28 Şubat 2014 Cuma

Nu - MAN O TO (Original Mix)



Devrimci ülkücü  ile yan yana geliyor, eylem arkadaşlığı yapıyor. Galatasaraylı formasının arkasına "Çarşı" amblemini koyuyor. Cemaate ait kanallar CHP yayınlarına öncelik tanıyor. TUSİAD başkanı ile Sendika başkanları ortak eylem planı içerisinde dahi oluyor. Zaman gazetesi BirGün haberi geçiyor sosyal medyadan.. Hakan Şükür dahi muhalif bir çizgi üzerinde yürüme gayretine giriyor, T24'e röportaj veriyor. Öyle ki AKP-Ordu beraberliği dahi en azından hayal edilmeye dahi başlandı.

Bir yıl önce birbirleri ile kanlı bıçaklı savaş halinde olan gruplar kol kola giriyor ya da AKP-Cemaat ilişkisinde olduğu gibi birbirlerini besleyip birbirlerinden güç alan yapılar kanlı bıçaklı oluyor. Dün X'i savunanlar bugün tam tersi. Ulusalcı Cemaatci ile çay içiyor, AKP ise Ordu'ya selam çakıyor.

Ömrü hayatımda izlemediğim Cemaat'in yayın organlarını ülke gündemini takip etmek için izler hale geldiğimi görünce şöyle bir durum: Lan n'oldu böyle?

Ortak düşman çatısı altında birbirlerine zıt ne kadar yapı varsa birleşmiş durumda. Her kesim için geçerli olduğunu söyleyebiliriz.

Daha ilginç bir ayrıntıdan bahsedeyim.

Yıllar yılı futbol ve siyaset arasındaki uzlaşmaz ilişki gündeme getirildi. Futbol romantikleri zaman zaman bir futbol takımı taraftarlığının siyasi içeriğinin de olabileceği üzerine fikir ürettiler. Buna karşı duran büyük bir kesim oldu. Bir yerde haklıydılar.. Nihayetinde sağcısı da solcusu da golü atınca sahiplenmek zorunda olduğun bir gerçek söz konusuydu. Her şey tabela içindi. Skora katkıda bulunan futbolcunun yeteneği olduğu sürece kabul göreceği bir ortamın belirleyicisi hiçbir zaman siyasi içerik olamazdı. Renklere olan bağlılığın politize edilmesi hele ki bizim memlekette mümkün değildi. İstanbul takımları olarak milyonlarca taraftarı olan kulüplerin siyasi bir renginin olmadığı sıklıkla belirtilir, Galatasaray-Fenerbahçe-Beşiktaş taraftarları arasında keskin bir siyasi çizginin, sınıf farkının olmadığı üzerine realist açıklamalar yapılırdı. Avrupa'da St.Pauli, Athletic Bilbao gibi istisnai örnekler olsa da genele vurduğunuzda sayısı çok çok azdı. Bizde ise hiç yoktu.

Bugün geldiğimiz noktaya bakar mısınız?

Fenerbahçeli siyasi nedenlerden dolayı Beşiktaşlı olabiliyor.Galatasaraylılar Ali İsmail Korkmaz tezahüratına katılıp "Fenerbahçe yıkılmaz" diyebiliyor. Düşünsel bazdan üretilen fikre göre rakiplere destek çıkılabildiği gibi kendi takımına karşı tavır dahi alınabiliyor. Lakin bir AKPli her ne şartta olursa olsun bu kimliği her koşulda taşıma gayreti içerisindeyken CHPliler ise her ne şartta olursa olsun AKP ile aynı safta yer tutmamaya gayret ediyor.

İçerdiği eylemlere göre değiştirilebilir ya da desteklenebilir olması gereken partilerin savunucuları bir futbol takımı tutarcasına bağlı kalırken futbol taraftarlığı siyasal içeriğe göre farklılaşabiliyor. Bugünlere "gol" diye bağıranların çok azı bir futbol maçı esnasında bunu dile getiriyor. Takım değiştirme boyutunda olmasa da "destek" konusunda taraftarlar aslında bir siyasi parti takipçisi kadar eylemlerini sorguluyor ve buna göre tavır geliştiriyor.

Bu aslında futbola gönül vermiş taraftarların yüceliğinden ziyade memleket siyasetinin bir futbol takım  taraftarlığına indirgendiğinin kısa özeti. Gazeteleri dahi bu şekilde ayırabiliriz. Sabah, Takvim, Türkiye v.s. X takımı tutuyor. Akit bu takımın kale arkası grubu. Efendim Zaman, Bugün v.s. başka bir takım v.s. Herkes kendi takımın lehine olan haberleri yapar, aleyhte ayrıntıları görmez v.s.

Özetlersek eğer siyasi parti savunucuları partilerini "futbol takımı" gibi "her koşulda" desteklerken futbol takımına gönül vermiş bireyler sahanın dışında ve hatta içerisindeki eylemleri sorgulayarak masaya yatırmaktan çekinmiyorlar.

Memlekette "normal" olan ne varsa alaşağı edildi. Soğuk ateşe koşuyor, sıcak buzdolabına girmeye çalışıyor. Masa artık kalem olmuş, sıra artık tahtaya dönüşmüş ve kurduğumuz cümlelerin anlamları döneme göre farklılaşıyor.Kelimeler, kendilerine başka anlam buluyorlar.

Hangi görüşten olduğuna bakılmaksızın hepimiz yaşam içeriğimizin tehdit altında olduğunu düşünerek bir yere bağlı kalma ve onu savunma zorunluluğu hissediyoruz. Hepimize kolay gelsin zira gerçekten çok zor bir dönemden geçiyoruz.  Akıl sağlığını tehdit eden bir çıkar savaşının doğurduğu futbol takımının taraftarlığından daha koyu bağlılığı yaratan kutuplaşmanın ortasındayız. Gerçek artık önemsiz, skor her şey.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder