Marianna Yerasimos, Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Yemek Kültürü. Müthiş keyifli bir kitap. Çıkalı üç dört ay oldu, o zamandan beri döne döne okuyorum.
Dün gözüme çarpan bir detay. Çelebi galiba Giritlilerin yemek alışkanlıklarından söz ediyor, “Hatta denizde yüzer gezer deniz amını dahı yerler kim anda asla kandan bir katre eser yokdur.”
Deniz anasını kastettiği hemen hemen kesin. Yumuşak, kaygan, içbükey, daha ne olsun? Sonra düşünüyorsun: ‘deniz anası’ bunun kibarlaştırılmış biçimi olmalı, tabii ya! Çocukluğumdan beri aklıma takılan konudur, başka türlü açıklaması yok. Neyin anası? Kel alaka?
Hiçbir sözlükte geçmiyor, geçecek gibi de değil zaten. Ama ona bakarsan ‘deniz anası’ da 20. yüzyıldan önce kaydedilmemiş.
*
Yazıyı buraya koyduktan sonra Murat Gülsaçan arayıp ek malzeme bulmuş, ancak bu kadar cuk oturabilir. Venedik lehçesinde cón ("deniz anası") < Lat cunnus ("am"). Güney İtalyanın Kalabriya lehçesinde sticchi mari ("deniz amı = deniz anası").
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder