Bahar geldi…
Özlemişiz gökyüzünde parlayarak kendini gösteren güneşi, rüzgârsız durgun havayı…
Kızarmayı günün sonunda güneşin etkisiyle ve sıcağında birazcık da olsa terlemeyi belki de…
Bu Pazar böylesi günlerden biriydi…
Sapanca gölünün kenarında bizden tam puan alan bir mekan ve kahvaltı eşliğinde…
Esas güzellik mekan ve nefis kahvaltı değil de bu kahvaltıyı üniversite arkadaşlarımızla yapmış olmaktı belki de… Ya da çocuklarla göl kenarında açık havada vakit geçirmiş olmak, kahvaltı sonrası yürüyüş, salıncakta sallanmak, tahterevalliye binmek hep birlikte, bir tarafında baba-oğul, bir tarafında ana-kız…
Ya da esas güzellik İstanbul’un dışına çıkmış olmaktı, gezmiş olmaktı kim bilir…
Hepsi birbirinden güzeldi ve hepsi aynı günün içindeydi...
Gün sonunda mükemmelliğin kıyısında bir gün geçirmenin verdiği mutluluk, dinginlik vardı…
Ve güzel bir açılış yapmış olduğumuzu düşünmek…
Hani vardı ya şu yazıda…
Her hafta sonuna bir gezi bahar mevsimini bekleyen…
Sapanca göl kıyısı hiç hesapta olmayan bir geziydi ama ilk sırayı aldı…
Pek plan yapmamak gerekirmiş bazen ama plansız da olmuyor...
İstemekle başlıyor herşey, planlar bunun için var...
İstiyoruz çok hem de...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder