Ne zamandır Moskova ile ilgili olumlu/olumsuz duygularımı dökmek istiyordum... Aslında bu yazıyı çok uzun süre önce yazmıştım ama yayınlamak bugüne kısmet oldu. Seneye bu listeye yeniden bir göz atacağım, belki içlerinden bazı maddeleri çıkartıp, yerine yenilerini ekleyeceğim kimbilir :)
* Yıllar önce de geldim o zaman da aynısını hissetmiştim, şimdi de fikrim değişmedi, Moskova sadece Kızıl Meydan'dan ibaret olmayan, ondan daha fazlasını içinde barındıran çok etkileyici bir şehir. Ayrıca tarihlerine çok iyi sahip çıkmışlar, çok daha sonraları olsa bile bir çok müzeyi yeniden restore edip koruma altına almışlar, en ara sokakta bile bir şair veya yazara ait müze ev bulabiliyorsunuz, müze olmasa bile binanın üstünde orada kimin hangi yıllar arasında yaşadığına dair bir tabela görebiliyorsunuz. Şehirdeki tarihi yapıyı kocaman binalar & plazalar dikerek bozmamışlar, elbette ki iş merkezleri de var ama bunlar bizdeki kadar göze batmıyor, benzin istasyonlarını bile şehrin dışında tutmaya gayret etmişler, bu noktada onları çok takdir ediyorum.
* Havası çok ama çok soğuk. İstanbul'da eksi 1'de donarken burda -28'leri bile gördüm :( Kışları çok uzun ve sert geçiyor. Kar sevenler için problem yok ama benim gibi bahar bebeleri için durum vahim. Açıkçası burda gülümseyen insanların az olmasını ben bu soğuk hava koşullarına ve D vitamininden yoksun kalmalarına bağlıyorum...
* Moskova bana göre kesinlikle yazın gezilmesi gereken bir şehir çünkü en keyifli yanı yemyeşil parklarının olması. Bu kadar soğuk hava şartlarına karşın karın erimesi ve sıcaklıkların artmasıyla birlikte parklar birden yeşile bürünüyor, şehirden uzaklaşmadan doğanın içinde buluyorsunuz kendinizi... İster elinize sevdiğiniz bir kitabı alın, ister votkanızı :) Kimse kimseye ilişmiyor. Ayrıca parklarına çok iyi baktıklarını, her daim temiz tuttuklarını da söylemeliyim, şu ana kadar mangal yapanı görmedim doğrusu...
* Ben İstanbul'u trafiği en kötü şehirlerden biri zannederdim ama Moskova'nın da bizden aşağı kalır yanı yok! Burda araba almak daha ucuz olduğu için yollarda her türlü araba görmek mümkün. Şu ana kadar gördüğüm arabalara buradan göz atabilirsiniz... Moskova'da bizdeki gibi ticari taksi olayı yok, yolda duruyorsunuz ve bir araba (çoğunlukla bir jiguli) önünüzde duruyor pazarlık yapıp biniyorsunuz, biliyorum kulağa biraz tuhaf geliyor ama durum bu :) Yani arabası olan herkes taksi şoförlüğü yapabiliyor. Çok şükür benim gibi tek başına taksiye binmeye cesaret edemeyen yavrucaklar için gelişmiş bir metro hattı var, trafiğe takılmadan şehrin her noktasına kısa sürede gitmek mümkün oluyor.
* Moskovalılar genelde temiz insanlar, pis bir ayyaş olmadığı sürece yerlere çöp atana veya duvar dibine hacetini görenlere rastlamak mümkün değil amma velakin yerlere tükürmeye bayılıyorlar. Karşıdan gelen biri sizi umursamadan okkalı şekilde tükürebiliyor, aman ayağa denk gelmesin dikkat :)
* Erkekleri biraz kaba saba, diyelim ki bir yerden içeri gireceksiniz önünüzde bir Rus erkeği varsa asla centilmenlik yapıp size kapıyı tutmuyor, hatta bazen kapıyı öyle bir bırakıyor ki bam diye yüzünüze çarpması an meselesi oluyor! Ahhh ahhh şimdi daha iyi anlıyorum yavruşkaların neden bizim halis muhlis yiğidolarımıza vardığını ;)
* Hazır konu yavruşkalara gelmişken... Bunu daha önce de söylemiştim; burada güzel olduğu kadar normal ve hatta çirkin kadınlar da var. Yani durumu abartmaya gerek yok :) Ama şu bir gerçek ki bakımlılar ve kendilerine güvenleri tam. Burada çirkin kadın da görüyorum ama öyle bir havayla yürüyorlar ki ben bile içimden vay anasını diyorum hatundaki havaya bak! Ehh ben böyle düşünüyorsam varın beyleri siz düşünün :) Taş gibi fiziklerini homini gırtlak yememelerine borçlular yani öyle gelsin börekler gitsin çörekler durumu yok. Güzel makyaj yapıyorlar ve giydiklerini çok yakıştırıyorlar, tamam bu işi abartıp rüküşe kaçanlar da oluyor ama güzel ve kaliteli giyineni de bunun hakkını veriyor. Ayakkabı çanta uyumuna çok önem veriyorlar, mor ve çivit mavisi favori renkleri arasında ;) Hmmm bir de yaz ayları kıştan çok daha renkli geçiyor çünkü tüm yavruşkalar cabrio araba gibi yazın üstlerini açıyorlar :) Oohhh varsın püfür püfür sallansın cimcimeler kime ne Rus erkekleri içkiden zom oldukları için onları görmüyorlar bile ;)
* Üzgünüm beyler ama yavruşkalar sizden çok hemcinslerini incelemeye bayılıyorlar ;) Ne yalan söyliyim ben de onları çok inceliyorum, böyle melül melül bakışıp duruyoruz. Bir de çok süslü oldukları için mutlaka değişik birşey buluyorum, bir gün kirpiğinde swarovski taşlar olan bir yavruşka bile gördüm, gel de inceleme şimdi! He bir de burda kız arkadaşlar arasında elele tutuşma pek yaygın, bu konuda hala şüphelerim var ama dur bakalım ileriki yıllarda durumu daha iyi kavrarız.
* Yavruşkalar ile (tabii prensime dokunmadıkları sürece :P) çok şükür aram iyi ama babuşkalardan yani buranın yaşlı teyzelerinden çok çekiyorum! Çünkü çok asabiler, her an haşlamaya hazırlar. Metroda durduk yerde fırça kayan veya ineceği durak yaklaştığında tren henüz durmadığı halde sizi ittiren bir yaşlı ile karşılaşmak doğal. Neyseki dillerini iyi bilmiyorum da ne saydırıyorlarsa anlamıyorum, bazen de keşke bilseydim ben de altta kalmaz çeçeronluk yapardım diyorum, sonra da empati yap yavrum Noni hürmet et, zamanında neler görmüş neler yaşamışlar diyorum, kısacası buranın yaşlılarıyla ilgili bir duygu karmaşası yaşıyorum!
* En üzüldüğüm nokta dilenen veya kendi başının çaresine bakmak zorunda kalan çok sayıda yaşlının olması... Bu yaşlıların çoğu da kadın... Bizde darda olan bir yaşlı varsa mahalleli o yaşlıya sahip çıkıp ona bakar, en azından bir kap sıcak yemek verir. Ama burda çoğu yaşlı kendi dertleriyle baş başa bırakılmış durumda...
* Burada en alışamadığım şeylerden biri hizmet sektörünün çok kötü olması :( Müşteri memnun muymuş, bir şikayeti varmıymış umurlarında değil, bir restoranda tabağın kafanıza atılır gibi masaya konması sıradan bir hareket veya bir şikayetiniz mi oldu garsonun uzaktan size ne var neeee otur zıkkımlan işte bakışı atması gayet normal! Bir seminerde bu sert tutumun geçmişlerinden geldiğini, Komünizm döneminde işini gülümseyerek yapan birine iyi gözle bakılmadığını, bu tip satıcıların genelde kötü bir ürünü satmaya çalıştığı fikrinin yaygın olduğunu anlatmışlardı... Halbuki bizde öyle mi! Esnafımız bir yabancıya her zaman güleryüzle yaklaşır, kazıklama mantığı gütse bile bunu tatlı dille yapar çaktırmaz, çat pat İngilizcesiyle espri bile yapmaya kalkar, sattığı ürün neyse bunu allar pullar, hatta bazen çaylar şirketten bile der! Ahhh ahh ne diyim yurdum esnafını çok arıyorum!
* İngilizce yaygın bir dil değil. Bu yüzden çat pat bile olsa Rusça'yı sökmek en azından Kiril alfabesini çözmek gerekiyor yoksa yandı gülüm keten helva :) Metrolarda bazı duraklar sadece Kiril alfabesiyle yazıldığı için metronun içinde kaybolmanız ve bura nire babooo deme olasılığınız yüksek, işin kötüsü kimseye de adres soramıyor olmanız :) Benim en sıkıntı çektiğim nokta ise müzelerde veya sergilerde hiçbir İngilizce açıklamanın yer almaması... Yanınızda bir rehber yoksa hiçbir şey anlamadan tıpış tıpış çıkabiliyorsunuz. Aynı şekilde bazı restoranların menüsü de sadece Rusça olabiliyor.
* Keyif aldıkları şeyler bizden farklı... Mesela bir ellerinde kutu bira diğer ellerinde çiğbörek ile hem yürüyüp hem karınlarını doyuranlara rastlamak mümkün. Veya altgeçitlerde toplaşıp içki içen gençleri görmek sıradan... Ama biz bir kuru simit bile yesek bunu deniz manzarasına karşı yapmak isteriz. Biraz güneş çıksa cafeler iki masayı hemen dışarı atar, palmiye sobalar çıkar meydana... Ama burdaki çoğu restoran dört duvar arasında, kimisinin camı bile yok... Bu yüzden İstanbul'umun manzaralı tüm mekanlarını çok özlüyorum!
* Burda en sevdiğim şeylerden biri ise halkın sanata çok düşkün olması... Genç yaşlı herkes hafta sonu gelince tiyatro salonlarına akın ediyorlar. Şehirde sayısız opera, bale ve tiyatro oyunları aynı anda oynayabiliyor. Bizdeki gibi sanat ikinci plana atılmış değil... Bir de çocuklara çok küçük yaşlarda bu alışkanlık kazandırılıyor, okullar müzelere geziler düzenliyor ve çocuklara tarih bilgisi görsel olarak aktarılıyor.
* Hayvanlara karşı çok duyarlılar. Şu ana kadar bir köpeğe kötü davranan, tekmeleyen birini görmedim. Hatta görmek bir yana evsizlerin bile yanlarına köpek alıp beslediklerine şahit olmuşluğum var...
Moskova ile ilgili izlenimlerim aşağı yukarı böyle... Şu ana kadar çocuksuz bir çift olarak Moskova'yı gezdik dolaştık gözlemledik, bakalım bebişimiz dünyaya geldiğinde bu şehre dair izlenimlerimiz neler olacak... Hep birlikte göreceğiz ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder