Çok değil sadece geçtiğimiz hafta sonunda böyle incecik bir bluzle pozlar verdiğime inanamıyorum! O gün hava işte bu kadar sıcaktı. Bugün ise kelimenin tam anlamıyla dondum diyebilirim! Valizimde boşuna taşıdım diye hayıflandığım kar montuma nihayet sarınabilirim, İzmir'e veda etmeme sayılı günlerin kaldığı şu soğuk günlerde...
İzmir'in görmediğim birçok yeri olduğuna eminim, ama gördüklerim arasında ben en çok Bostanlı'yı sevdim. Burada her şey ayağınızın altında ve yürüme mesafesinde, parkı, pazarı, pastanesi, postanesi, vapuru, sahildeki yürüyüş parkuru... Hepsine yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Tek handikapı benim gibi boğazına düşkün olanlar için tehlikeli birçok alternatifin bulunması; kumru, kumpir, waffle ufff ben acıktım sanırım :P
Niloş İstanbul'da Gymboree'ye bayağı alışmış, buraya gelince anladım. Burada bunun eksikliğini hissedince, parklar da kesmeyince onu Elma Şekeri Çocuk Evi'ne yazdırdım. Hafta içi her gün 1 saat oyun grubuna katıldı, ben de yanında ona eşlik ettim :) Hem benim aklım onda kalmamış oldu, hem de o enerjisini güzel bir şekilde atmış oldu. Mesela dün müzik dersinde çok tonton bir müzik öğretmeni (Sayın Işıltan Uşaklıgil) akordeon çaldı ve bütün çocukları müthiş eğlendirdi. Bu bakımdan Elma Şekeri gerçekten çok isabetli bir seçim oldu. Buradan okul müdürü Özlem Sonay Binay'a sıcak ev sahipliğinden ötürü, Nil'le ilgilenen Hayriye Uçan Öğretmen'e de Nil'e göstermiş olduğu yakın ilgiden ötürü teşekkür ediyorum.
Sanırım en son 6 yaşındayken böyle bir poz vermiştim, Libya'da yaşadığımız günlerde gittiğimiz bir müzenin kırık heykelinin arkasına geçip aynen bu şekilde pişmiş kelle gibi sırıtmıştım :) Ne kadar büyüsek de içimizde küçük bir çocuk hep saklı duruyor sanırım!
İçinizdeki çocuğu kaybetmemeniz dileğiyle...
Bluz: Park Bravo (teşekkürler anneciğim!)
Pantalon & Kolye: Bostanlı'daki butiklerden
Çanta: Persunmall
Mekan: Bostanlı Açık Hava Müzesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder