27 Kasım 2014 Perşembe

Biz nerede yanlış yapıyoruz?


Cesare Prandelli yakın zamanda iyi bir takımda başarılar elde eder. Biz de bugünleri unutup teknik direktöre gereken değeri vermedik diye mızmızlanırız. 

Biz nerede yanlış yapıyoruz?

Çok değil sadece birkaç ay önce Roberto Mancini hakkında yapılan yorumlara göz atmakta fayda var.  “Formsuz” ve “Başarısız” nitelemeleri Avrupa’nın en iyi teknik direktörleri için dahi kullanılır ve fakat bizde öyle mi? “Adam teknik direktör değil”. “O hocaysa ben de x’im” ve daha neler neler.. Bunları bizzat hayatını futbol yazarak kazanan insanlar dile getirdi.

Ne oldu peki?

Dünyanın en saygın on kulübü içerisinde yer alan İnter kendisine teknik direktör olarak Roberto Mancini’yi seçti. Şu an “hoca değil” denilen isim İnter’in başında.

İşin enteresan tarafı ise burada yaptığı hamlelerin zaman zaman gerçekten problemli olmasıdır.

Cesare Prandelli.

Prandelli bugün olduğu gibi “başarısız” olabilir, formsuz ya da koşullara uyum sağlamakta zorluk çekebilir ama iyi bir teknik direktördür.  Daha birkaç ay önce ESPN Dünya’nın en iyi 20 teknik direktörü sıralamasında 17. Sıraya yerleştirdi. Guardiola’larla, Mourinho’larla, Ancelottilerle aynı listenin içerisinde yer aldı. İyi ya da kötü olmasını belirleyenTürkiye Süper Ligi’nin herhangi bir takımında geçirdiği üç ya da dört aylık süreç  olmuyor.

Öte yandan haklısınız, devasa büyük hatalar yaptı ve gerçekten de burada “başarısız” olduğunun altını çizebiliriz. Başarısız ne demek, ligde lider olduğu zaman dahi tek bir iyi maçı olmadan bu ülkeyi terk etti dersek kimse yanlış yapmaz.

Örnekler çoğaltılabilir.

Dünya futbol otoritelerinin “iyi” olarak belgelediği teknik direktörler bu yakada neden başarısız performanslar gösteriyor. İnanın bana bunun cevabı ülkenin futbol zihniyeti ya da anlayışı değil ya da sadece “bu” olamaz.

Peki nedir sorun?

Size de bazı ayrıntılar garip gelmiyor mu? Neden hiç Galli ya da İskoç teknik direktör Bundesliga’da çalışmıyor ya da İsviçre ve Avusturya liglerinde başarı kazanmış teknik direktörler Premier Lig’de iş bulamıyor?

Neden Güney Amerika’dan geçiş Premiler Lig ve Bundesliga’ya olmazken La Liga sürekli buradan besleniyor..

Neden Guardiola 6 ay içerisinde Almanca öğrenmek zorunda kaldı? Bakın bu bir tercih değil zorunluluktur. Almanya’da “Almanca” bilmeyen hiçbir teknik direktör iş bulamaz. En son örneği altı ay içerisinde kovulan Steve McClaren’dir ki o da yılların “tek” istisnadır.

Daha geçen gün Jürgen Klopp’un röportajındaki o cümlenin sırrı nedir:

“Ben Bundesliga hariç sadece Premier Lig kulüplerinde görev alabilirim çünkü Almanca’nın yanında sadece İngilizce konuşabiliyorum.

Peki bu Mourinho’ya sorulan “Bundesliga’da takım çalıştırır mısınız” sorusuna verilen cevap neyi işaret ediyor?

“Çalıştırmak isterim ama şu an mümkün değil çünkü Almanca bilmiyorum”

Modern futbolda takımların gücü birbirlerine yakın. Tercüman kullanmak teknik direktör performansını yüzde otuz azaltır. Hiçbir takım bu eksikliği giderecek farkı yaratacak bir teknik direktör olduğuna inanmıyor.

Uganda'ya giden bir Alman fark yaratabilir ama Mourinho dahi dil bilmediği ülkede sıradanlaşır.  

Prandelli'nin çok önemli ve değerli bir teknik direktör olduğunu belirtmeden hemen önce Galatasaray'ın Mancini sonrası yerli ve gelecek vaad eden bir teknik direktörle anlaşması gerektiğini dile getirmiştim.



Mancini kötü bir teknik direktör değildir.  Nitelikli olması her koşulda başarılı olmasını şart koşmuyor. Bir gün dilini konuşamadığınız yabancı bir ülkeye gittiğiniz takdirde beni ve Avrupa'nın büyük liglerinin "dil bilmeyen çalışamaz" prensibini çok daha iyi anlayacaksınız...

Nitelikli yerli teknik direktörün yeter sayıda olmaması elbette büyük bir sorun. Lakin orta karar bir yerli teknik direktör dahi  buraya geldiği takdirde performansının en az yüzde 30'unu kaybedecek olan "yabancı" teknik direktörden daha başarılı olma ihtimali fazladır. Zira futbolda geçmişe göre takımlar ve ligler arası farklar azalmış, yüzde 30 gibi büyük bir farkı kaldırabilecek ortam kalmamıştır.  En iyi teknik direktör 100'se Türkiye'deki ortalama bir teknik direktör de 75'dir. Bu ciddi bir farktır elbette ve fakat tek başına "yabancı dil" ve "tercüman" aracılığı ile konuşma zorunluluğu bu farkın da üzerinde bir eksikliğe neden oluyor.

Türkiye Süper Ligi'nin son dönem şampiyonluk yarışı veren takımların hepsi yerli antrenörlerdir. "yerli" olarak burada üç ya da daha fazla yıl futbol oynamış eski futbolcuların da girmesi gerekirdi eğer ki diğer ülkelerde olduğu gibi buradaki yabancılar da burada kaldığı zaman bu dili öğrenme hevesi içerisinde olsaydı..

Mancini gittiği zaman dile getirmiştim "Yerli şart. Tek adayım Hamza Hamzaoğlu". 

Zira ben Jürgen Klopp'un elinden almancasını alırsam hocanın yüzde 50'sini çöpe atmış olurum. Bu yüzden takımlarımız artık yerli antrenörlere doğru bir yönelim içerisinde olması gerekiyor. En azından birilerine şans verme zamanı geldi de geçiyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder