Kendimizi İsviçre'nin ya da Almanya'nın o güzelim köylerinden birinde hissettiğimiz mekanlardayız. Oysaki ülke değiştirmedik, sınır geçmedik. Memleket topraklarındayız. Yer: Sapanca-Kartape-Maşukiye...
Sapanca gölü kenarında önce mükellef bir kahvaltı yapıyoruz... İzmit Belediyesi Su Sporları tesislerinin hemen yakınındayız.
Eşler birazdan göl kenarında su kayağı yapacaklar. Hanımlar çocuklarla takılacak 2 saat boyunca.
Derken bayanlar olarak şansımız yaver gidiyor ve su kayağı için önceden rezervasyon gerektiğini öğrenip elleri boş geri dönüyor beyler :)
Madem su kayağı iptal oldu. O vakit göl üzerinde deniz bisikleti ile gezelim diyoruz. Kendimizi bir nilüfer tarlasının ortasında buluyoruz. Hiç elinizi uzatıp nilüfer çiçeği kopardınız mı? Normal bir çiçeği koparmaktan çok ama çok farklı bir histi.
Suçluyuz biliyoruz ama o kadar çok nilüfer var ki daha. Bir tanesi bizim olsun istedik. Ama yine de suçluyuz biliyorum, tekrarı olmayacak.
Göldeki bu gezide tek ses pedalları çevirdikçe çıkan ses oluyor. Beyler pedalları çevirdikçe boncuk boncuk ter dökmeye başlıyorlar. Çünkü güneş tam tepemizde, hava sıcak. Bense çocuklara sahip çıkıyorum, göle düşmesin su böcüğü İpek diye...
Ayaklarımızı göle sokuyoruz Can ile... Su karanlık biraz ürkütücü bu :)
Sıcaktan biraz bunalmış halde dönüyoruz kıyıya ve türk kahvelerimizi içtikten sonra serin tepelere doğru yolculuğa başlıyoruz.
Çocuklar yorgun uyuyuveriyorlar hemen arkada :)
En sonunda da Kartepe kayak merkezine ulaşıyoruz. Hava o kadar serin ki, nasıl bir anda oluverdi bu. Geyikleri seyrediyoruz. Gerçek tabiatlarından uzakta tel örgüler içerisindeler. Hayvanat bahçesinden bir köşe gibi...
Yanan bir soba üstünde çay demlikleri var... Üşüyen eller sarılıyor hemen.
Yanan bir soba üstünde çay demlikleri var... Üşüyen eller sarılıyor hemen.
Bitkiler, börtü böcek bile farklı burada... Börtü böceğin bile kürkü var :) Üşümüşçesine giymişler kürklerini :)
Durmak yok tabiatda. Çalışıyor herkes...
Sonra bu kuş yuvaları dikkatimi çekiyor. Bir yabancı tasarımcı getirmiş bu fikri ve otel yetkililerine aktarmış fikrini. Onlar da gerçeğe çevirmişler. Rengarenk kuş yuvaları dizi dizi...
Temiz hava acıktırıyor bizi. Kartepe dönüşünde iniş yolunda güzel bir yemek mekanına giriyoruz. Mekanın manzarasına diyecek yok. Göl ve yeşilin manzarasıyla dolu her yanımız. Tavsiye üzerine geldik buraya ve evet tavsiyeler doğruyu gösteriyor.
Et ürünleri lezzetli, güzel, bunun dışında mıhlamayı denemenizi tavsiye ederim.
Salatada kullanılan fındık dikkatimi çekiyor. Hep ceviz görmeye alışkın gözler fındığı deniyor.
Tatlı olarak da çömlekte fırınlanmış tahin helvası
Nefis...
Bu tatlıyı tek isteyen ben oluyorum ancak görüp tadanlardan sonra sipariş edilen helva sayısı giderek artıyor:)
Ve su. Ne kadar soğuk olduğunu anlatmama gerek yok, resim kendini ele veriyor sanırım:)
Dönüş yoluna geçiyoruz Kartepe merkeze iniyoruz ve son olarak yöresel ürünlerin de satıldığı bir pazara rastlıyoruz. Haftalık hatta birkaç haftalık pazar alışverişimizi yapıp İstanbul'a dönüşe geçiyoruz...
Dolu dolu geçen haftasonlarını seviyorum, seviyoruz...
Sanki tatil daha uzun oluyor dolu dolu geçerse... Çabuk geçse de daha doygun başlıyorsunuz haftaya... Daha güzel daha keyifli...
Keyifli haftasonları diliyorum herkese...
Yeni bir şehir görmeye gidiyoruz biz yarın, hevesliyiz, meraklıyız...
Güzel anılar, lezzet&gezi notları ve fotoğraflar ile dönmek dileğiyle...
Keyifli haftasonları diliyorum herkese...
Yeni bir şehir görmeye gidiyoruz biz yarın, hevesliyiz, meraklıyız...
Güzel anılar, lezzet&gezi notları ve fotoğraflar ile dönmek dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder