En son 2009 yılında şu Bienal'e gidip, ortası yenip öylece bırakılmış sandığım bir ekmeğin aslında bir sanat eseri olduğunu gördükten sonra Bienallere tövbe etmiştim :P Ama birşeyler dürttü beni ve "Galata Özel Rum İlköğretim Okulu'na git ve 2. İstanbul Tasarım Bienali'ni gör!" dedi. Hay beni dürten şu iç sesime nokta nokta nokta :) Kimse kusura bakmasın ama bu sefer bir sergiye övgü dolu sözler dizemeyeceğim! Yeri geldiğinde 1800'lü yıllarda yapılmış bir portre bile ruhuma işleyip bana dokunabiliyor ama sanat adı altında yapılan ve adına tasarım denen şu tuhaf şeyler bana kesinlikle hitap etmiyor, o esere baktığımda sanatçı ile aramda kocaman bir duvar görüyorum ve o duvarı hiçbir şekilde aşamıyorum... Bienal'lerin bende yarattığı hissiyat ne yazık ki böyle koca bir boşluk oluyor. Belki de benim bakış açım yanlış, belki de bir anlam yüklemeden sadece sanat eseri oldukları için saygı duymalıyım, bilemiyorum... Benim adlandıramadığım bu eserlere siz baktığınızda belki bambaşka şeyler hissedeceksiniz ve benim yanıldığımı düşüneceksiniz, her türlü düşünceye saygı duyarak 2. İstanbul Tasarım Bienali ile sizleri baş başa bırakıyorum, karar sizin...
Ek Biç Kütüphanesi
Peki, Ya Güzellik / Consider Beauty
Natürmorttan Yaşayan Resimlere
Aşkın Resmini Beyan Etmek
Haritacı Manifestosu
Birdy 2214
Yeni Hayatta Kalmacılık
Fütürist Hikaye Anlatıcısı
Biyofotogalvanik Eylemci
Karar Verici
Nesne Koruyucu
Modern Mutfağı Hacklemek
Onarım Toplumu
Bu Şeker Dünyası Sınır Tanımıyor
Manifesto malzemeleri; şeker, gülsuyu, ahşap
Okuma Odası
Açık Manifesto
Kadıköy'den Bul, Kadıköy'de Buluştur!
Sadece Su Ekle
No.41 Spor Bilgisayarı
2014'ün bu son hafta sonunda hepinize keyifli ve mutlu bir hafta sonu tatili diliyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder