Her anne zaman zaman bunalır. Merkür etkisi olsa gerek diyen bir arkadaşım bana 2 yaşındaki oğlu ile nasıl mücadele ettiğini, bir türlü nesi olduğunu anlayamadığı, çocuğun hiçbir şey istemediğini, devamlı ağladığını ve hiçbir şeyden memnun olmadığını anlattı. Günü mahvolmuş, zaman zaman çocuğuna zarar verme hisleri taşıyan anneler… bu kadar zor olduğunu bilmiyorduk di mi?
Anneyken insan kendisinin yeni yönlerini keşfediyor. Nasıl tehdit edilir, bağırılır, kızılır, öfkeden çıldırılır ben de zaman zaman yaşıyorum. Sonra da kendimden ve anneliğimden hiç memnun olmuyorum. Ancak biliyorum ki annelik yaşayarak öğrenilen bir şey, öyle kitaplardan okumak sadece zor anlarda hatırlanırsa yardımcı oluyor, çoğu zaman da olmuyor. Okunanları gerçekten ufak ufak yaşama geçirmek gerekiyor. Bir süre iyi gitsem sonra tekrar afallıyorum. Gelecekten zaman zaman korkuyorum böyle bir anne olursam ileride yandım, çocuklarım hiç sözümü dinlemez diye.
En fenası ise kızlarla anne-kız rolünü değişerek oynadığımız evcilik oyunlarında çıkıyor. Mükemmel bir yemek masası hazırlayan dört yaşındaki kızım bize tahta tabaklarda kestiği ufak kağıt yemekleri sunuyor. Renkli bardaklarla çay ikram ediyor. Sonra yemeği yemezseniz büyümezsiniz diye öğretirken bir yandan da yemezsen alırım gibi tehditler savuruyor. Eee, çocuklar annelerinin kopyası derler ya, oynayın evciliği öğrenin hatalı yanlarınızı çocuklarınızdan!
İşte anne olan arkadaşlarıma konuştuğumda hepsinin zaman zaman yaşadıkları bunalımları paylaşmaları beni çok rahatlatıyor . Demek tek başıma değilim, öyle mükemmel anne de yok! Hepimizin öğreneceği çok şey var. Zaman zaman kendi annelerimin seslerine kulak versem de z-kuşağının çocuklarına göre adaptasyon kolay olmuyor. Yine de her zaman çıkmaza düştüğümde hatırladığım tek ortak nokta var:
Sevmek, gülmek, neşeli davranmak, oyunla anlatmak, kendini onun yerine koyup ben böyle davranılmayı ister miydim diye düşünmek!
İşte sonunda ben de annelik bunalımlarımdan kurtulup blog yazmaya güç bulabildim. Umarım okuyan annelere tek başlarına olmadıklarını hatırlatmıştır …
Sevgiyle kalın.
http://blog.milliyet.com.tr/bashico
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder