Filmlere konu olan dabbetül arz Kuran’da Neml suresi 27:82'de geçiyor, وَإِذَا وَقَعَ الْقَوْلُ عَلَيْهِمْ أَخْرَجْنَا لَهُمْ دَابَّةً مِّنَ الْأَرْضِ تُكَلِّمُهُمْ أَنَّ النَّاسَ كَانُوا بِآيَاتِنَا لَا يُوقِنُونَ . Benim anladığım: “Söz vuku bulduğunda (kıyamet günü geldiğinde?) yerden bir dabbe çıkardık, onlara ayetlerimize inanmamalarını söyleyecek.” Diyanet İşleri “bir çeşit hayvan” veya “canlı bir yaratık” demiş. Gölpınarlı “bir mahluk”, Edip Yüksel “topraktan mamul bir yaratık”, Yaşar Nuri “debelenir gibi yürüyen bir hayvan”. Elmalılı ve Ali Bulaç çevirmeye kalkışmamış, dabbe diye bırakmışlar. İngilizce tercihler beast, creature veya monster. Biri de insect diye yorumlamış, ama sanırım bu marjinal.
Hadislerde de geçiyor. Hz. Muhammed’e atfedilen bir ifadeye göre kıyametin on belirtisinden biri yer dabbesinin belirmesi imiş. Birkaç ayrı kaynakta tekrarlanan bir başka hadise göre, mahlukun her bir eklemi 12 arşın boyunda olacakmış; Süleyman’ın yüzüğünü ve Musa’nın asasını taşıyacak ve bunlarla insanların yüzünü damgalayacakmış; müminlerin yüzünde ak damga, kâfirlerin yüzünde kara damga olacak, böylece çarşıda alışveriş eden herkes birbirinin yüzüne bakıp ne olduğunu anlayacakmış. Bunu da Rasulallah söylemiş. Diyorlar.
Yukarıdaki bilgilerden hareketle bazı İslam alimleri mahlukun 60 arşın boyunda olduğunu hesaplamışlar. Bu da Tacül Arus adlı büyük sözlükte yazılı. Bir arşın metreden biraz eksik olduğuna göre, hayvanın aşağı yukarı 12 ila 15 katlı bir apartman boyunda olduğunu hesaplayabiliyoruz. Süleyman'ın yüzüğü kaç numaraydı ve King Kong insanların yüzüne nasıl damga vurur gibi konulara burada girmeyeceğiz.
*
Eski kitaplara bakalım.
Yeni Ahit’in Kehanet(Revelation) kitabına göre kıyametten önce bir değil iki canavar zuhur ediyor.[1]İlki denizden çıkıyor; yedi başlı ve on boynuzlu bir mahluk, parsa benziyor ama ayakları ayı ayağı, ağzı aslan ağzı gibi. Tanrıya ve gökteki kutsallara küfretmek için ağzını açacak. Kutsallarla savaşıp onları yenmesine izin verilecek. İkinci canavar yerden (topraktan) çıkıyor. Koç gibi iki boynuzu var, insanları birinci canavara secde etmeye zorluyor, büyük mucizeler (ayetler, işaretler) sergiliyor, bu mucizeler sayesinde insanları doğru yoldan saptırıyor. Yeryüzünde yaşayan herkesin alnına veya sağ eline bir işaret bastırıyor, öyle ki bu simgeyi taşımayan kimse ne bir şey satın alabiliyor, ne bir şey satabiliyor.
Damga ve çarşı-pazar temaları tanıdık. 13:2’de anılan ayıya da mim koyuyoruz.
Daha geriye gidelim. Yahudi Kutsal Kitabına dahil edilen Danyal Peygamber kitabı, Bab 7.[2]Danyal’in vizyonunda karşımıza kıyamet alametlerinden bu kez iki değil dört yaratık (חְיוָה hîvah, yani hayvan) çıkıyor. İlki aslana, ikincisi ayıya, üçüncüsü parsa benziyor. Dördüncüsü hiçbir şeye benzemiyor, on boynuzu var ve en korkunç olanı o. İnsan ağzı gibi ağzı, ateşten bir tahtı var ve müthiş şeyler (kehanetler? ayetler?) konuşuyor.
Danyal 7:5’te ikinci mahluk için le-dob לדב “ayı gibi” demiş. Zannederim kış uykusuna yatması ve uyanması kastedilmiş. Ortaoğu halkları için ayı egzotik bir hayvan. En yakın habitatı Anadolu, Yukarı Mezopotamya ve İran'ın dağları. Özellikle kışın uyuması sıcak iklim insanları için ilgi çekici olmalı.
*
İbranice dob ayı, dişisi dubba. Yahudi Aramicesinde ayı dubbâ, klasik Süryanicede debbâ. Şimdi Midyatta konuştukları Turoyo lehçesinde dêbo, geçen gün değindiğim Pervari’nin Mlahso lehçesinde debo, ayı. Kürtçe dıbbo da ayı imiş, Süryanice veya ona benzer bir kaynaktan alıntı olmalı.[3]
Ayının Arapçası da dubbدُبّ. Buna karşılık dâbbe’nin دابّة Arapça sözlüklerde açıklaması yok. Kıyametten, mahluktan, altmış arşından, Süleyman’ın mühründen, Musa’nın asasından bahsetmişler, ama filolojik malumat hak getire. Bir tanesi bile değinmemiş ayı meselesine.
Telsiz telefon oyununu anımsatıyor biraz. Biri birine anlatmış, o da birine anlatmış, o da birine anlatmış. Geriye başı sonunu tutmayan bir Arapça düşük cümle kalmış. Arzdan dabbe çıkardık, ki konuşacak, ayetlerimiz, ama kesin değil, onlar, ehem…
Tiryakisi için not
Ayrı bir konu, lafı açılmışken değinelim. Yeni Ahit’in Kehanet kitabındaki mahluklar için thêrionθήριον demiş. Esasen ejderha demek, yani dragon dedikleri efsanevi sürüngen, ya da büyük yılan. Thêriakê θηριακή eski Yunan tıbbında yılan zehiri, ayrıca Pontos kralı Mithridates’in çeşitli zehirleri karıştırarak elde ettiği panzehirin adı.
Arap ve Acem tıbbına tîryâkتيرياقaynen bu şekilde geçmiş, hem zehir hem panzehir olan madde. Divan şiirinde afyon için kullanılan bir ıstılahtır. Tiryâkîde afyon bağımlısı demek.
Bir şey hem yılan hem ayı nasıl oluyor, onu bilmem, bana sormayın.
[1]Vahiy/Kehanet Kitabı Bab 13. Bkz. http://incil.info/kitap/Vahiy/13
[2] http://incil.info/kitap/Daniel/7 . Danyal kitabı modern akademik görüşe göre takriben MÖ 165 dolayında kaleme alınmış ve Milattan sonraki ilk yüzyılda Kutsal Kitap derlemesine dahil edilmiştir. Kuran’ın Yaratılış (Genesis) dışında Danyal kitabına sıklıkla göndermede bulunması, yazarın Yahudi kutsal metinlerinden sadece bu ikisiyle – yüzeysel de olsa – tanışıklığı olduğunu düşündürür.
[3] Alexander Militarev / Leonid Kogan: Semitic Etymological Dictionary. Vol. II: Animal Names, Ugarit Verlag 2005. Her zamanki sözlüklerim elimin altında değil, bundan baktım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder