Modern tarihte Türkiye’de üç (ya da meşrebine göre, üçbuçuk) askeri darbe oldu diye genel bir kabul var son zamanlarda. Ben perspektifimizi biraz daha geniş tutalım derim.
- Nizami ordunun kurulmasından sonraki ilk askeri darbe 1876’dadır. Serasker Hüseyin Avni Paşa ile donanma komutanı Kayserili Ahmet Paşaların askeri cuntası, Mithat Paşa önderliğindeki sivil-bürokratik darbeci ekiple birleşip sultan Abdülaziz’i devirir. Başbakan Rüşti Paşa bir süre tereddüt ettikten sonra darbecilere katılıp makamını korur.
- 1908’de Selanik’teki küçük rütbeli subaylar gizli örgüt kurup isyan çıkartır. Hükümeti istifaya ve padişahı anayasa ilanına zorlarlar. Anayasanın ilanı memlekette heyecanla karşılanırsa da, üç dört yıllık bir kaos ve kararsızlık döneminden sonra anayasa fiilen rafa kaldırılır.
- (1909’u saymıyoruz, bilfiil iktidarı elde tutan askeri kadronun bir karşı-ayaklanma girişimini bastırmasıdır.) 1912’de “Halaskâr Zabitan” adıyla örgütlenen bir ihtilal örgütü bir muhtıra ile Sait Paşa hükümetini istifaya zorlar. İttihat ve Terakki kadrosu iktidardan düşer.
- 1913’te Enver Bey önderliğinde bir askeri çete Babıali’yi basıp Harbiye Nazırını öldürür, başbakanı silah zoruyla istifaya zorlar. Ordu üst kademesinden bazı generallerle ittifak ederek hükümeti kurarlar.
- 1919’da, yasaklanmış İttihat ve Terakki’nin önde gelenleri Sivas’ta bir ihtilal kongresi toplar. Mustafa Kemal ve Karabekir Paşalar başta olmak üzere ordu üst kademesiyle anlaşıp hükümete isyan ederler. Anadolu’da hükümete bağlı kalan vali ve memurlar görevden alınarak fiili yönetim kurulur. Başbakan Damat Ferid istifaya zorlanır. Ancak onun yerine gelen “ortacı” hükümet isyancı kadroyu tatmin etmez. 23 Nisan 1920’de Ankara’da bir karşı-hükümet kurarlar.
1919 darbesi önderinin daha sonra kurduğu rejimde başlıca kaygısının karşı-darbeleri önlemek olduğunu ve bu yönde bir hayli de başarı kazandığını söylesek, acaba Tek Parti dönemine taze bir bakış açısı getirmiş olur muyuz sizce? Sonuçta, Türkiye gibi memlekette, kırk sene boyu darbeleri önlemişler mi? Önlemişler.
Hem biraz daha geri git bak, II. Abdülhamid rejiminin başlıca kaygısı da 1876 usulü bir darbenin tekrarını önlemek değil miydi? Darbeyle geldi, kendisini iktidara taşıyan darbeci kadroyu hızla tasfiye etti, sonra 33 sene her an gene darbe yapabilirler korkusuyla yaşadı, boğucu bir baskı rejimi kurdu.
“Oyunu kuralına göre oynamak” ahlakının yerleşik olmadığı bir ülkede, askeri darbeyi istisna değil kural olarak görmek lazım belki de. Şu veya bu devirde, 30-40 sene darbesiz nasıl götürebilmişler diye sormak daha yerinde olmaz mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder