23 Şubat 2014 Pazar

Foça





Geçtiğimiz hafta sonu Foça'daydık... Daha önceden hiç görmediğim Foça'yı nedense hep sessiz sakin bir sahil beldesi olarak hayal etmiştim ama kalabalık insan selini görünce gerçekten şaşkınlığımı gizleyemedim. Tamam o gün hava çok güzeldi, herkes belli ki kendini bir yerlere atmak istemişti ama burası kış vakti böyle ise yazın halini düşünemiyorum bile! Kalabalık sahil yerine kah ara bir sokakta kah kıyı şeridinde karşıma çıkan değişik renk ve şekildeki kapıları fotoğraflamayı tercih ettim ben. Kendimi kaybedip 500'den fazla fotoğraf çektiğim gezimizden pek hoşnut ayrıldım doğrusu. Tabii sonrasında bu kadar fotoğrafı elemek, içlerinden uygun olanları seçmek ve bunları eşleştirmek bayağı zamanımı aldı ;) Sadece bir kısmını paylaşabildiğim Foça karelerini umarım sizler de beğenirsiniz. Kapıları görünce bir tıklamak, denizi görünce balıklama atlamak, kedilerin miskin hallerine bakınca birazcık şekerleme yapmak isteyecek misiniz bakalım?






Bu sahil ilçesi Antik Çağ'da civar denizde yaşayan foklardan dolayı Phokaia adını almış, sözcük günümüze Foça olarak gelmiş... (kaynak: Vikipedi)






Antik çağda kentin doğusundaki tepeler üzerinden geçen surlar Athena Tapınağı'nın bulunduğu yarımadayı da kuşatıyormuş. Beş Kapılar yöresindeki yazıta göre Beş Kapılar Kalesi Sultan Süleyman'ın oğlu Sultan Mustafa'nın oduncusu Silahtar İskender Ağa tarafından 1538-1539 yıllarında onarılmış.






İki fotoğraf arasındaki farkı bulunuz ;)








Atımız olur da kovboy şapkamız olmaz mı :)








Bu yüzüğü İzmir'e gelmeden önce yapmıştım, en kibar kızlarımdan biridir kendileri ;)




Dolana ay dolana, dolana kız dolana :) Foça'da herkes ve herşey kendi çapında birşeyler dolamıştı !




Bu minnoşun kuyruğunu ağaca dolamasına ise bayıldım!






Burada pek belli olmuyor ama bu kediciğin gözleriyle kapı aynı renkti; mint yeşili!








Ana kız böyle uslu uslu poz vermemize sakın aldanmayın!


Niloşla ikimizin arka plan halleri aslında bu şekilde :)




Geçmişten günümüze kapılar...










Yaşlı dede hiç sesini çıkarmadan poz verdi, ben de ona bu centilmenliği için teşekkür ettim...










Arnavut kaldırımlarını arşınladık durduk ;)




Karşımıza çıkan kimi kapı tokmakları çok ilgi çekiciydi doğrusu...




Tık tık tık kimse yok mu huuu komşuuuu :)




Saksıda kaktüsler hatta taşlar arasında hayat bulmuş otlar bile ortamı güzelleştirmeye yetiyor öyle di mi?






Günün sürprizi ise tamamen tesadüfen çektiğim ve sonradan aralarındaki benzerliği farkettiğim bu kare oldu...


Zaman ayırıp fotoğraflarıma baktığınız için teşekkür ederim :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder