Serdar Kaya Taraf’ta her zamanki gibi akılcı, sakin bir makale yazmış. Sağolsun benim zındık olmadığıma hükmetmiş.
- “Ancak bu durum, inançların eleştirilemeyeceği anlamına gelmez. Buradaki ayrım, inançlar ile inanç sahipleri arasındadır. Şöyle ki, (sözgelimi) “A kişisi peygamber değildir” demek, nefret söylemi değildir. Bu argümanı detaylandırarak, “A kişisinin peygamberlik iddiasında bulunmuş olmasının nedeni, bundan kişisel menfaat sağlamak istemiş olmasıdır” demek de nefret söylemi değildir. Ancak“A kişisinin peygamber olduğuna inananlar ahmak kimselerdir” demek, nefret söylemidir.”
http://www.duzceyerelhaber.com/kose-yazi.asp?id=11045&serdar_kaya-nefret_soylemi_ve_toplum_olmak
“İnançlar” ile “gruplar” arasında yaptığı ayırım son zamanlarda hayli taraftar toplayan bir görüş. Baskın Oran da iki hafta önce buna benzer bir görüşü ifade etmişti.
“İnançlar” ile “gruplar” arasında yaptığı ayırım son zamanlarda hayli taraftar toplayan bir görüş. Baskın Oran da iki hafta önce buna benzer bir görüşü ifade etmişti.
Hayır, ben bu görüşe katılmıyorum.
Aptalca olduğunu düşündüğün bir fikri yerin dibine batırmakla “buna inananlar aptaldır” demek arasında net bir ayırım yapılabileceğini sanmıyorum. “Nazilik iğrenç bir düşüncedir ama Nazilere laf yok, duyguları incinmesin?” “Komünizmi lanetliyoruz ama komünistler dünya ahret kardeşimizdir??” “Hutu’lara saygımız sonsuz, ama Hutu’culuk bölücü ve isyankâr bir terör ideolojisidir???” I-ıh. Olmuyor.
“Nefret söylemini” kriminalize edeceksek eğer, mutlak surette a) söyleyenle mağduriyet iddia eden arasındaki güç dengesine, ve b) fiilî, somut, gerçek zarar görme potansiyeline bakmak lazım. Söyleme maruz kalan kişi veya zümrenin hak ve özgürlükleri bu söylemden ötürü hakiki bir zarar görür mü? Sorulacak soru budur. En ufak bir şüphe varsa özgürlükten yana karar vermeli derim.
Birtakım fikirlerden ve o fikirleri benimseyenlerden nefret etme hakkını kısıtlayamazsın, bu bir. İkincisi, belirli insan zümrelerinden nefret etme duygusu da temel bir insanî içgüdüdür; bunu yasa yoluyla ortadan kaldırabileceğini düşünmek ham hayal olur. Sonuçta bazı insanlar Ermenilerden (zencilerden, eşcinsellerden, Almanlardan vb.) nefret ediyor ve etmeye devam edecek. Onların duygu ve düşüncelerini serbestçe dile getirmelerini hangi hakka – hangi üstün ahlaka, hangi tartışılmaz dünya görüşüne – istinaden yasaklayabilirsin?
En basit çözüm şudur sanırım:
1. Devlet erkini elinde tutanların nefret söylemini şiddetle kovuştur. Devlet erki büyük ve tehlikeli bir güçtür. Bu erki kullanan, bazı kısıtlamaları göze almak zorundadır.(Tercümesi: Vatandaş Ermenilere gıcık kapıyorsa kendi bileceği iştir. Ama bakan yahut devlet başkanı çıkıp nefret kusarsa sürüm sürüm süründüreceksin pezevengi.)
2. Nefret söylemine maruz kalan topluluğun, bu söylemden ötürü devlet otoritesi karşısında çaresiz ve zebun kalma ihtimali varsa nefret söylemini kovuştur. (Mesela eşcinseller, Mormonlar veya hippiler, egemen pislik söyleminden ötürü mahkemede, poliste, vergi dairesinde, tapu dairesinde hakkını arayamayacak duruma düşüyorsa buna dur demek gerekir.)
3. Nefret söylemi sonucunda halk kitlelerinin galeyana gelip tahrip ve tecavüz eylemlerine girme ihtimali varsa nefret söylemini – en azından risk geçinceye kadar – önle. (Maraş ve Sivas’taki gibi olayların kontrolden çıkmasına izin verme. Ama tansiyon düştükten sonra da işi çok uzatma. Alevi vatandaşın can ve mal emniyetini korumak devletin görevidir; duygusal konforunu korumak devletin görevi değildir. Üstüne vazife olmayan işlere girişirsen nefreti azaltmazsın, çoğaltırsın.)
Hepsi bu kadar. Basit. Sade.
İnan bana böylesi bir arada yaşama, karşılıklı saygı sevgi vs. zımbırtısına daha uygundur. Daha pratiktir. Toplumsal tansiyonu düşürmeye daha müsaittir.
Yoksa, “nefret söylemi” kavramını fazla geniş tutarsan gün gelir İslam dinini yasaklaman gerekebilir, iyi olmaz.
Müşriklerin, münafıkların, putperestlerin de hassas duyguları yok mudur sence? İncinmezler mi?
Lüzumlu bir not
“A kişisinin peygamberlik iddiasında bulunmuş olmasının nedeni, bundan kişisel menfaat sağlamak istemiş olmasıdır” sözü bana ait değildir, belirtmiş olayım. “Peygamberlik iddia etti VE bundan menfaat sağladı” cümlesinde teleolojik nedensellik yoktur. Bir insan çok çeşitli ve karmaşık nedenlerle peygamberlik iddia edebilir. Misal, bunun insanlığın hayrına bir iş olduğuna inanabilir. Sonra da bu iddianın birtakım yan nimetlerinden yararlanabilir – milleti dörtle sınırlayıp, kendine peygamberlik kontenjanından 11 tane alır, mesela. Hiç şüphesiz maksat 11 eş almak olsaydı, sırf bu yüzden peygamberlik iddia etmek çok fantazi bir yol olurdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder