Müzmin sorgucum Kadir Sarıkaya, Lozan Antlaşması'nın neden ulusal facia olduğuna dair makalesini göndermiş. Cevap yazdım:
"Bir ölüm projesi olan Sevr"... Neyin (ya da kimin) ölümü? Osmanlı- Türk devletinin ölümü belki. Peki o devletin ölümü, bu topraklarda yaşayanlar için iyi bir şey mi, kötü bir şey mi? Aynı yıl ve aynı aylarda benzer bir antlaşmayla (Saint-Germain antlaşması, Sevres banliyösünden bir adım ötede) Avusturya-Macaristan devleti de öldürüldü. İyi mi oldu, kötü mü oldu? Bugün, o antlaşmayla yaratılan Avusturya Macaristan, Slovenya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya Türkiye’den daha mı iyi, daha mı kötü?
"Bir ölüm projesi olan Sevr"... Neyin (ya da kimin) ölümü? Osmanlı- Türk devletinin ölümü belki. Peki o devletin ölümü, bu topraklarda yaşayanlar için iyi bir şey mi, kötü bir şey mi? Aynı yıl ve aynı aylarda benzer bir antlaşmayla (Saint-Germain antlaşması, Sevres banliyösünden bir adım ötede) Avusturya-Macaristan devleti de öldürüldü. İyi mi oldu, kötü mü oldu? Bugün, o antlaşmayla yaratılan Avusturya Macaristan, Slovenya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya Türkiye’den daha mı iyi, daha mı kötü?
1923’te eli kalem tutan Türklerin hayattaki tek şansı devlete kapılanmaktı. Bugün hala aynı yerde miyiz? Aynı reflekslerle mi çalışıyoruz? Neden bu devlet sevgisi?
1945-59’da Almanya’ya empoze edilen şartlarla Sevr’i kıyaslamayı dene bir ara. Almanya’yı da böldüler, dörtlü müttefik kontrolüne soktular, devlet adamlarını yargılayıp, idam ettiler. İyi mi oldu? Kötü mü oldu?
“Naziler kötüydü, hak ettiler, İ-T erbabı vatansever yurt evlatlarıydı” demeyeceğinden, eminim.
Mamafih ama tezin doğru. Sevr bir tehdit belgesiydi, uygulanmasına imkan yoktu, bile bile imzalattılar. Sanırım Lozan pazarlığında bir ilk hamleydi, ölümü gösterip, sıtmaya razı ettiler. Eyvallah. Asıl hedeflerinin ta baştan Lozan olduğunu sanıyorum. Belki 1919-20’de bir ara öfkeye kapıldılar, abartılı hedeflerin peşine düştüler. Ama doğrusunu istersen, pek sanmıyorum. Bence gayet soğukkanlı oynadılar ve istediklerini elde ettiler.
“Lozan’daki akılalmaz kayıplar ve korkunç tavizler”den, dem vurmuşsun. Var mıydı başka şansı? Kıytırık Yunanistan’ı, ikmal üslerinden bin km ötede, yabancı ve düşman topraklarda yenmeyi “yedi düvele karşı şanlı zafer” zannedecek kadar saf mısın? Dünya harbinde hezimete uğramışsın, yok olmanın eşiğine gelmişsin, yıllık varidatanın on misli savaş borcu altına girmişsin, taviz vermeyip ne halt yiyeceksin? İngiltere’ye savaş mı açacaksın?
Lozan’ın dişe gelir sonuçları nedir, sana söyleyeyim.
1- Türkiye’nin Almanya’ya borçları silindi. Batı ülkelerine ve açık piyasaya borçları da gayet mülayim bir ödeme takvimine bağlandı. Tarihte bu ülkeye yapılan en büyük kıyaklardan biridir.
2- Türkiye kendisine hiçbir ekonomik ve stratejik faydası olmayan Arabistan yükünden kurtuldu. Anlaşılan İ-T yönetimi daha 1914’te veya en geç 1917’de kendi rızasıyla o noktaya gelmişti, Türkiye’de devlet işlerine vakıf olan kimsenin Arabistan’ın kaybından dolayı üzüldüğüne rastlamadım.
Irak, Suriye ve Arabistan’ın galip devletlere bir faydası olsaydı, işgalden 10 ila 20 yıl sonra bırakıp giderler miydi sanıyorsun?
3- Nüfus ağırlığı Rum olduğu halde, İzmir şehri ve Doğu Trakya, stratejik gerekçelerle (İzmir, Ege’nin ihraç limanı olduğu için, Trakya İstanbul’un savunma mevzii olduğu için) Türkiye’ye bırakıldı. Teşekkür ettik mi?
4- Ermeni konusu kapatıldı, Ermeni vilayetlerinde yaratılmış olan de facto durum, de jure tescil edildi.
5- Wilson Prensipleri çerçevesinde her ulusa bir devlet ilkesi kabul edildiği halde, Kürt illerinin büyük çoğunluğunun Türkiye’de kalması kabul edildi. Bunların her biri TC açısından büyük kazanımlardır. Adamların himmetiyle kuruldu burası.
Ve lakin, Lozan’da attıkları en büyük kazık gözden kaçtı ve kaçmaya devam ediyor. Türkiye’nin, ekonomisinin kaldıramayacağı büyüklükte bir ordu beslemesine –nazlana nazlana- razı oldular. Böylece yeni devletin ebediyen Batı’ya göbek bağıyla bağlı kalmasını garantilediler. Lozan’ın üstünden on yıl geçmeden, TC, askeri yardım için İngiltere’nin kapısına dayandı; 1946’da ordusunu donatıp, besleyebilmek için ABD’ye teslim oldu. Üstelik kendi ayağına bağladığı bu prangayı, Lozan’da sanki zafer kazanmışçasına elde etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder