Kısacık saçlarıyla hep gülen, etekleri rüzgârda uçuşan; Dedesiyle, keçileriyle ve iki arkadaşı ile paylaştığı hayatında mutlu olmanın uzaklarda değil yanı başımızda olduğunu bize öğreten Heidi…
Kimden 10 Mar 2011 |
İsviçre'ye gitmişken evini görmeden uğrayıp bir taze sütünü içmeden olur muydu hiç?
Güneşli mi güneşli bir hava ancak kar toplayan bir soğuk var...
Arabayı park edip güneşli havayı değerlendirelim, yürüyerek çıkalım bundan sonrasında diyoruz ama bizim eleman yürümemekte ısrarcı. Çocuk arabasını bu yolculukta yanımıza almadığımızdan mecburen ya kucağımızda ya da sırtımızda yapıyor çoğu yolculuğunu Can… Ben çok yoruldum diyerek başlıyor yürümeye başlar başlamaz…
Tabelayı takip ederek yürüyoruz mekana doğru...
Heidi'nin keçileri karşılıyor bizi... Dışarda değil içerdeler, sabah yolculuklarını yapıp gelmişler belki de...
Tavuklar ise etrafta özgür dolaşıyorlar...
Çeşme de akıyor gürül gürül..
Evi de orada işte ama Heidi yok!!!
Meğer Kasım sonundan Mart Sonuna kadar evinde olmazmış, herhalde çizgifilmde de olduğu üzere Klara'nın yanına gitti diye düşünmek istiyorum. Bir teselli gibisinden. Güzel Klara ile birlikte dönecekler baharda ve bu kırlarda ilk adımlarını atacak Klara yıllar sonra yeniden yürümeye başlayacak tekerlekli sandalyesinden kurtularak...
Heidi hakkında biraz daha bilgi için bir not bırakmışlar dışarıya... Teselliye devam okuyoruz...
Heidi'nin bu fotoğrafı da bir sonraki yazının ipucu olsun:))
Kimden 10 Mar 2011 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder