14 Eylül 2010 Salı

Hrant Dink'e dair eski bir yazı


Bu yazıyı tam 3 yıl önce yazmıştım. Aklımdan çıkmış, gitmiş. Tesadüfen bulunca paylaşayım dedim. HD'e ilişkin bir derleme kitapta çıkmıştı o vakit. SN.

Kilit olay sanırım Agos gazetesinin ağırlıklı olarak Türkçe çıkarılması kararıydı. Yarın öbür gün tarih yazacak olanlar, bu olayı Türkiye'deki Ermeni toplumunun gettodan çıkıp ana caddede yürümeye başladığı tarih olarak anacaktır.

Birden farkedildi ki, a) Ermenilerin de söyleyeceği bir şeyler varmış, b) bunlar bildik bayat mevzularla sınırlı değilmiş, c) üstelik ana caddedeki Türklerin de ilgisini çekebilecek, ilginç ve yeni şeyler söylüyorlarmış.

Bugün Agos'un geldiği nokta hakikaten ibret vericidir. Memleketin 50-60.000 nüfuslu başka kasabalarında bu kalitede beş tane daha gazete çıksaydı acaba Türkiye bugün nerede olurdu diye insan düşünmeden edemiyor. Bırakın başka kasabaları, İstanbul'da bu kalitede beş tane daha gazete olsaydı kimbilir ne kadar medeni bir ülke olurdu Türkiye! Kilit kavram belki bu: medeni. Frenkçesi sivil yahut sivilize. İnsanların açık yürek ve açık dimağla karşılıklı konuşabildikleri düzenin adı.

Doksan küsur seneden beri bu topraklardan uzak kalmış bir lezzet...
* * *
Başka bir açıdan da bakalım. Memlekette gettodan çıkmak isteyen sade Ermeniler değil. Kürtler, Çerkezler, Lazlar, ötekiler, berikiler de aynı çaba içinde. Sayıları daha büyük. Ama hiç biri Hrant ve Agos gibi memleketin ciğerine hitap edemedi. Kendi gettosundan çıkamadı. Ülkenin medeniyet anlayışını kımıldatamadı. Yarın (Allah göstermesin) bunlardan birinin başyazarı vurulsa, 23 Ocak gibi bir şey yaşanacağını sanmam.

Bunda başarı tek başına Hrant'ındır. Karşıdakinin kalbine ve vicdanına hitap etmeyi başarmıştır. Benim derdim değil senin derdin demeyi başarmıştır. İnandırmayı başarmıştır. Siyaset ya da entel diliyle konuşmadığı, halkın diliyle konuştuğu için sesini duyurabilmiştir. İçtenlik ve şeffaflıkla insanlara ulaşmıştır.

Hadi ekleyelim: huysuzluğuyla başarmıştır. Ona buna mavi boncuk dağıtsa bu kadar dürüst olabilir miydi?Kendisi olabilir miydi?
 * * *
2007 yazında Türkiye ciddi bir dönemeci geçti; umuyorum ki önemli ve büyük değişimlerin kapısını araladı.

Bu dönemeçte Hrant'ın azımsanmayacak bir payı olduğunu düşünüyorum. Pek çok insanın kafasındaki Türkiye tahayyülü 19 Ocak 2007'de sarsılmıştır. Bu sarsıntıdan, belki Türkiye için daha özgür ve daha medeni bir geleceğin filizleri çıkacaktır.

O filizler sağ salim büyüyüp meyve verirse, bundan çok değil üç-beş yıl sonra Hrant Dink'in Türkiye'nin büyük bir hürriyet kahramanı olarak anılacağından eminim. Belki o zaman adı İstanbul'un önemli bir ana caddesinde ölümsüzleştirilebilir. Mesela Abide-i Hürriyet Caddesi, bunun en uygun yeri olabilir.

Harp Okulunda kurulacak hak ve hukukla ilgili bir kürsüye Hrant Dink Kürsüsü adı verilmesi de bence küçümsenmemesi gereken bir kadirbilirlik örneği olur.
2.09.2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder