Geçtiğimiz günlerde Vino Steak House'un 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında blogger anneler için düzenlediği geceye katıldım. Çocuklarımızı bir geceliğine evde bırakmanın coşkusuyla yuppiii diye restorana böyle koşturmadık tabii bu işin esprisi :) Ama gerçekten kız kıza keyifli bir gece geçirdik. Şarap hakkında bilmediğim şeyler öğrendim, güzel bir yemek yedim, kızlarla çene çaldım ve köşk içerisinde yer alan tablolarla sergi gezmiş kadar oldum e daha ne olsun :)
Vino Steak House'un bulunduğu köşk 1941 yılında Anıtkabir'in de mimarı olan Emin Onat tarafından yapılmış...
Göztepe Bağdat Caddesi üzerinde yer alana köşkün 250 kişilik kapalı, 300 kişilik açık alanı bulunmaktaymış.
Önce şarap (kav) odasını dolaştık.
Fiyatları 25TL'den 3.650TL'ye kadar değişebilen, 14 ülkeden 350 çeşit şarap bulunuyormuş. İçmek istediğiniz şarabı kav odasından kendiniz seçebiliyormuşsunuz.
Şarap odasından sonra masamıza geçip peynir tabağı ile açılışı yaptık...
İkram edilenler arasında ben en çok dana lokum ve üç boyutlu köfteyi beğendim...
Şarap danışmanı Alper Apaydın her salı ve perşembe saat 18:00'de Vino Steak House'un facebook sayfasında #AlperAnlatıyor hashtagi altında şarap hakkında bilgiler paylaşıyormuş...
İçtiğimiz ilk şarap Alper Bey'in genç şarap olarak nitelendirdiği 2013 yılına ait bir Chianti idi...
Şimdi gelelim Alper Bey'den dinlediğimiz şarap içim kurallarına;
1. Gözle inceleme: Şarap kadehe ilk konulduğunda önce gözle incelenmeliymiş. Şarap kadehini beyaz bir zemin üzerine koyup renginde herhangi bir anormallik var mı, rengi kahveye mi kaçıyor yoksa berrak mı, tortu var mı gibi özelliklere bakmak gerekiyormuş.
2. Koklama: Daha sonra şarabı koklayarak herhangi bir bozulma olup olmadığına bakılmalıymış. En sık rastlanan hata mantar hatasıymış, mantardan kaynaklanan hatalarda şarabın kokusu ojeyi andırıyormuş. Şarabın içindeki mikro organizmaların hatasına ise bret hatası deniliyormuş, böyle durumlarda şarabın ağır hayvansı bir kokusu oluyormuş. Ayrıca yapım aşamasında, üretim yerinden kaynaklanan klor hatası da olabiliyormuş.
3. İkinci burun : Şarabın içindeki molekülleri harekete geçirip, daha yoğun bir aroma sağlamak için kadehle hafif daireler çizerek şarabı sallamak gerekiyormuş, bu işleme ikinci burun deniliyormuş.
4. Damakta analiz: Son olarak şarabı damakta diş etlerine temas ettirerek asit-gövde analizi yapmamız gerekiyormuş. Örneğin şarabı ağzımıza aldığımızda diş etimizde bıraktığı burukluk tanen'den (şarabın doğal kimyasal oluşumu) kaynaklanıyormuş. Şarap ağzımızı sulandırıyorsa bu asit oranının yüksek olduğunu gösteriyormuş. Eğer şarap hava aldıysa meyve aroması düşük oluyormuş. Şarabın yoğunluğuna göre de gövdeli veya gövdesiz olduğunu anlıyormuşuz. Örneğin şeftali suyu gövdeli, vişne suyu ise gövdesiz bir içecekmiş.
Şarap dünyası şu anda eski dünya (örneğin Fransa, İtalya) ve yeni dünya (örneğin Amerika, Şili) olarak ikiye ayrılmış durumdaymış...
İçtiğimiz ikinci şarap ise "kupaj" denilen birden fazla şarabın birleşmesiyle oluşan 2012 yılına ait bir California şarabıydı. Benim için biraz fazla sertti, içtiğimiz ilk şarap Chianti meyvemsi tadıyla benim damak tadıma daha çok hitap etti. Zaten Nil'e hamileliğim ve ardından 2 yıl süren emzirme dönemim boyunca içkiden uzaklaştığım için artık bir kadehten fazlasını bünyem pek kaldıramıyor...
Bu geceyi organize eden marka danışmanı sevgili Deniz Sağlam'a ve Seyhan'cığıma teşekkür ediyorum!
Ve sizleri Vino'nun içerisinde yer alan güzel tablolarla baş başa bırakıyorum...
Sonay Demirhan Demir
Sonay Demirhan Demir - "Tekirler"
Sonay Demirhan Demir - "Temenni"
Ayla Aksoyoğlu
Ayla Aksoyoğlu
Ayla Aksoyoğlu
Ayla Aksoyoğlu
Ayla Aksoyoğlu
Ayla Aksoyoğlu
Ayla Aksoyoğlu
Ayla Aksoyoğlu
Ayla Aksoyoğlu
Ayla Aksoyoğlu
Şeli Abut Benhabib
Sonay Demirhan Demir - "Aynadakiler"
Sonay Demirhan Demir - "Kürk"
Sonay Demirhan Demir - "Gülümseme"
Sonay Demirhan Demir - "Cafedeki Rus Kadınlar-I"
Sonay Demirhan Demir - "Cafedeki Rus Kadınlar-II"
Şeli Abut Benhabib
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder