En güzel başlık bu olabilir evet, Kasım'da Yedigöller başkadır. Katlanıp biraz çilesine, uzun yoluna, gitmek görmek yaşamak gerek...
Birbirinden güzel 7 göl...
Nazlıgöl, Sazlıgöl, Seringöl, Deringöl, İncegöl, Kurugöl ve Büyükgöl...
Ve onların arasından, ormanın her yanında yürüyüşünüz boyunca size eşlik eden dereler, şelaleler...
Yapraklar artık sarı hali bırakıp kırmızıdan kahveye dönmek üzere... Kış öncesi yerlerini almışlar, beyaz karı bekliyorlar, üstlerini örtmelerini ve uykuya dalmayı böylece...
Ve üşümek,
Dağ evinde bizi karşılayan buzdan yatak...
Sokulup hepimiz aynı yatağa ısınmaya çalışmak, Kesik elektrikler, musluktan akan buz gibi su...
Evin alt katında yer alan ve üst kattaki yatak odasına hiçbir hayrı dokunmayan şömine...
Çilesi vardı evet ama güzelliği için başımız üstüne dedik...
Bu güzellikte çocuklarla birlikte geçen her anın kıymetini bilmeye çalışarak...
Toplanıp ahali şöminenin başına tabu oynadıkça, şömine ateşinde marsmellowları şöyle bir ısıtıp yuvarladıkça unutmak soğugu, bizi bekleyen buzdan yatakları, sabahı nasıl edeceğimizi:) keyfine varmak yemenin içmenin, mangalda sucuk ekmek yemenin, yılbaşı akşamı kıvamında bir akşam geçirmenin...
Sabah erkenden uyanıp kapıdan dışarı adımımızı attığımızda bizi karşılayan orman, göl, temiz hava, sessizliği bozan su ve kuş sesleri sadece...
Hayalimdi geçtiğimiz seneden beri içimde taşıdığım, gerçek oldu.
Kısmet seneye yazın yeniden gidip çadır kurmakta olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder