3 Ocak 2013 Perşembe

Oku!


1985’te Amerika’dan Türkiye’ye döndüğümde, binbir emekle toplayıp gözüm gibi baktığım kitap koleksiyonumu bırakıp geldim. Bin küsur kitabım vardı. Birkaç yıl sonra bir daha New York’a uğradığımda bir tek Aristo’nun toplu eserleri ile Eflatun’un Diyaloglarının Jowett çevirisini çantama attım; gerisini eski eşime hibe ettim. Kim taşıyacak? Nereye sığacak?

Yeniden birikti. 1991’de hepsini kolileyip bir süre için Kuzguncuk’ta metruk bir eve bırakmam gerekti. Altı ay sonra döndüğümde birkaç yırtık fasikülden başka bir şey bulamadım. Yeller eser! Gene sıfırdan başladım.

Yeniden birikti. 2008’de evden taşınırken lüzumsuzlardan gene bir on onbeş koli sağa sola dağıttık. Bir kısmı eski evimde kaldı, kızımın odasında duruyor. Güzellerinden birkaçyüz tanesini de otelin kütüphanesine kaldırdım. Bugün saydım; gene de birikmiş evimde ikibin küsur kitap. Bir kısmını Matematiğe yaptığımız yeni kütüphaneye hibe edeceğim. Ama tereddütte kaldım. Yaramazları versem olmaz; yararları versem ben ne halt yiyeceğim burada?

*
Millet ikide bir soruyor, “hocam falan konuda ne kitap okuyalım” diye. Bu vesileyle ona baktım biraz. Öyle bir liste yapmak zor, ama son yirmi yılda benim okuyup da “vay be iyiydi” dediklerimi listeleyebilirim sanırım. 1991 öncesini hatırlamam zor, çünkü elimin altında değiller. Roman türünden okuduklarımın çoğunu da okuduktan sonra ona buna vermişim; onlardan da unuttuklarım çoktur herhalde. Gençliğinde okuyup hatmetmiş olman gereken klasiklere de pek girmedim.

Evde İngilizceden çok Türkçe kitap var. Yeni çıkanlardan 150-200 kitap alıyorum her sene. Ama yirmi yılda aklında kalan kaç tane Türkçe kitap var desen, vallahi yirmi tane ancak sayabiliyorum. Oda dolusu yakın tarih ve Osmanlı tarihi var mesela. Referans değeri olanları bir yana bırak, okuyup da “ufkum açıldı, gözümden perdeler düştü” diyebileceğim bir tane bulamadım. Moral bozucu bir şey.

O yüzden listemin yüzde sekseni İngilizce olacak maalesef. İngilizce bilmiyorsanız üzgünüm, yapacak bir şey yok. “Niye bilmiyorum” diye kendinize sorun isterseniz.     

*
Başvuru kitaplarıma girmedim; yoksa bana değme romandan daha fazla heyecan veren sözlüklerim ve kaynak kitaplarım var. Yaşamımın yarıdan fazlası onlarla geçiyor. Burada saydıklarım, gece yatakta yahut yolculukta okumaktan zevk aldıklarım.Hepsinde bir şekilde deha kıvılcımı vardır. O kıvılcım yoksa, bilgi kaynağı olarak ilginç ya da önemli de olsa burada değinmedim.


DÜNYA TARİHİ
1.    Edward Gibbon, Decline and Fall of the Roman Empire, 1786. İngiliz dilinin gelmiş geçmiş en büyük şaheseridir. Ahlaki-siyasi bilgelik, olgusal titizlik ve anlatım ihtişamı sahalarında rakipsizdir. Çeviriden okumak yazık. 2700 sayfa.
2.    Charles Mackay, Extraordinary Popular Delusions and the Madness of Crowds, 1852. Tarih boyunca büyük kitlesel isteri krizleri ve kamusal aklın çöktüğü anlar. South Sea Bubble, lale çılgınlığı, cadı avı, haçlı seferleri, modern peygamberler vs.
3.    Adam Zamoyski, Holy Madness: Romantics, Patriots and Revolutionaries 1776-1871, 1999. 19. yy’da dinin bıraktığı boşlukta palazlanan devrimci-seküler Ulus dinine dair, çarpıcı bir ufuk turu.
4.    Tom Holland, Rubicon. Bundan önce mutlaka Titus Livius, veya Roma Cumhuriyetine dair klasik tipte bir kitap okumuş olmak lazım. Holland “resmi tarihin” altındaki siyasi gerçekliği büyük ustalıkla deşiyor.
5.    Jared Diamond, Collapse: How Societies Choose to Fail or Survive, 2005. Hiç umulmadık bir bakış açısından dünya tarihi. Çöken toplumlar neden ve nasıl çöktü? Aynı yazardan Guns, Germs and Steel. Uygarlıklar neden gelişir? Neden Kolomb Amerikayı fethetti de Aztekler Avrupayı fethetmedi?
6.    Mark Mazower, Salonica: City of Ghosts. Türkçesi de var. Son derece insancıl, derinlemesine bir kent tarihi. Milliyetçiliğin zararlarına dair bir klasik. Aynı yazardan The Balkans: A Short History, 2000. Kısa, öz, doğru perspektif.
7.    Anna Funder, Stasiland: Stories from Behind the Berlin Wall, 2002. Sosyalist Doğu Almanya’dan insan hikâyeleri. Ürpertici.  
8.    Felipe Fernandez-Armesto, Millennium, 1995. MS 1000 yılında dünyanın tarihçesi. Biraz verbose, ama anormal çok şey öğreniyor insan. Aynı yazardan, Truth: A History, 1997. Sıradışı bir bakış açısından felsefe tarihi. İyi.
9.    Bernard Lewis, The Muslim Discovery of the West. İslam dünyasının Batı ile başa çıkamayarak batağa saplanmasının hikâyesi. Lewis Şarkçı/İslamcı/Üçüncü Dünyacı klişelerin acımasız avcısıdır. Tüm kitapları okumaya değer. What Went Wrong, 2002, yukarıdakinin biraz basitleştirilmiş özeti. The Multiple Identities of the Middle East, Ortadoğuda kimlik sorununa dair esaslı analiz. Race and Slavery in the Middle East, İslam dünyasında ırkçılık ve köleliğe dair, tokat gibi.
10. Niall Ferguson, The Ascent of Money, 2008. Para ekonomisinin tarihi. Ferguson cilası fazla olan tarihçilerdendir, beni sinir eder, ama konu ilginç. Belki hiçbir şey bilmiyordum ondan. Yine aynı yazardan, Empire: How Britain Made the Modern World, 2003. İngiliz imparatorluğuna tarafsız bir bakış denemesi, ne övgü, ne sövgü. Bestseller olmaya çalışmasaydı daha iyi bir kitap olabilirdi.
11. Norman Davies, Vanished Kingdoms: The History of Half-Forgotten Europe, 2011. Avrupa tarihinde adı sanı unutulmuş 15 devletin hikâyesi. Bazıları zayıf, ama Strathclyde krallığı ya da Tolosa Vizigot devleti hakkında başka nerede bilgi bulacaksın?
12. Ervand Aprahamian, A History of Modern Iran, 2008. Ülkeyi derinlemesine bilen ve seven bir tarihçiden, her türlü klişeden uzak, sağlam ve güzel anlatımlı bir tarih.
13. Carl Schorske, Fin-de-Siècle Vienna, 1983. Modern çağın Viyana’da doğumu, 20. yy başı. Derin ve özgün bir kitap.

FELSEFE, DİN, TEORİ
14. C. S. Lewis, Studies in Words. İlk basım 1960. Mütevazı kisve altında, medeniyet tarihinin birkaç temel kavramının derinlemesine analizi. Şaşırtıcı.
15. Karl Popper, Objective Knowledge: An Evolutionary Approach, 1972. Özellikle ilk makalesi, Conjectural Knowledge, My solution to the Problem of Induction. 20. yüzyılın herhalde en önemli felsefi devrimi. Daha derine inmek isteyenler için The Logic of Scientific Discovery (1935), ağırdır.
16. Allan Bloom, The Closing of the American Mind. Eğitimde liberalizme karşı güçlü ve tutarlı bir polemik.
17. Robert Wright, The Evolution of God, 2009. “Tanrı” kavramının evrimine dair, son derece akılcı, geniş açılı, kuvvetli ve beliğ bir tarih.
18. Christopher Hitchens, ed., The Portable Atheist: Essential Readings for the Nonbeliever, 2007. Anti-dinci düşüncenin öncülerinden elli kadar kuvvetli polemik yazısı. Bazıları şaheser.
19. Pascal Boyer, Religion Explained: The Evolutionary Origins of Religious Thought, 2001. Bir antropologun bakış açısından, din konusunda son yılların en önemli eseri.
20. William James, The Varieties of Religious Experience, 1902. Dini inancın psikolojik ve patolojik kökenlerine dair, çağ değiştiren bir klasik.
21. John Vincent, History, 1995. Tarihçilik mesleği ve teorisi konusunda bugüne dek okuduğum en iyi metin. Keskin zekâ, berrak kafa. Çok “İngiliz”.

DİLBİLİM
22. John McWorther, The Power of Babel.Dillerin evrimine dair, parıltılı zekâ mahsulü, okuması kolay. Çok beğenirseniz aynı yazardan Our Magnificent Bastard Tongue; İngilizcenin tarihine put kırıcı bir yaklaşım.
23. J.L. Trask: Why Do Languages Change? Karşılaştırmalı Dilbilime giriş. Kısa, öz, son derece anlaşılır dille yazılmış, teorik altyapısı sağlam bir eser.
24. Nicholas Ostler, Empires of the Word. İmparatorluk dillerinin yükseliş ve düşüşü: Yunanca, Latince, Sanskrit, Arapça, Portekizce, İngilizce. Ostler heyecansız bir yazar, ama konu zengin.
25. Bill Bryson, Made in America: An Informal History of the English Language in the United States, 1994. Son derece keyifli bir kültür tarihi. Kolay okunur, müthiş bilgilendirici. Aynı yazardan At Home: A Short History of Private Life, gündelik nesne ve kurumların tarihine dair, çok eğlenceli.
26. Winfred Lehmann, Theoretical Bases of Indo-European Linguistics, 1993. Hintavrupa araştırmalarının 200 yıllık tarihine dair en kapsamlı özet. Hayli teorik, zor, ama değer.
27. Steven Pinker, The Language Instinct, 1994. Adam gıcık, şovcu, ama son 30 yılın en etkili kitaplarından biri. Dil olgusuna biyolojik/evrimci açıdan bakış.
28. Hermann Hirt, Etymologie der Neuhochdeutschen Sprache, 1920. Ders kitabı, ama bu kadar mı mükemmel olabilir. Almanca.

BİYOGRAFİ
29. Maxime Rodinson, Muhammad. Marksist ve sekülarist bir Yahudiden, alabildiğine soğukkanlı, objektif, belki haddinden fazla “saygılı” bir yaşam öyküsü. Mevcutların en iyisi.
30. Ernest Renan, Vie de Jésus, 1863. (İng Life of Jesus; Türkçesi de var). Geleneksel dinin inandırıcılığını yitirdiği bir çağda, İsa’yı iyi bir adam ve ahlak filozofu olarak anlama denemesi. Etkileyici bir anlatıdır, ama son yıllarda okuduğum eleştirel İncil analizleri (ör: Bart Ehrman, Jesus Interrupted) daha sarsıcı.
31. G. I. Gurdjieff, Encounters with Remarkable Men, 1963. Gürciyef esoterikçi ve mistiktir, ama gençliğinde karşılaştığı sıra dışı insanlara dair kitabı olağanüstü bir gözlem gücü ve ruh zenginliği yansıtır. Türkçe çevirisi var.
32. Takuhi Tovmasyan, Sofranız Şen Olsun: Ninelerimin Mutfağından Damağımda, Aklımda Kalanlar 2005. Anı artı tarih artı yemek kitabı. Tadından yenmez.
33. Fethiye Çetin, Anneannem, 2004. Türklüğün perde arkasını aralayan müthiş bir “keşif” öyküsü. Baskın Oran’ın yayımladığı, M. K. Adlı Çocuğun Tehcir Anıları’nı (2008) bunun peşinden okumak lazım.
34. Kenize Mourad, De la part de la princesse morte, 1989. Türkçesi Saraydan Sürgüne, İsis Y. 1990. V. Murad soyundan bir Osmanlı prensesinin anıları. Trajik, duygulu. Ali Vasıb Efendi, Bir Şehzadenin Anıları (2007), yine Osmanlı hanedan mensuplarının sürgünü hakkında, farklı bir perspektif. Köksüzlüklerini ve çaresizliklerini bunda daha iyi hissettim sanki.
35. William Manchester, The Last Lion, 1989. Churchill’in yaşam öyküsü, iki cilt, 1800 küsur sayfa. Manchester vasat bir anlatıcı, ama konu muhteşem. Churchill’i bilmeden 20. yüzyılı anlamak mümkün değil.
36.  Katherine Frank, Indira: The Life of Indira N. Gandhi, 2002. Zeki, duygulu ve dürüst bir kadının iktidarda körleşmesinin hikâyesi. 560 sayfayı nefes almadan okumuştum.
37. Tuba Çandar, Hrant (2010). Etkileyici bir adamın etkileyici bir şekilde anlatılmış hikâyesi.

YABANCI ROMAN
38. Benjamin Constant, Adolphe. Bunu ta eskiden okumuştum. Ama beş senede bir gene okurum. Mücevherdir.
39. Flaubert, l’Education sentimentale. “Duyguların Eğitimi” diye çevirmek gerek. Madame Bovary’den daha geniş ufuklu ve daha acımasız bence. Bunu da bin sene önce okumuştum, geçen sene baştan okudum. Hiç eskimemiş. Türkçesi varmış.
40. Gore Vidal, herhangi iki romanı. Creationmutlaka olmalı, diğeri Julian veya Empire olabilir. İktidarın ve siyasetin ruhunu daha iyi bilen ve anlatan kimse yok.
41. Mario Vargas Llosa, Conversation in the Cathedral. Gelmiş geçmiş en müthiş roman sıralamasında bence başa oynar. Beş defa baştan okutturan cinsten. Daha okuyayım derseniz La Ciudad et los perros iyidir (Kent ve Köpekler adıyla başarılı Türkçe çevirisi var). The War of the End of the World, 19. yy sonunda Brezilyada zuhur eden bir dini önder hakkında, olağanüstü. Türkçesi yok. La Casa verde, biraz Katedral gibi, ama daha zayıf (Yeşil Ev adıyla Türkçesi var, bakmadım ama). Son dönem romanları o kadar başarılı değil.
42. Gabriel Garcia Marques, Yüz Yıllık Yalnızlık. Kolombiya’da bir ailenin destanı. Şiirsel.
43. Arundhati Roy, The God of Small Things. Güney Hindistan’da azınlık olmak.
44. P. G. Wodehouse, herhangi üç romanı. Edebî komedinin zirvesidir. Özellikle Blandings ve Lord Emsworth’lu olanlar mücevherdir. Ben 20 tane filan okudum.
45. Evelyn Waugh, Black Mischief. İngiliz aristokrat mizahının uç noktası. Donuna işetir. Scoop da iyidir.
46. İrfan Orga, Bir Türk Ailesinin Romanı. Şaşırtıcı ölçüde güzel, trajik, içten. Aslı İngilizcedir, ama Türkçe çevirisi iyi.

TÜRK ROMANI
47. Latife Tekin, Sevgili Arsız Ölüm. Gabriel Garcia’nın Türkiye versiyonu. Unutulmayacak kadar sevimli ve insancıl, ışıklı. Keşki başka kitap yazmasaydı.
48. Metin Kaçan, Ağır Roman. Dil ve içerik açısından muhteşem. Keşki filmi yapılıp ayağa düşürülmeseydi.
49. Perihan Mağden, İki Genç Kızın Romanı, 2002. Çökertici. Mağden açık farkla modern Türkçenin en büyük üslupçusu bence. Abartılı duyarlılığı bu sayede tahammül sınırında kalıyor. Ali ile Ramazan (2010) da güzel. Sevmişken Yıldız Yaralanması (2012) da okunur.
50. Murat Menteş, Dublörün Dilemması, 2005. Manyak.

TÜRKİYE TARİHİ
51. İbnülemin Mahmut Kemal, Son Sadrazamlar. 3000 küsur sayfa, ağdalı Osmanlıca. Açık farkla, Yirminci yüzyılda yazılmış en iyi Türkçe kitaptır. Beş defa baştan okumaya değer. Son devir Osmanlı tarihi hakkında başka kitaba gerek yok.
52. Mete Tunçay, Türkiye’de Tek Parti Rejiminin Kuruluşu. Titiz tariihçilik. Kendi çağında devrimci bir çalışmaydı, pek çok başkalarına yol gösterdi.
53. Samet Ağaoğlu, Babamın Arkadaşları. Cumhuriyet’in kurucu kuşağına dair, son derece rafine ve duyarlı bir gözlemci. Edebi bir başyapıt.
54. Taner Akçam, Türk Ulusal Kimliği ve Ermeni Sorunu (1992) ile başlayarak, Ermeni soykırımına dair tüm kitapları. Ermeni Sorunu Hallolunmuştur () çok iyi. Tehcir ve Taktil: Divan-ı Harb-i Örf, Zabıtları (2009) daha belgesel.
55. Philip Mansel, Constantinople: City of the World’s Desire, 1995. Piyasadaki en iyi İstanbul tarihi. Alışık olduğumuz klişelerin dışında, dışarıdan bir bakış. Türkçe çevirisi var.
55b. Erich Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye'nin Tarihi. Kısa, dengeli ve demokrat perspektifli. Lewis gibi demokrasiyi "ilerleme"ye satmıyor. Shaw gibi milli ideoloji şakşakçılığı yapmıyor. 
56. Heath Lowry, Trabzon Şehrinin İslamlaşma ve Türkleşmesi, 1461-1583. “Dönmelik” olgusu hakkında detaylı bir detektif çalışması. Ufuk açıcı.
57. Stephane Yerasimos, Konstantiniye ve Ayasofya Efsaneleri, 1998. Tarihi metinlerin satır arası nasıl okunur? Nefes kesici bir yorum çalışması. Yerasimos’un tüm eserleri güzeldir. Milliyetler ve Sınırlar (1994) mesela.
58. Hakan Erdem, Tarih-Lenk: Kusursuz Yazarlar, Kâğıttan Metinler, 2008. Türk tarihçiliğinin sefaletine dair eleştiri yazıları. Erdem muazzam bir eğitimle zekâ ve entelektüel dürüstlüğü birleştiren bir tarihçidir. Unomastica Alla Turca (2004) romanı, Türkçü literatürün enfes bir parodisidir.
59. Bejan Matur, Dağın Ardına Bakmak, veya Özlem Yağız, Malan Barkirin. Tarih değil gazetecilik. Ama Kürt meselesi hakkında gerçekten okumaya değer pek başka şey yok.

GEZİ
60. C.S. Naipaul, Among the Believers: An Islamic Journey. 1981. (Ve devamı, Beyond Belief, 1998). İran, Pakistan, Hindistan ve Endonezya’da çağdaş İslamın sosyal ve psikolojik altyapısına akılcı, sorgulayıcı, son tahlilde kahredici bir yolculuk.
61. Matthew Parris, Inca Kola, 1990. Gören gözü, keskin aklı ve derin ruhu olan bir adamın Peru macerası. Parris The Times ve Spectator’da yazar. Bugünün dünya basınında kendime en yakın hissettiğim kalemdir. Yine Parris’in A Castle in Spain; İspanya’nın taşrasında bir şato alıp yerleşme macerası.
62. Elif Köksal, Katmandu’da Ev Hali, 2009. Türkçe. Müthiş egzotik ve bir o kadar da tanıdık bir dünyaya çok duyarlı, çok insancıl bir bakış.
63. William Dalrymple, From the Holy Mountain: A Journey in the Shadow of Byzantium, 1997. Güneydoğu Türkiye, Suriye, İran ve İsrail’de Hıristiyan azınlıklarına yolculuk. Güçlü önyargıları (anti-Türk, anti-İsrail) ve kuvvetli kalemi olan bir yazardan. Aynı adamdan The City of Djinns: A Year in Delhi, 1993. Kentin ciğerini okumuş. Etkileyici.
64. Geert Mak, In Europe: Travels Through the Twentieth Century. Avrupa’nın 20. yüzyıl tarihi, gezen bir adamın gözünden. Çok başarılı. 878 sayfayı bir nefeste okutuyor.
65. J Bill Bryson, The Lost Continent: Travels in Small-Town America, 1989. ABD taşrasına kahredici bir bakış. Çok komik.
66. Tony Parker, A Place Called Bird, 1989. Kansas’ta sıradan bir kasabada yaşayan sıradan insanların derinleştikçe derinleşen hayat hikâyeleri. Çok şaşırtıcı. Kimi deşsen roman çıkarmış, yeter ki soru sormayı bil.
67.  M. Synge, The Aran Islands, 1907. Romantik İrlanda ulusçuluğunun temel taşı, müthiş şiirsel, aynı ölçüde hayalci.
68. Peter Mayle, A Year in Provence, 1989. “Akdeniz’de bir köy evi” hayalinin klasiği. Çok gerçekçi, çok sevimli.
69. Heinrich Harrer, Seven Years in Tibet, 1953. Filmi de güzeldi, ama kitabı daha iyi.
70. Patrick Leigh Fermor, Mani: Travels in the Southern Peloponnese, 1958. İflah olmaz bir romantikten, Güney Yunanistan’da, çoktan tarihe karışmış bir yaşam tarzına güzelleme. Ağdalı. Aynı yazardan Kuzey Yunanistan göçebelerine dair Roumelive Karayib’lere dair Travellers’ Treede güzeldir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder