Huuu huuu kimse yok mu? 10 gün olmuş post yazmayalı, adaşım Sibel "herşey yolunda değil mi?" diye mail atmasa inanın bu sürenin farkında bile olmayacaktım! Silkelendim ve bir blogger olduğumu kendime hatırlattım, artık kambur bir blogger ama olsun siz beni her halimle bağrınıza basarsınız di mi :) Gündüzleri Nil kuzusunu eğlendirme, geceleri de Moskova'dan gelen eşyalarımızı yerleştirme derken iki büklüm bir tipe döndüm yemin ederim, korkarım benim yaşlılığım görüntü olarak Vasfiye Teyzeninki gibi olacak! Ne çektin sen be Nonim hee hee :)
Nil'im artık kabına sığmaz bir bebiş! 10 aylık oldu ortada bir emekleme yok ama o kadar hareketli ki poposunun yer görmesine tahammülü yok, hep biri onu böyle gezdirsin istiyor. Ben bir an önce yürüsün diye dualar ediyorum ama tecrübeli annelere göre esas eğlence yürüdükten sonra başlıyormuş, anlayacağınız ben her şekilde ayvayı yedim! Ne çektin sen be Nonim demiştim di mi ;)
Kızımın hareketli olmasının tek iyi tarafı kiloları kısa sürede yakmam oldu! Yerçekimine yenilmiş, kolları devamlı Nili taşımaktan pazı yapmış, kambur ama tığ gibi bir nine gelecekte prensimi bekliyor hee heee :)
Ne olursa olsun onun yüzündeki bir gülümseme için her şeye değer! Meleğime o kadar düşkün oldum ki ondan önceki mutluluklarımı inanın hatırlayamıyorum. Sabah uyandığında yüzümde oluşan büyük gülümsemeyi, ensesini öptüğümde aldığım hazzı, kokusunu içime çektiğimde duyduğum huzuru başka bir şeyde yaşamış olabilir miyim? Hiç sanmıyorum...
Yarın kısa bir İzmir kaçamağı yapıyoruz ama biliyorsunuz blogum 24 saat açık, bu ayın çekilişi de çok yakında sizlerle olacak, o zamana dek hoşçakalın!
p.s. Fotoğraftaki çantamı hatırladınız di mi? Bol vaktimin olduğu Moskova günlerimin birinde yapmıştım ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder