı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder