Bir site açılacaktı bana geldiklerinde. Fikir güzeldi.
Ben sadece herkesin futbol üzerine içerik üretebileceği, isteyen herkesin katılımcı olacağı bir platform geliştirme işini benimsemiştim. Günden güne azalan ve yazma sıklığı düşen blogların birbirlerini destekleyeceği bir platformu inşa etme fikri heyecanlandırdı.
Benimle çalışır mısın dedi.
Önce bir bakarız, yarım gün deneriz, olursa devam ederiz birlikte dedim. O dönem BirGün’deyim, Milliyet Taktik ve daha başka işlerde filan çalışıyordum. Hayatım Futbol’a arada yazıyor, Misli’ye her hafta sonu. Tam bu dönemde FourFourTwo’nun özel çıkardığı eke 8 sayfalık 6 takım analizi de yapınca sanırım “eee yeter be” çığlığı yükseldi. Parça parça on beş yere bölünmek zor geldi. Sabahları BirGün ofisi.. Öğleden sonra da Eminönü’nde Futbolburada ofisi.
Baktım ki çok ciddi bir emek var, küçümsenemeyecek bir sermaye yatırımı söz konusu. Tamam dedim..
Başladık!
Sitenin açılışı ve diğerlerini teşvik etmesi adına yazı konusunda iyi olduğunu düşündüğüm arkadaşlarımdan yardım istedim.
Sağolsunlar.. Uğur Meleke’den Ali Ece’ye.. Cem Dizdar’dan Banu Yelkovan’a.. Bağış Erten’in muhteşem CM Yazısı. Ali Murat Hamarat'ın(Arvo) hikayesi. Saymaya başlasam o kadar çok ki.. İtaatsiz’den(Erkan Şimşek) rrr’e(Erdem Aksakal).. Onur Erdem’den Hayatım Futbol ekibinin eksiksiz her üyesine. Kenan Başaran’dan Uğur Vardan’a.. Çağrı Develioğlu’ndan Barış Gerçeker’e.. Elif Durgun’a.. Nice güzel insan. Huzurlarınızda hepsine bir kez daha teşekkür ediyorum. Sadece iki insan “evet yazarım” deyip sonradan yazamadı ama onlar dahi farklı şekilde destek verdi. Dedim ki; Güzel insanlar.. Asla da unutmam “bana” yaptıkları bu güzel yardımı.
Çok da güzel başladı. Gezi Direnişi araya girince bir duraklama oldu ama o gün de bugün de bunun için üzülmedim. Taksim’den başka bir şeyi gözümüz görmüyordu ki o dönem hayatımın yine unutulmayacak anılarına sahne oldu.
Liglerle beraber yine devam etti.
Lakin araya bir tahmin edilemeyen haber kısmı girdi.
İşin devasa masraf kısmını oluşturan bu haber kısmıydı. 7/24 yüzde 90’ı kopy-paste haberleri girmesi için bir ekip oluşturuldu. Bu da aslında sitenin çehresini değiştirdi. En başta da “haber ve içerik” olarak belirtilmişti ama bu haliyle olacağını ben düşünememiştim. Bir yandan siteye gelen kitleyi her açıdan beslemek adına çok güzeldi ama diğer taraftan tahmin edilenden çok daha masraflı ve zordu.
Daha düşünemediğim çok şey gerçekleşti.
Bugün dile getirmenin çok da etik olmadığı sorunlar çıktı.
Nihayetinde FutbolBurada iki ana parçadan oluşuyordu. Makale ve Haber kısmı. Haber içeriği benden bağımsız çok daha kalabalık bir editör ekibinin işiydi. İçerik ve makale ise.. Uzunca süre tek başıma idare ettikten sonra “12 ay site bir getirisi olmasa bile devam edecek” sözü üzerine iki nitelikli arkadaşımı da içeriye dahil ettik. Üçüncü ayında kapanıyor haberi geldi.
Kapatacak olan insana da arkada bıraktığı devasa emek ve masraf nedeniyle bir şey diyemiyorum.
Olan biten tam olarak nedir bilmiyorum. Bildiğim şu: Site her ay bir önceki ayı katlayarak ilerliyordu. Girdilerin yüzde sekseni makale kısmına aitti. Elbette zaman zaman Avrupa Futbolu’na dair haberler de yaptım ama haber kısmı benden bağımsız bir ekibin işiydi.
Bir tık sitesi olarak düşünmedim. İstedim ki Elazığ-Torku Konya maçının taktiksel içeriği olsun. Anıl Demirci, Onur Özgen gibi ismi duyulmamış nice cevherleri insanlara tanıtsın. Umutation gibi analizler yazıp yollasın insanlar.
Yüzeysellikten, tivitır üzerinden iki satır haberi okutmak için uyandırılacak merakın getirdiği insanlar yerine dolu dolu yazılar, makaleler olsun.
Oldu da..
Ama yetmemiş olacak ki kapandı. Bir de bu çaba için eleştiriler geldi.
Emek Sömürüsü Klişesi
Ben bu işe başladığım günden bu yana sıklıkla övgü dolu güzel tepkiler aldım. Yalnız bazen “emek sömürüsü” olarak da algılandığına da şahit olduk. Bir bakıma görüntüde haklılar. Birileri yazacak, birileri kazanacak.. Bu ne kadar doğru?
Gerçekten yazan insan kazanmıyor mu ya da arkadaki kitlenin emeği yok mu? Adam bloğuna yazıyor devasa emek isteyen bir yazı. 50-60 kişi okuyor bu nitelikli yazıyı. Oysa sıklıkla bize düz metin şeklinde bir yazı geliyor. Bu yazının editörlüğünü yapıyoruz. Resimlerini koyuyoruz. Tamamen futbolseverlerden oluşan takipçilere bu yazıyı olabilecek en güzel şekilde sunuyoruz. Öyle oluyordu ki yazıyı yazandan yazı sunma eylemi içerisinde daha fazla emek harcadığımız oluyordu. Nihayetinde yazısını yazıp gönderen insana verilen bu emek değil midir ki? Bence karşılıklı bir çıkar olmasını başarmıştık. Tek taraflı kazançtan ziyade herkesin kazancı olduğu ama nihayetinde futbol üzerine en azından benim kriterlerime göre içerikli ve güzel haberlerin olduğu, futbolu daha çok yönlü bir şekilde yaşatan bir site olacaktı.
Erciyes-Elazığ maçına dair detaylı taktik analiz sunmak kötü mü? Yüzeysellikten boğulacak yorumlardan ziyade içerikli futbol analizlerinin yaşaması çok mu büyük çakallık? Her yazı yazanın ismiyle, cismiyle yer aldığı bir yerde neyin sömürüsü ki bu? Emek verip yazdığı yazıyı kitlesine ulaştıracak bir organizasyon içerisinde bulunduk..
Bir futbolsever olarak böyle bir organizasyonun yaşamamasının keyfi nedir?
Nihayetinde..
Ben ne yaptığımın farkında olarak gerçekleştirmeye çalıştığım fikir konusunda son derece rahatım. Lakin benimle beraber çalışması için ikna ettiğim arkadaşlarımın maruz kaldığı çeşitli sorunlardan dolayı kendimi sorumlu hissediyor, bu açıdan onlara karşı da biraz borçlu olduğumu kabul ediyorum. Bunca emeğin bir anda çöpe atılacak olması en başta kendi verdiğim emeği düşündüğümde fazlasıyla üzücü. Nihayetinde benim misyonum bir noktada sonlanacaktı ve fakat gelin görün ki o futbolburada yaşayacaktı ki ben “tamam lan güzel bir şey gerçekleştirdik” diyebilecektim. Olmadı. Belki başka birisi devam ettirebilir, en büyük beklentim bu. Lakin benim misyonum orada sonlandı. Okuyan, tanıtan, en çok da yazı yazan herkese çok çok teşekkürler..
FutbolBurada Sonrası..
En geç Ocak ayında dijital ortamda yayına girecek olan çok daha başka bir fikir üzerine çalışıyoruz. Sanırım bu sefer ne zaman açılıp kapanacağı üzerine karar verebileceğiz. O zamana kadar yapmaktan en çok keyif aldığım işi yapacağım: Blog yazarlığı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder