Son günlerde Rıdvan Dilmen ve “Ali İsmail Korkmaz” tezahüratı konusunda çok fazla yazı yazıldı. Okuduklarımın hiçbirisi beni tatmin etmediği gibi pek çok ayrıntı da konuya dâhil edilmiyor. Her dinleyişimde tüylerimi diken diken eden bu tezahüratın yine de “kusurlu” olduğunu kabul etmek gerekir. Soru şudur: Ali İsmail Korkmaz ile Fenerbahçe yıkılmazlığının ortak paydası nedir?
Yoktur.
Daha da ötesi Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüne neden olanlar ile Fenerbahçe’ye operasyon düzenleyenler bugünlerde savaş halinde.
Ali İsmail Korkmaz iktidarın eylemlerine karşı verilen bir mücadele sonrası yaşamını yitirirken Fenerbahçe ise yargının(Cemaatin) kararlarına rağmen iktidar desteği ile en azından Türkiye içerisinde ceza almadan kurtulmuştur. Fenerbahçe’nin ne kadar suçlu olup olmadığına aşağıda değineceğim ama yargı kararlarına rağmen TFF tarafından cezalandırılmaması tamamen Başbakan’ın muazzam desteği sonucu gerçekleşmiş, Cemaat ile AKP düşük düzeyli savaş da Fenerbaçe üzerinden yaşanmıştır.
Dile getirince komik gelecek ama tezahüratın “Fenerbahçe yıkılmaz” kısmına Başbakan’ın da katılma hakkı vardır. Bu yüzden Aziz Yıldırım ne içerideyken ne de dışarı çıktığında Recep Tayyip Erdoğan ile kavga etmediği gibi sürekli de teşekkür etme gereği duymuştur. Toparlarsak Fenerbahçe’yi yargının verdiği cezalara rağmen Türkiye içi yaptırım uygulamama konusunda yapılan kurtarma operasyonunda başrolü Rıdvan Dilmen ile beraber Recep Tayyip Erdoğan oynamıştır.
Dile getirince komik gelecek ama tezahüratın “Fenerbahçe yıkılmaz” kısmına Başbakan’ın da katılma hakkı vardır. Bu yüzden Aziz Yıldırım ne içerideyken ne de dışarı çıktığında Recep Tayyip Erdoğan ile kavga etmediği gibi sürekli de teşekkür etme gereği duymuştur. Toparlarsak Fenerbahçe’yi yargının verdiği cezalara rağmen Türkiye içi yaptırım uygulamama konusunda yapılan kurtarma operasyonunda başrolü Rıdvan Dilmen ile beraber Recep Tayyip Erdoğan oynamıştır.
Tam da bu yüzden var olan yolsuzluk operasyonuna geliştirilecek olan tavrı da çıkar ilişkisine dayandıran Rıdvan Dilmen, Fenerbahçe'ye bir dönem büyük iyilik yapmış Recep Tayyip Erdoğan’a “haklı bile olsa” eleştiri getirilmemesi gerektiğini kendi ahlaki değerleri sonucudayatabiliyor. Öyle ya Cemaat’in yargı organlarının kestiği parmağa rağmen kendisinin de içerisinde olduğu o zorlu süreçte Başbakan’ın neler yaptığını en iyi bilenler arasındadır ve bu da Rıdvan Dilmen ahlakına göre yolsuzluk gibi konuları gündeme getirip Başbakan’ı zor sokmayarak geri ödenmesi gereken bir borçtur. Rıdvan Dilmen aslında yapılan yardım ve iktidarın bu operasyondaki "koruyucu" rolü konusunda haklıdır ve fakat eleştirilmesi gereken tavrın yolsuzluk gibi utanç verici bir suçu dahi çıkarlar gereği görmezden gelinip memleketin herhangi bir arenasında dile getirilmesinin önüne geçmek istemesi ya da ahlaki değerleridir.
(Toz Bezi'nin aşağıdaki yorumunu okumakta fayda vardır. O yorum bestenin hikayesini anlamlı kılıyor. Benim buradaki itirazım bu besteyi şike operasyonu ile birleştiren algıya dair)
(Toz Bezi'nin aşağıdaki yorumunu okumakta fayda vardır. O yorum bestenin hikayesini anlamlı kılıyor. Benim buradaki itirazım bu besteyi şike operasyonu ile birleştiren algıya dair)
Tüm bu süreç içerisinde dikkat çekmek istediğim konu şu ki Fenerbahçe taraftarı kendi içerisinde çelişkiye düşmemiş, Cemaat ile AKP arasında ayrım yapmadan duruşunu kabaca Atatürk ve CHP ekseninde tutarak aslında Beşiktaş’dan dahi daha “siyasi” bir içeriğe kavuşurken aynı zamanda Cemaat ile AKP’yi tümden reddetmiştir.
Ben açar açar Ali İsmail Korkmaz tezahuratını dinlerim her şeye rağmen. Çünkü acaip seviniyorsun, bir ses çıkıyor, bu o kadar mutlu ediyor ki? Birileri kim bu Ali İsmail desin, diğeri neden öldü bu desin, iki kişi de 6 tane hayvanı yargılasın ki bir daha birileri diğerini sıkıştırıp öldürmesin. Böyle bir eylem hızlı bir şekilde kapanmasın. Bu açılardan bakarak bugün dahi teşekkürlerimi sunarım bu bestenin en azından ilk cümlesi için.. o ilk cümle hatrına bağıra bağıra bütün Galatasaraylılığımla da derim: FENERBAHÇE YIKILMAZ!
Şike operasyonu hakkında..
Bak arkadaşım bu memlekette kuralların yaşam akışına darbe vurmayacak şekilde olan kısmı uygulanır. Geride kalan pek çok kural kâğıt üzerinde ancak vardır ve bunlar aslında seni esir alır. Bilir misiniz tam da bu yüzden lise sonrası aldığı altı aylık eğitim sonucu polis olan binlerce insan durduk yere gelip senin yüzüne şamarı bassa sesini çıkaramazsın.Tam da bu yüzden en çok hep polisten korkarsın.. Çünkü uygulamadığın bir kuralı sana hatırlatır, çeker merkeze. Ne kadar kurallara bağlı bir yaşam sürersen sür, polis görünce “şüpheli değilmiş gibi” tavır takınıyorsun korkudan. Fenerbahçe şike operasyonu sonucu “boş delillerle” yargılanmadı. Yargı son yolsuzluk operasyonunda olduğu gibi suçlu bulacağı delillere sahipti ve fakat gel gör ki son 50 yılı dinlesen her sene şampiyon takımın şampiyonluğu elinden alınırdı. Bu gerçeği hepimiz biliyoruz. Yine de Trabzonspor davasında haksız değil. Çünkü o tapeler ve yargı kararı sonrası TFF’nin Fenerbahçe’ye yaptırım uygulamaması skandal bir karardır. O tapelerin çok daha fazlası geçmiş otuz yılda var oluyor oluşu Trabzonspor’u bağlamıyor. Böyle de garip bir davadır şike operasyonu.. Trafik polisi ile takışıp aracını bağladıkları zaman polisin elinde aracını bağlayacak deliller oluyor ama bu dışarıda gezen araçların yüzde doksanının bu şekilde olması bir şeyi değiştirmiyor. Bu ülkenin futbol ortamında temiz kalabilmenin yolu yoktu bir zamana kadar. Bu açıdan Fenerbahçe savunmasına sıklıkla kendisini temize çıkarmak ile değil Galatasaray ya da X kulübünün de bu işlere karıştığını, ülkenin genel futbol ortamının aşağı yukarı bu olduğu üzerinden yaptı. Aziz Yıldırım dahi sahaya uygulanmayan şikeyi dolaylı yönden kabul edip suç işlememiş ve fakat bunu düşünmüş insanın yargılanmasının ne kadar anlamsız olduğunu dile getirdi seçim zaferi sonrası yaptığı konuşmada..
Herkesin bildiği sır şudur: Fenerbahçe’yi yargılayacak deliller mevcuttur. Trabzonspor “yargı içerisinde” haklıdır. Lakin bu öyle bir şey ki son 20 yıldaki diyelim ki (bilemeyiz) en temiz takım Fenerbahçe’dir ama bu bir şeyi değiştirmez. Son 30 yılın tapesinde her sene bir kirli takım çıkar ve hepsi de Fenerbahçe’den çok daha sorunlu işlere imza atmış olsun, bu yine bir şeyi değiştirmez. Size bunu bir örnekle açıklamama izin verin..
Bülent Uygun ve Oyuncu menajerliği..
O zamanlar spor servisini izlerdim neredeyse her gün. Bülent Uygun birden hem teknik direktör hem de oyuncu menajerliği nedeniyle yargılanmıştı hatırlarsanız. Uzun süre ceza alacağı vakit Mehmet Demirkol savunmaya geçti muhtemelen arkadaşı olan Bülent Uygun’u. Nasıl savundu biliyor musunuz? Bu “yasak olsa dahi” TFF’nin düne kadar izin verdiği bir eylemdi. Sizler bunu yasaklayabilirsiniz ama bundan sonrasına ancak ceza kesmelisiniz zira pek çok teknik direktör bu işin içerisinde iken göz yumuluyordu. Birden buna böyle ceza kesemezsiniz.. Cümleler bana ait ama savunma içeriği Demirkol’a..
Aşağı yukarı şike içeriğinde de olay budur. Şimdi bana Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi itiraz eder ama benim düşündüklerim böyledir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder