Karamsar değilim aslında, kendi çevremde yaptığım kamuoylamalarına göre neşeli bile sayılırım ilginç ama.. Arkadaşlarım ara ara kabuğuma çekilip yalnızlığı seçtiğimi de antiparantez yapmadan geçmiyorlar. Ne zaman içimi dökmem, içime dönmem gerekse hüzünlü yanım çıkıveriyor işte, o benim bir parçam, hüzünlü biriyim ben. Nasıl görünüyorum acaba dışarıdan hep bunalım ve karamsar mı diyorlar diye düşünmek yerine, bırak nasıl görünürse görünsün demek, başkaları ne düşünürse düşünsün banane yapamamak belki de hayatımda değişmesi gereken ilk ve en önemli şey. Tamam hepsi nasıl görünüyorum endişesi olmasa bile bir kısmı da sosyal sorumluluktan, beni okuyanlara, es kaza denk gelenlere pozitif yerine negatif yükleme yapmama adına, burada fotoğraflar neşeli yazılar biraz buruk olabiliyor, oyunculuk bana göre değil, kendimi iyi hissetmezken iyiymiş gibi yapamıyorum, düşünün işte bendeki halleri, karmaşayı... içinden çıkılmaz hale getiren de bu işin içinden çıkacak olanda ben.
Totalde birşeylere gebe bu durumlar öyle hissediyorum, boşuna bu kadar karmaşık değilim, dileğim hayırlı birşeylerle sonuçlanması, belkide hiç bir yere varmayacak sadece sıkıntı bilmiyorum. Nasıl bakıp, nasıl gördüğümüze bağlı. Şu ara ya bakmıyoruz ya da bakıp göremiyoruz.
Bu mod ne kadar sürer bilmiyorum ama dün akşam ip çantaları çıktı ortaya, gökkuşağı renklemesi yine favorimdi zigzag trabzan başladım, sanki örecek gibiyim bu sefer. Örüp örüp yastığa dönüştürmediklerimi ele alacağım mesela bugün. Birde mobilya boyamak için malzeme edinmem gerek, boya yapmak istiyorum.
Şu ara boş vakitlerimde blogda gerilere gidip eski yazılarımı okuyorum o kadar hoşuma gidiyor ki (kendini beğenme olarak algılanmasın ltf..) sonrasında içimden geçen "eminim bu sefer, artık yazmak istemiyorum, gerçekten istemiyorum" seslerine karşılık bir kıyamama olayı çıkıveriyor ortaya, hepsi verilmiş bir emek ve ben son noktayı koyamıyorum. Dileğim ruh halimin silkelenip kendine gelmesi, kah bunalım kah hayalci bir şekilde sürüp gitmesi.
Şu ara boş vakitlerimde blogda gerilere gidip eski yazılarımı okuyorum o kadar hoşuma gidiyor ki (kendini beğenme olarak algılanmasın ltf..) sonrasında içimden geçen "eminim bu sefer, artık yazmak istemiyorum, gerçekten istemiyorum" seslerine karşılık bir kıyamama olayı çıkıveriyor ortaya, hepsi verilmiş bir emek ve ben son noktayı koyamıyorum. Dileğim ruh halimin silkelenip kendine gelmesi, kah bunalım kah hayalci bir şekilde sürüp gitmesi.
Olmayacak hayaller peşinde yıpranmamak, bilinçaltında ne kadar korku, endişe varsa ortaya çıkıp, durup durup nüksetmemesini istiyorum. Sarılıyorum oğluşuma, elişine, ota, böceğe, resimlere..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder