Neden CHP ile BDP seçimlerde işbirliği yapmasın? Neden İstanbul Büyükşehir’de Sırrı Süreyya CHP-BDP ortak adayı olmasın?
CHP’nin kemik tabanı bellidir, bunlar küser alınır gider diyorsun. Peki nereye gidecekler? Ak Partiye mi oy verecekler? MHP’ye mi kaçacaklar? Boş oy mu verecekler? En kötü ihtimalle biraz homurdanıp yine eve dönerler.
Postalcılık desen, Ergenekon davasından sonra o politikanın inandırıcılığı kalmadı. Ölmüş ata kim oynar? Ulusalcılık desen, Kürt barışından sonra ulusalcılığın ne anlamı kalacak, ne amacı olacak, belli değil. Atatürk desen, Gezi’den sonra paşanın da piyasası fena halde düşüşte deniyor. CHP tabanı 12 Eylül rejimini sevmez. Beynelmilel filmiyle, 12 Eylül’ün en şahane eleştirisini yapan adamı neden bağırlarına basmasınlar?
*
1983’ten bu yana sekiz genel seçim yapılmış. CHP ve muhtelif şubelerinin (Sodep ve DSP dahil) aldığı toplam oy oranına bak: 30, 33, 31, 27, 31, 21, 21, 26. Önümüzdeki seçimde sonucun farklı çıkması için bir sebep görüyor musun? De ki parti kodamanlarından birini yahut Sarıgül’ü yahut Antep’in eskisini aday yaptılar. Partinin mevcut (ve feci surette başarısız) markasını bir kere daha pekiştirmekten başka ne işe yarar? “Omaygad, vermezdim ama madem bu adamı çıkardılar bu sefer oyum CHP’ye” diyecek kaç kişi tanıyorsun?
Bir parti kendi sabit tabanını memnun ederek değil, dışarıdan oy alarak büyür. Şimdi sor: Sırrı Süreyya mı daha çok yeni oy getirir, partinin kırk yıllık gediklileri mi?
*
Kürt illerinde Ak Parti ile BDP rakiptir, aşağı yukarı aynı oy tabanına hitap ederler. CHP ile BDP ise rakip değildir – çünkü oralarda CHP diye bir parti yok. CHP’nin Diyarbakır’daki yüzde ikibuçuk oyundan feragat etmesi CHP’ye bir şey kaybettirmez, ama BDP’yi az da olsa sevindirir.
İstanbul’da BDP’nin yüzde beş ila yedi, İzmir’de belki dört ila beş oyu var. Bugün için bu oylar ziyandır, oysa CHP’ye eklenince siyasi tabloyu altüst edecek olan eşiği bulabilirler. İki tane marjinal bağımsız için kendini yırtacağına çekil seçimden, karşılığında birkaç tane kontenjan milletvekilliği iste, yahut ne bileyim, Tunceli veya Antep veya Kars gibi sınır illerinde kim ne alacak pazarlığı yap, iki taraf da kârlı çıksın.
*
Genç Türkiye başka bir âlem. 1980 sonrası doğan, az çok üniversite okumuş, bilgisayarla yetişmiş, muazzam dinamik, canlı bir kütle var orada. Ak Parti bunlara belli ölçülerde ulaşabiliyor. Ötekiler hiç ulaşamıyor. Oysa gençliğin çok büyük bir kesimi iktidar partisine tepkili, arayış içinde, seçenek açlığı çekiyor. Gezi olaylarının esas nedeni bu insanların kapıldığı çaresizlik duygusu değil miydi?
Şimdi düşün ki CHP yönetimi, kendi kokmuş dengelerini, bezgin önyargılarını, tozlu tabularını bir yana bırakıp, geleceğin kuşaklarına doğru cüretkâr bir adım atmış. Parti içinden ciyak ciyak bağıranlar olacaktır, Kağızman ilçe örgütünden istifalar olacaktır, tamam. Ama parti liderliği bununla başa çıkamayacak kadar zayıf mıdır? Herkesin şikâyet ettiği lider sultası büsbütün mü yalan? Kemal Bey’den başbakan çıkmayacağı belli. Ama partide düzgün bir liderliğin yolunu açsa bakarsın beş on sene sonra ödül diye cumhurbaşkanı filan yaparlar, fena mı?
De ki Sırrı Süreyya’yı aday çıkarmakla yetinmedi, Ak Parti’nin gidişinden huzursuz olan tüm kesimlere barış elini uzattı. Mehmet Ali Alabora’yı kampanya direktörü yaptı, Baskın Oran’ı Bodrum elçisi atadı, Anti-Kapitalist Müslümanlara davetiye gönderdi. Kırk yıldan beri CHP’ye oy vermemiş olmakla öğünen ben bile “bir kerecikten bir şey olmaz” deyip şerit değiştirmez miyim?
Beni bırak, bugünlerde nerede durduğunu şaşırmış görünen Cemaat bile, İstanbul Büyükşehir seçimlerinde, “acaba” duygusuna kapılmaz mı?
*
Bizde Duverger ekolü hakimdir. Ben ise siyaset bilimini Amerikan mektebinde okudum, o yüzden siyasi partileri sosyolojik bir fenomen olarak değil, daha çok stratejik birer ittifak olarak görme eğilimindeyim. Huylar, alışkanlıklar, duygusal safralar vardır elbette, birçok şeyi de onlar belirler. Ama aklın ve çıkar hesabının hiç mi rolü yok siyasi kararlarda, allahaşkına?
“Belediye rant kapısıdır, yabancıya yedirmezler” diye hemen omuz da silkmeyin lütfen. Parti gediklileriyle meydana çıksan İstanbul’da alacağın oy belli, taş çatlasa yüzde otuzyedibuçuk, alacağın rant da belli, sıfır. E, seçim kazanabilecek birini oraya koyup rantın bir kısmına razı olmak daha akıllı değil mi sizce?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder