Patisi dama atıldı bizimkinin ;) Uzun zamandır Miso'yu bloga koymamıştım, birkaç arkadaşım Miso'yu ve kedili evde bebekle yaşamı sorunca yazıyım dedim. Belki şu anda hamile olup çevresinden "evdeki kediyi ne yapacaksınız?!" baskısı görenlerin de yüreğine su serper bu kareler ve yazdıklarım...
Hamile kaldığım günden itibaren Miso'dan vazgeçmeyi bir gün olsun aklımdan geçirmedim (haa sırnaşıklığı ile sabrımı taşırdığı günlerde onu şutlamak aklımdan geçmiyor değil ama neyseki sinirim çabuk geçiyor kihh kihh - bu yazdıklarım espri elbette!) O bizim evimizin bir parçasıydı ve biz nereye gitsek o da orada olacaktı. Aksini nasıl düşünebilirdim ki daha minnacık bir bebek iken bulmuştuk birbirimizi... Bu yüzden her anımda olduğu gibi hamileliğimde de benim yanımda oldu. Doktorum daha önceden toksoplazma geçirmediğim için dikkat etmemi söyledi, bu yüzden kumunu ben kendim değiştirmemeye özen gösterdim, mecbur kaldığım günlerde de elime eldiven geçirdim. Tabii toksoplazma enfeksiyonu bir tek kediden geçmiyor, çiğ et veya salam sucuk gibi yiyeceklerden, iyi yıkanmamış sebzelerden (tüm hamileliğim boyunca dışarıda salata yemedim ben), hatta kedi sevmiş küçük bir çocuğun sizle temasından bile geçebiliyor bu nedenle dikkat etmekte fayda var. Ben de bunlara dikkat ettim ama kedimi de tecrit etmedim, bu dönemde onu da şefkatten mahrum bırakmadım, sonuçta evden dışarı adımını atmamış bir kedicikti o...
Doğumdan sonra Miso'nun Nil'i benimsemesi için hastaneden çıkmadan 1 gün önce annemler Nil'in kokusunun sindiği bir tulumu Miso'ya koklattılar ve böylece ilk tanışmaları gerçekleşmiş oldu ;) Yüz yüze tanışmaları ise biraz heyecan vericiydi zira biz Nil'i Miso'dan kaçırdıkça o daha çok merak edip dikkat kesildi, böyle olunca battı balık yan gider dedik (haa haa anne babanın bakış açısına da bak :P) ve Nil'i koklamasına izin verdik. Birkaç gün içinde zaten Nil'in varlığına alıştı ve hiç oralı olmadı. Tabii tüm bu zamanda Nil uyurken Miso ile aynı odada olmamasına özen gösterdik çünkü bebeklerin vücut ısıları sıcak olduğu için kediler bu sıcaklığı sevip üstlerine yatabiliyorlarmış, Allah korusun elbette ama biz ebeveynlerin de her türlü önlemi sonuna kadar alması gerekiyor...
İlk 6 ay Miso için saltanat dönemiydi sonrasını ne siz sorun ne Miso cevaplasın :) Nil ellerini iyice kullanmaya başladığında Miso için cehennem gibi günler başladı, sağolsun o minik parmaklar kaz yolar gibi yoldu garibimin tüylerini. Miso da pek saftirik canım (ya da mazoşist artık bilemiycem) Nil onu ne kadar haşin yolduysa o kadar dibinden ayrılmadı. Ta ki bir gün Nil Miso'nun kuyruğunu çekene kadar, o gün yetti gari diyip Miso bir tırmık atıverdi Nil'e, ben müdahale bile edemeden çabucak oldu bitti herşey. O gün bugündür Nil Miso'ya artık nazik davranıyor, en azından onun bir oyuncak olmadığını anladı ;) Miso hala aynı iyi niyetini koruyor, tabii kuyruk acısına kadar :)
Bizim hikayemiz böyle... Şu ana kadar aralarındaki ilişkiyi çok şükür gayet iyi idare ettik. İnşallah Nil tamamen yürümeye başlayınca da bu böyle devam eder. Miso'dan korkum yok da Nil'e güvenemiyorum ben valla her an sağ gösterip sol vurabilir :) Tabii tüm bu yazdıklarımı okurken Miso'nun çok uysal bir kedi olduğunu da akıldan çıkarmamak gerek, her kedi bebeklere karşı böyle sevgi dolu mu oluyor onu bilmiyorum ama biz çok şanslıyız Miso gibi iyi kalpli bir kedimiz var. Tek kusuru sevgi arsızı olması ama biz de onu öyle kabul ettik zaten hangimiz dört dörtlüğüz ki ;)
Bu arada Bebeğim Herşey'in düzenlediği anket bugün sona eriyor. Şu ana kadar katılan ve bana oy atan herkese çok teşekkür ediyorum! Katılmayan varsa sizler de geç kalmış değilsiniz ;) Çekiliş kızımın doğum gününde yani 2 Ağustos'ta yapılacak, onun şansına ve sizler için katıldığım bu yarışmada bakalım sonuç ne olacak heyecanla bekliyorum ben!
Nil'in Miso'yu kucakladığı gibi ben de hepinizi sevgiyle kucaklıyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder