Buradaki tavrı inanılmaz güzel.
“Ben yaşamıştım onu iki yıl önce diyor” 99 trajesini hatırlatarak.. Orada üstün bir performans göstermesine rağmen “yenilen takımın kalecisi” olarak ayrılmak ne demektir en iyi ben bilirim diyerek Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu’nun sevinci yerine arkadaşının üzüntüsüne odaklanır, teselli eder.
Lahm’ın kitabını bir daha okurken çok daha başka detaylar ilgi çekiyor. Satır aralarında görüyorsunuz aslında pek çok güzel ayrıntıyı.
Lahm dönemin milli takım antrenörü Rudi Voller’e sürekli giydirir. Üstelik genç yaşında onu oynatmasına ve her maç sonrası takım kaybetse dahi “Sen çok iyiydin Lahm” diyerek pek çok övgüde bulunmasına dahi aldırmaz. Maç önü hazırlığı ve idmanların yetersizliğinden tutun da video ve rakip analizi olmadığına kadar.. Klinsmann da Lahm’ı sever, formayı sürekli verir ama ona da giydirir. Sürekli fitness antrenmanı yapıp taktik antrenmanı hiç yapmadığından bahseder..
Kahn’a gelince..
Bayern’de iken onunla beraber antrenman yapma şerefinden bahseder. Büyük titan der.. Ona duyulan saygıyı görürsünüz, çok başka bir şekilde anlatır. Bir detay da şöyle..
2004 Avrupa Şampiyonası Lahm’ın milli takımdaki ilk büyük turnuvasıdır. Almanya’nın ise gruplardan çıkamadığı, rezaletin yaşandığı.. İlk defa Oliver Kahn ona doğru gelir ve konuşmak ister. Kahn dönemin genç yeteneği Lahm’a gelip sadece şunu söyler:
“Senin suçun değildi.. Oldukça da iyi performans gösterdin”
Lahm der ki: Bu benim için o dönem teknik adamlardan aldığım pek çok övgüden çok daha önemlidir. Ve burada Kahn’ın o turnuva içerisinde ilk kez bu deneyimi yaşayan genç bir futbolcunun yaşayabileceği hayal kırıklığını düşünmesi, onu motive etmesi inanılmazdı..
Konuya hakim olmayanlar için şu özeti de geçmek gerekir: Effenberg, Kahn ve Ballack tarzı lider oyuncu tarzına ve sistemine karşı başkaldırmıştır Lahm. Görünen o ki Kahn'ı bunların dışında tutuyor. Aynı saygıyı kitabında başka bir insana duymadığını da görüyoruz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder