Son bir yazı ile Masal Ülkesine veda edebilirim artık...
10 gün nasıl geçti...
Dönüş vaktiymiş yarın, oysa ki biz daha yeni gelmiştik. Daha dündü sanki ilk varışımız, kırmızı arabamızı ilk teslim alışımız.
Dönüşümüzün üzerinden 2 ay geçti. Ve hala dün gibi gidiş, orada geçen vakitler, hafızamda ayna berraklığında görüntüler, hareketler...
Dönüşten önceki gün çok değerli bizim için. Ertesi günün sabahı oyalanmadan havalanına yol almamız gerekiyor çünkü, hızlı bir market alışverişine yetecek kadar vakit var arada ancak.
Dönüşten önceki günü layığınca değerlendirip Ren nehrinin doğduğu noktaya, kente gidiyoruz. Çok vaktimizi de almıyor bu üstelik. Kentin içinden dolaşıp da tepeye kalesine çıktığımızda kentimizin güzelliği orjinalliği çarpıyor bizi... İnce bir kar kaplamış kenti...
Meydanı ise renkli boyalı evleriyle canlı mı canlı...
Her dilde ziyaretçilerini selamlayan kent Türkçe'de biraz dil sürçmesi yaşıyor sanki...
Bir kedicik bekliyor çeşme başında...
Bu döneme özel marketlerde pastanelerde yer alan bir çörek, sanırım bir kutlamanın çöreğiydi, yağda kızarmış incecik yufka üzerinde pudra şekeri ile basit belki ama bir o kadar lezzetli, çocukluğumuzdan tanıdık bir tat sanki. Bu çöreğin ismini bilen yazabilir mi?
Ve Zopf... Marketten her ayrılışımızda sepetimizde olan ekmek-çörek, ilk kez geçtiğimiz yaz bir pazar sabahı uyandığımızda evin her katına yayılmış kokusuyla ve kahvaltı sofrasında lezzetiyle bizi çarpmış büyülemişti, o gün bugündür unutamadığımız lezzet&görüntü...
Ve gezinin ortalarında rastladığımız bir başka İsviçre ilkimiz 2.el eşya satan bu dükkan oluyor. Birbirinden orijinal parçaların yer aldığı, gezerken bir müzeyi gezermiş gibi keyif aldığımız, saatlerimizi harcadığımız mekan. Bazen döküntü, bazen antika bazen paketi bile açılmamış yeni eşyalarla karşılaştığımız, hepsi sınıf sınıf özenle ayrılmış…
Ahşap bir tenis raketi ve çocukluğuma ait desenlerin olduğu bir tepsi ile ayrılıyoruz dükkandan.
Bir kış vakti tatili ancak bu kadar güzel bu kadar dolu olabilirdi.
Oysaki giderken kafamızda hiç bir şey olmadan gitmiştik, ne bir plan ne bir program…
Masal ülkesi göstermişti yine kendini, bir masalı daha yaşatmıştı…
Şükürle mutlulukla özlemle anıyoruz seni Masal ülkesi bu sebepten yine yine ve yine…
Bir kez daha açtın kollarını bize, tüm güzelliğinle ağırladın, karşıladın ve aynı güzellikle uğurladın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder