10 Aralık 2013 Salı

İsa da peygamber değilmiş, tüh

Cehelenin “İncil” adını verdiği Yeni Ahit’te prophêta = nebî sözcüğü 68 defa geçiyor. Bunları üçe ayırabiliyoruz: eski zaman peygamberleri, ahir zaman peygamberleri, bir de ikisinin kesişme noktasında soru işareti gibi duran Yahya ve İsa.

Eski zaman peygamberleri azizdir; hakikatin nihai referansıdırlar. Dört incilde İşaya, Yeremya, Elîşa, Samuel, Yoel peygamberler ismen, Malaki peygamber ima yollu anılır; ayrıca Tevrat’ın peygamber saymadığı Yunus ve Daniel, peygamber olarak zikredilir. Her bir örnekte peygamberin sözü, kuşkuculara karşı kesin kanıt olarak sunulur. Madem peygamber öyle dedi, yalan olamaz: bitti.

Ahir zaman peygamberleri yalandır. Elçilerin İşleri 13:6’ya göre Kıbrıs’ın Baf kentinde “büyücü ve sahte peygamber Baryeşu adlı bir Yahudi” çıkmıştır. Elçilerin İşleri 21:10’da Yahudiya’lı Hagavos veya Agabus adlı peygamber kehanette bulunur. Korint’lilere Birinci Mektup14:37’ye göre “aranızdan çıkacak peygamberler (prophêtai)” havarinin sözünü dinlerse iyi olur. Titus 1:12’ye göre Giritli bir peygamber, tüm Giritlilerin yalancı olduğunu söylemiştir [demek ki kendisi de yalancıdır]. Petrus’un İkinci Mektubu 2:16’ya göre Balaam adlı peygamberin “deliliğini”, konuşan bir eşek önlemiştir [demek ki bir eşek bile peygamberden daha hakikatli olabilir]. Vahiy 16:13, 19:20 ve 20:10’a göre kıyametten önce Yalancı Peygamber zuhur edecektir.

Demek ki bugünün peygamberleri ya yalancıdır, ya da edebe uydukları oranda hoş görülecek zararsız kişilerdir.

Yakın geçmişin adamı Yahya (John the Baptist) daha problematiktir. İsa gençliğinde bu zatın mürididir, ondan el alır, Mesihlik ününü ona dayandırır. Buna karşılık inciller Yahya’nın peygamberliği konusunda kaçamaklıdır, ısrarla altını çizerek “halk onu peygamber kabul ediyordu” demekle yetinirler (Matt 14:5, 21:26; Mark 6:15, 11:32). Yuh 1:21’de Yahya açıkça peygamber olmadığını söyler. İsa’ya sorulduğunda, Yahya’nın “tüm peygamberlerden daha büyük”  olduğunu söyleyip düz cevaptan kaçar (Matt 11:9, Luk 7:26, 7:28). Sadece Zekeriya’nın ilahisinde yeni doğmuş Yahya’nın “Yüceler Yücesi’nin peygamberi diye anılacağı” ifade edilir (Luk 1:76). Ama bunu söyleyen sonuçta bebeğin babasıdır, o kadarcık abartı mazur görülebilir. Üstelik o bile “peygamber olacaksın” dememiş, “peygamber olarak anılacaksın” demiş, aynı şey değil.

Beri taraf ile Mutlak arasında her zaman belirsizliğin kara perdesi vardır. Olarak. Gibi. Ama değil. 

İsa’nın kendisi iki üç yerde, peygamberlik iddiası anlamına gelebilecek sözler söyler, ama bağlayıcı bir ifadeden kaçınır. En kuvvetlisi Lukas 13:33: Çarmıha gerilmesinin arifesinde Kudüs’e gelmemesi ihtar edildiğinde İsa vazgeçmez, “Çünkü bir peygamberin Kudüs dışında ölmesi düşünülemez!” Matta 10:41’de havarilerine moral verirken, dolaylı olarak kendinden peygamber diye söz eder: “Beni kabul eden, beni göndereni kabul etmiş olur. Bir peygamberi peygamber olduğu için kabul eden, peygambere yaraşan bir ödül alacaktır.” Halktan kişiler defalarca İsa’nın büyük bir peygamber olduğuna hükmederler (Matt 21:11, Luk 7:16, 24:19, Yuh 4:19, 6:14, 9:17); lakin İncil müellifleri bu görüşün doğruluğuna ya da yanlışlığına dair fikir beyan etmezler. Öbür yandan Matta 16:14 ve devamında müritleri İsa’ya “Hocam, halk sana peygamber diyor, ne dersin?” diye sorarlar. İsa cevap vermez, “Siz ne dersiniz?” diye sorar. Petrus “Sen yaşayan Tanrı’nın oğlu Mesih’sin” yanıtını verince sevinir ve onu kutsar.

Problemi görüyorsunuz değil mi? Bugünün nebîlerine güven olmaz. O zaman ne yapacaksın? Level atlayacaksın. Yahya, peygamberlerden üstün biriydi (geçmişte). Musa, peygamberlerden üstün biriydi (geçmişte). İsa bu ikisinden de üstün. Demek ki tanrının elçisi ya da sözcüsü filan değil, öz oğlu. O da yetmez, tanrının kelâmı: logos, kelîmetullah. Yani peygamberlerden farklı olarak, Mutlak ile arasında o belirsizlik perdesi yok: sözü Mutlak’ın ta kendisi. Demek ki kendi de, tanrının ta kendisi.

Hıristiyan düşüncesi İsa’nın ölümünden yaklaşık 70 ila 100 yıl sonra bu noktaya varmış. Gariban bir Filistinli dervişin Allah olduğuna hükmetmiş.

Köklü Hıristiyan mezheplerinin hiç biri İsa’yı “peygamber” kabul etmez, peygamber sayılmasını aşağılama kabul eder. Katolik, Rum Ortodoks, Ermeni , Süryani kiliseleri ile Anglikan ve Lutherci Protestanlar için İsa Tanrıdır; Tanrının Oğlu ve Kelâmıdır. Sonradan çıkma Amerikan mezheplerinde peygamber diyenler var sanırım, ama eski ekolden olanlar için bu şoke edici bir fikirdir. “Biz İsa Aleyhisselama inanırız, zaten Kuran da onu peygamber sayar” diye hoşgörü takılan Müslümanlara da o yüzden hayretle bakarlar.

*

Hıristiyanlık böyle yapmış. Müslümanlık ayrı bir yola gitmiş. Kuran’daki Muhammed açık bir şekilde Yahudi nebîleri üzerine modellenmiş bir nebîdir. İlyas ve Yeremya, Musa ve Samuel ekolünden gelir. Lakin nebilerin hatemidir. Yani kendisinden sonra gelecek nebilerin hepsinin yalancı olduğu peşin olarak garantilenmiştir. Geçmiş nebiler de aslında iptal edilmiştir, çünkü kendileri hakiki de olsa yazdıkları muharref olduğundan gerçek meramlarını asla bilemeyiz. Faraza adamların kendi sesinden teyp kaydını bile getirsen argüman hazır ve bitiricidir: Yahudiler tahrif etmiş olmalı. Geriye işe yarar kaç peygamber kaldı? Bir tane!

Sorun hep aynı. Öyle ya da böyle sevip bağlandığın, Hakkın sesi kabul ettiğin bir adamın Mutlak’ı temsil ettiğini nereden bileceksin? Buyur, iki ayrı strateji anlattım, Tanrı’nın oğlu stratejisi, Hatem-i enbiya stratejisi. Geçen günkü Musa ile beraber üç.

Yer misiniz? Sizi bilmem, bana sanki insanlığın çocukluk çağına ait hayal oyunlarıymış gibi geliyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder