Moskova'da 13. ayımız bitti... Zaman ne çabuk geçiyor, taşınma, buraya alışma derken bir seneden fazla bir zaman geçmiş bile! Geriye kaldı 2 sene, tabii zaman ne gösterir bilinmez, belki önümüzdeki şu 2 sene olur 5 sene... Hapishane duvarına çentik atar gibi geri dönüş yolunu gözleyerek zaman geçirmek istemiyoruz, dolayısıyla burda geçirdiğimiz her anın tadını elimizden geldiğince çıkartmaya çalışıyoruz. Mesela bugünü ben Çilekli Mojito eşliğinde kutladım. Neyi mi kutladık? Saçım artık yandan toplanabilecek kadar uzadı (gerçi bu bir sürü firkete yardımıyla oldu ama yandan topladım mı evet topladım), işte size bugün mutlu olmam ve buna kadeh kadırmam için bir sebep, sanırım ben giderek Ruslara benziyorum hii hii на здоровья :)
Kabul ediyorum ben elbise kızıyım. Her ne kadar daha çok pantalon giyip kilomu kontrol altında tutmak istesem de elbiseler içinde kendimi çok daha mutlu ve kadınsı hissediyorum!
Elbisem; River Island'dan...
Memleketime ait özlediğim bir dolu şey var, mesela satıcı ile pazarlık yapabilme imkanı, burdakiler ne yazık ki bu konuda hiç esnek değiller...
Kelebekli yüzüğüm Eminönü'nden...
Rujum L'Étoile (no.108 rose cinema)
İşte benim Moskova'daki favori yerlerimden biri: Dom Knigi...
Burası, içine ne zaman girsem keşke Rusça'yı iyi biliyor olsaydım diye hayıflandığım devasa bir kitabevi... Özellikle Yeni Arbat üstündeki şubesi hem kitaplar hem kırtasiye malzemeleri açısından oldukça zengin... Bu arada şunu belirtmeliyim ki burada 7'den 70'e herkes kitap okuyor. Yolda yürürken, yürüyen merdivende inip çıkarken, metroda ayakta dururken geçirdikleri zamanlarda bile kitap okuyorlar, bu konuda onları çoook takdir ediyorum!
Ve bugünün bonusu... Canım anneme taş boyarken ilham vermesi için bir kitap arıyordum, Dom Knigi'de bunu buldum. Büyük boy taş ve kayaların çiçek buketlerine nasıl dönüştürüldüğü resimli olarak anlatılmış. Ben yakında taş boyamaya da bulaşırsam hiç şaşırmıycam hii hii ;)
Hepinize harika bir hafta sonu diliyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder