Adam amiral olmuş. Deniz Kuvvetleri Komutanı olmuş. Kişiliğiyle, vakarıyla çoluk çocuğa örnek olması gereken bir mevkie getirilmiş.
Bilmemkaç bin sayfalık günceleri gazetede yayımlanıyor. Bir sürü rezilliği açığa çıkıyor. Adam kopya çekerken yakalanan ortaokul çocuğu gibi hepsini inkâr ediyor. İnkâr etmekle kalmayıp, yalan ve iftira davası açıyor. “Hayatta günce tutmadım” diye yalan söylüyor; oysa birkaç sene önce yazdığı makalede genç subaylara günce tutmalarını tavsiye etmiş. Güncenin kendisine ait olduğu tartışma götürmeyecek kanıtlarla kanıtlanıyor. Adam harakiri mi yapıyor? Çocuklarından özür mü diliyor? Yüzüne kül sürüp Tibet’te bir manastıra mı kapanıyor? Hayır, hiç biri. “Kahraman Türk ordusu, onur, şeref, vatan, zart, zurt” diye ötmeye devam ediyor.
Yüzsüzlük, bunlarda bir hayat tarzı haline gelmiş.
Başka ülkelerin hukukunu o kadar iyi bilmiyorum, ama Amerika’da bu adamın işlediği suçaperjury adı verilir. Bu mevkideki birinin perjury suçu vahim suç sayılır. Federal mahkemede 20 ila 25 yıl verirler sanırım, bizdekinin aksine hepsini yatırırlar da.
İşlediği öteki suçlar cabası.
*
Yüzsüzlük, bir insanın başına gelebilecek en kötü karakter deformasyonlarından biridir. Ben bu adamların doğuştan yüzsüz olduğuna inanmıyorum. Kendilerine, kurumsal olarak, yüzsüzlük imkânı bahşedildi. Denetimsiz güç verildi. Mensup olduğunuz kurum ve vatanın çıkarı mevzubahis olduğunda her türlü yalanı yüzünüz kızarmadan söyleyebilirsiniz dendi. Bile bile ve göstere göstere yalan konuşmayı öğrendiler. Yalanlarını yemeyenlerin potansiyel hain ve düşman olduğuna inandılar. Yalan konuşmayı, bir yerden sonra, profesyonel görev olarak algılamaya başladılar. O görevi yerine getiremeyecek kadar onur ve vicdan sahibi olan herkesi düşük rütbedeyken ayıkladılar. Geriye sadece en yüzsüzlerini, ar duygusundan en yoksun olanları bıraktılar. Sadakatin ölçüsü yalana sorgusuz boyun eğmekse eğer, yalan konuşmayan adam hainle sadığı nasıl ayırt edecek?
Yüzsüzlüğü tescilli amirale sahip çıkan adamların başka hangi sözüne güvenebilirsin? Hangi masumluk iddiasını ciddiye alabilirsin?
*
Balyoz davasında benim de adım geçti. Mahkeme belgelerine göre, suikaste uğraması planlanan 20 küsur kişilik listede (Hrant Dink, Etyen Mahcupyan ve Mesrob Sırpazan ile birlikte) benim adım da vardı. Proje için assubay görevlendirmişler, yerinde keşif yapmışlar, adıyla sanıyla dosyada mevcut. Bu olay yüzünden 2008’de Selçuk Emniyeti ile jandarma bölüğü paniklere kapıldı, haftalarca etrafımda silahlı adamlardan bir hale ile dolaştım. Gerçekten inandım mı? Emin değilim. Nasıl bir tezgâhtı bilmiyorum. Bilmeden kimin oyununda piyon oldum, kestiremiyorum. Umursadığım da söylenemez.
Ama şunu biliyorum. Bunca senedir devlet hiyerarşisinin her kademesinde, beni güle oynaya öldürecek, bundan ötürü manevi tatmin ve haklılık duygusu yaşayacak olan yüzlerce köpeğe rast geldim. Polisinden vergi memuruna, kaymakamından tapu müdürüne, albayından daire başkanına kadar hepsi, o kan dondurucu nefreti saklamaya gerek duymayacak kadar gücünden ve makamından emindi. Arkalarına malum portreyi almış, onun verdiği dokunulmazlık halesine bürünmüş, alçaklığı hak ve görev bilen bir arsızlık mertebesine ulaşmışlardı.
O arsızlık zinciri nereye kadar uzanır bilmiyorum. Üst kademeleri yeterince tanımıyorum. Ama gazetelerde gördüğüm resimler bana çok tanıdık geliyor. Arsızlıklarını tanıyorum. Yalancılıklarını tanıyorum. Nefretlerini tanıyorum. Alt kademedekiler korkaktır, cinayeti hayal eder ama işleyemez. Üsttekilerin çekineceğini hiç sanmıyorum.
*
Balyoz davasıyla başka bir ilgim daha var, itiraf edeyim. Orgeneralin damadı olan Dani Rodrik benim liseden sınıf arkadaşımdı. Aklına ve vicdanına güveneceğim bir insandır. Eşi olan paşanın kızını da, şahsen değil ama dolaylı olarak tanırım. Aklı başında biri olduğu şüphesiz.
Babalarına canhıraş bir şekilde sahip çıkmalarında, duygusal nedenler sanırım akıl ve vicdandan daha öne çıkmış olmalı.
*
Nihayet şunu da söyleyeyim, içimde kalmasın. Hrant Dink cinayetinde emirleri vermiş olan veya olabilecek general rütbelilerin – biri hariç – hepsinin şu anda hapiste olduğunu ve muhtemelen yaşamını hapiste tamamlayacağını görüyorum. Bundan ötürü sevinçliyim. Çeşitli yönleriyle eleştirdiğim Tayyip Erdoğan hükümetinin, bu konudaki basiretli ve kararlı tavrından ötürü övgüyü hak ettiğini düşünüyorum.
Suçları açıkça yüzlerine karşı okunabilseydi adalet açısından daha iyi olurdu şüphesiz. Ama eğer durum bunu gerektiriyor idiyse, buna da razı olmak lazım.
Yasin Hayal vesairenin salınacak olması da küçük düşünenler dışında kimseyi üzmez bence. Piyonlardan kime ne?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder