Bugün yolumuzun çok güzel yerlerden geçeceğini bilemeden uyandık, aşağıda fırında pişmekte olan harika çöreklerden de haberimiz yoktu. İsviçrelilerin pazar sabahı kahvaltılarında yaptıkları geleneksel bir ekmek aslında. Onların isimlendirmesiyle ZOPF. Dün yatılı misafirliğe gelen İsviçreli Rahel, sabah erkenden kalkıp yapmıştı. Başka türlü mayalı hamur işi nasıl yetişsin kahvaltıya. Kahvaltıda bayıla bayıla yenildi. Bilhassa eşim tarafından. Kulağa fısıldanan al bunun tarifini yaparsın gidince ısrarıyla tarifi alındı. Ancak dün akşam evde ki mayanın bozulmuş olduğu farkedilince elenen unla kalakalındı. İlk fırsatta yapılıp tarifle birlikte paylaşılacak. İncelikleri çokmuş, özel unu varmış, o yüzden bizim unlarla yapabilmenin garantisi yok. Ama deneyeceğiz ve paylaşacağız. Şimdilik soğuması için arka bahçeye çıkarılan çöreğin görüntüsüyle yetinelim.
Geçen gelişimizde Schengen vizemiz olmadığından Almanya tarafına geçememiş olmaktan dolayı içimizde kalmış demek ki, bugün yine Almanya tarafına geçtik. Ama bu sefer alışveriş etmek için değil, gezmek için...
Bu görüntülerle mest oldum ben... Uzun uzun yürüdük, yine güzel fotoğraflar çekebilmenin mutluluğu. Objektifin baktığı yer yön güzel...
Güneşli pırıl pırıl bir hava var. Köyümüzden 15-20 km gidiyor gitmiyoruz karşımızda Konstanz... Sokaklar, merkez cıvıl cıvıl, yürüyüş yapanlar ve illa ki bisiklete binen maaile burada...
Ben şu çocukların arkaya takıldığı mini karavan-bisiklet buluşunu çok sevdim. Bizim memlekette hiç yok bundan. Neden!!! Çünkü bisiklete binmiyoruz, binemiyoruz. Adamlar bisikletler için ayrıca yol yapmışlar, biz yürüyüş yolunu zor buluyoruz, arabalar kaldırımları bile işgal etmiş durumdayken nerede bisiklet yolu bulmak!!!
Biz hayıflana duralım, bizi sokak çalgıcıları karşılıyor. Bir nebze unutuyoruz derdimizi.
-Oooo, Pınar Hanımlarda burdaymış, wilkommen sie efenim wilkommen sie!
Yorgun bisikletçiler, güneşin altına uzanmış dinleniyorlar. Ne keyif ama!!!
Yürüyüşe devam, Bodensee gölü boyunca. Göl demeye dilim varmıyor, deniz güzelliğinde, koyu mavi bir renk, kıpır kıpır, tertemiz...Çıkarıyorum ayakkabılarımı ve göle inen merdivenlerden doğru suya dokunduruyorum ayaklarımı. Tekrar gelebilelim dileğiyle...
Burada yaşlanmak istiyorum birden...
Hadi eve dönme vakti diyor eşim. Yarın sabah İtalya'ya yolculuk var...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder